Güncelleme Tarihi:
Değerli arkadaşım ve yazarımız Ebru Erke bir koltukta üç-beş karpuzu taşıyabilir, üstelik bunu büyük maharetle yapar. Bunu tanışıklığımız ve birlikte çalışmamızı dışarıda tutarak söyleyebilirim. Hem o zaman ‘Arkadaşını övüyor’ diyecekler diye çekinmem, bol bol hak ettiği kadar överim. İyi bir yazar, belgeselci, araştırmacı, gurme, gezgin, çay ve su someliyesi... Bütün bunları peyderpey yapmak mümkün ancak Ebru’nun farkı, adının başına eklediğimiz her sıfatı aynı anda aktif olarak kullanması. Gana’da kahve belgeseli çekiminden dönüp Danimarka’ya ekmek belgeseli çekimleri için geçerken beni aradı ve Çırağan Palace Kempinski için bir çay koleksiyonu hazırladığını söyledi. Bu birçok açıdan önemli bir girişim.
Öncelikle ülkemize gelen sofistike turistlere Türk çayı hakkında önemli bir referans olacak... Çırağan Sarayı’nın tarihi dokusu ve konumuyla hitap ettiği turist kitlesi belli. Dünyanın kalburüstü gezginlerine gerek üretim bilgimizle gerek plantasyonlarımızla dünyanın tanınmış üreticilerinden eksiğimiz olmadığını gösterebileceğiz. Klasik demleme siyah Türk çayının ötesine sahip olduğumuzu ve sadece iyi birer çay içicisi değil, farklı ve kaliteli çaylar üretebileceğimizi de kanıtlamak için bulunmaz fırsat.
ÖZEL TARLALARDA YETİŞTİRİLİYOR
Ebru’nun koleksiyonundaki 6 çay harmanı da yeşil çay. Fakat sıradan bir yeşil çay değil; belli bir yükseklikte, özel yetiştirilmiş, aletle değil elle, tepedeki 2.5 yaprağı hasat edilmiş, iki genç kadın tarafından yine elle işlenmiş. Böylelikle yeşil çay olarak en iyi sonucu elde etmişler. Bu sonuç yeterince tanıtılırsa bizi dünyanın en iyi yeşil çaylarını üreten ülkeler arasına sokabilir çünkü ekonomik değeri çok daha yüksek bu tarz çayların.
‘Çırağan Palace Shop x Ebru Erke’ koleksiyonunu ilk deneyenlerden olmak için geçen hafta sonu kızım Bilge’yle otele gittik. 11 yaşında ama yeşil çay bilgisi benimle yarışır, yeşil çay sevgisi de beni geçer. Daha içeri girer girmez, Çırağan Palace Kempinski’nin genel havası, Gazebo Lounge’un manzarası minik konuğunu avcunun içine alıyor. Söz konusu çay koleksiyonu da Çırağan markasının ihtişamına uyumlu bir şekilde konumlandırılmış. Malum, pazarlama dünyası çokboyutlu bir alan. En kaliteli ürünü üretmekle kalamazsınız; onu parlatmalı, konseptini ve hikâyesini satmalısınız. Bu çay da nasıl özel tarlalarda yetiştirilip hasat edildiyse, nasıl Ebru’nun elleriyle harmanlandıysa aynı özenle getiriliyor masaya. Çayın 5 bin yıllık geçmişinden süzülüp gelen kültürü, sunuma başarıyla yansıtılıyor. Karaca tarafından bu koleksiyona özel üretilmiş fincan ve tabakların deseni, renkleri, porseleninin inceliği tam bir sanat eseri gibi. Tavuskuşundan ilham alan çizgiler ve renkler zarafetle dolduruyor masayı. Gümüş demlik ve gümüş servisler de bu seremoniyi tamamlıyor. Aynı şekilde beğendiğiniz harmanı satın almak için hazırlanmış porselen çay kutuları konseptin tamamlayıcıları.
Sunum sırasında da aynı özen devam ediyor. İlk tattığımız ‘Çırağan’da Güne Merhaba’ harmanı... Bu çayın kokusunu parfüm yapmak, üzerimde taşımak istiyorum, öyle güzel! Karadeniz’de yetişen likapa veya mavi yemiş denen bir tür yabanmersiniyle mürver çiçeğinin nahif lezzetleri buluşmuş, yeşil çayın burukluğunu ezmeden üste çıkıyor. Nasıl bir denge... Fincanı bitirmek istiyorum, tadacağım 5 çay daha olmasına rağmen...
KURUTULMUŞ NARENCİYE KABUKLARI...
Ardından gelen ‘Zarafetin Sonsuzluğu’, yasemin ve mangonun birlikteliğinden doğan ve meyveden gelen tatlılığın hissedildiği bir harman. Yasemin yeşil çayla çok yakışır ama mangodan gelen tatlılık da eklenince bu çay Bilge’nin favorisi oluyor. ‘Boğaz’ın Enerjisi’, turunçgiller ve çilek birlikteliği gibi bir sürprizle çıkıyor karşımıza. Enerji veren bir kokusu var.
‘Saray Sefası’, portakal çiçeği özütünün yeşil çayla bir araya geldiği çok rafine bir tat ve hazım için yemeklerden sonra içilmesi öneriliyor. ‘Görkemli Dem’, greyfurt özüyle nektarin aromasını bir fincanda buluşturuyor, ayrıca kurutulmuş narenciye kabukları bu deneyime de özgün bir tazelik katıyor. Son yeşil çay karışımıysa ‘Büyülü Kış’ adıyla bize ipucu veriyor. İçinde balkabağı aroması var ve çok yakışmış, üstelik Sri Lanka tarçınıyla bir basamak daha yükseltmiş iddiasını.
6 farklı çay harmanı da unutulmaz izler bırakıyor damağımızda.
Bu deneyimi yaşamak isterseniz Gazebo Lounge’da içebilir veya otelin internet sitesinden sipariş verebilirsiniz.