Güncelleme Tarihi:
Coşkuyla uyandım yine bir bayram sabahına... Geçen hafta kahve yanına yakışacak ikramlar için tarif verirken de bahsetmiştim; bayram geleneklerinin “Nerede o eski bayramlar” diyerek tatlı bir hatıra olmasına gönlüm razı değil. Sonuçta şehir hayatının getirdiği kimi zorluklar ve kısıtlamalar olsa da bayramı bayram gibi yaşamanın yolları var. Yeter ki isteyin...
Örneğin biz ailece sabah her zamankinden erken kalkarız. Nasılsa tatil deyip uykuyu uzatmak yerine bayram kahvaltısını ailece hazırlamak için Barış Manço’nun o güzel şarkısıyla çalar kalk borusu. “Giyinelim en güzel giysilerimizi” derken Barış Abimiz, tatlı bir telaş yaşanır. Bayram kahvaltısı dediğiniz de adına yakışır olmalıdır ya, bizim rutinimiz pişi... Bunun için bir gece önceden küçük bir hazırlık yapmak sabah işimi kolaylaştırır. Gece yatmadan önce hızlı bir hamur mayalarım. Ekşi mayanız yoksa 500 gram un, 1 paket instant maya, 1 tatlı kaşığı toz şeker, 1 tatlı kaşığı tuz ve alabildiği kadar suyla yumuşak bir hamur yapıp ağzı kapalı bir kapta, buzdolabının alt rafında sabaha kadar uyumaya bırakabilirsiniz. Sabah ilk iş dolaptan çıkarıp oda ısısına gelmesini sağlarsanız ev halkı masayı hazırlayana kadar kızgın yağda pişiler çıtır çıtır kızarır. Hamuru sabah yapacaksanız 1 saat bekletmeniz yeter. Bayram sabahlarında pişi yapmamın bir güzel sebebi de bu bereketli lezzeti komşularla paylaşmaktır. Biz şanslıyız ki komşularımızın bir kısmını tanıyoruz. Kaldı ki tanımak da şart değil. Pandemi sırasında bir bayram sabahı, çoğunlukla yazlığında kaldığı için yüzünü pek az gördüğümüz bir komşumuzun ilk kez kapısını çaldım. Elimde peçeteye sardığım pişilerle biraz bekledim, tereddütle açıldı kapı... “İyi bayramlar, komşulara ikram için fazla yapmıştım, kabul ederseniz size de bunları getirdim” dediğimde karşımdaki hanımın gülmekle ağlamak arası yaşadığı tatlı sevinci, “Bunca yıldır ilk kez bir komşu kapımı çaldı” deyişini kelimelerle tarif etmek güç. Bayramın anlamı tam da bu değil mi zaten, bir yüzü güldürmek...
Güzel bir kahvaltı sonrası şekerlemelerle dolu kaptan birer birer atıştırırken pek acıkılmaz ama kahvaltı gibi akşam yemeğine de özen gösteririz. Mümkünse akrabalarla, arkadaşlarla zenginleşir o sofra. Ama farklı şehirlerdelerse üzülelim mi? Hayır! Çekirdek aile bir arada mükellef bir sofranın tadını çıkarırız... En güzel masa örtülerini, misafirlik takımları çıkarırım. Çocuklukta yenen bayram yemeklerinden yapmak, yerken kızımla bol bol kendi çocukluğumuzu konuşup o günleri yâd etmek en güzel bayram aktivitesi bizim için.
“Peki, o sofrada ne olur” derseniz bizimkinin adı; kapama. Annemin meşhur yemeğidir. 1 kilo kuzu kuşbaşı eti iri iri doğranmış domates, sivri biber, patates ve soğanla harmanlarız. Tuz-karabiber ve et yağsızsa biraz zeytinyağı ekleyip karıştırırız. Mümkünse bir toprak güveç tenceresine ya da herhangi bir tencereye ağzına kadar doldururuz. Yapması pek pratik... Tencerenin üzerine ters şekilde büyük bir tepsi yerleştirip tencere ve tepsiyi tersyüz ederiz. Tepsinin yarısına gelecek kadar su ekleyip yaklaşık 2 saat, 180 derece önceden ısıtılmış fırında pişiririz. Ben etleri fırına atarken göz kararı pirinç yıkayıp sıcak suda ıslıyorum. 2 saat sonra yani etler pişince tepside et ve sebze suyu birikmiş oluyor. İşte o suyun üzerine sularını süzüp yıkadığım pirinçleri yayıyorum, tuzunu da serpip kaşıkla karıştırıyorum. Sonra yine fırına... Pirinçler suyu çekip pişince yemeği fırından çıkarıp dışarıda biraz dinlendiriyorum. Sonra da ters şekilde duran tencereyi kaldırıyorum O güzelim etler ve sebzeler, pilavla hemhal oluyor. Tam bir ziyafet yemeği.
ÜZERİ PEMBELEŞİNCE PİŞMİŞ DEMEKTİR
Bu yemeğin ardından Çanakkale’de basma helvası, Balıkesir’de yağ helvası diye bilinen bir tatlı harika gider. Baklavanın hâkimiyeti nedeniyle unutulmaya yüz tutmuş bir özel günler tatlısı bu... 1 ölçü su ve 1 ölçü zeytinyağını kaynatıp içine 2 ölçü un ekleyip karıştıra karıştıra kavuruyorum. Un helvası gibi göründüğünde ateşten alıp bir kaşıkla eze eze tel süzgeçten geçiriyorum. Süzdüğüm helvayı bir fırın tepsisine yayıp 200 derece önceden ısıtılmış fırında pembeleşene kadar pişiriyorum. Bu esnada gözünüz sürekli fırında olsun. Fırında pişerken 2 ölçü su, 2 ölçü şeker ve biraz limon suyuyla bir şerbet hazırlıyorum. Pembeleşen helvayı ve ılınan şerbeti bir yoğurma kabına alıp iyice karıştırıyorum. 5-10 dakika dinlendirip bir tepsiye aktarıyorum, kaşığın tersiyle bastıra bastıra üzerini düzlüyorum. Eşkenar dörtgen şeklinde kesmek âdetten. Lezzetine çok şaşıracağınıza bahse girebilirim, hatta bence bayram ikramı olarak baklavayla yarışabilir.
Her zamankinden erken kalkar, bayram kahvaltısını ailece hazırlarız.