Ayten SERİN
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 09, 2006 00:00
Kimine, mis kokulu lavanta tarlalarından geçtiği Fransa seyahati ilham verdi, kimine tarımla ilgili araştırmaları. İklimimize çok uygun bu bitkiyi neden Türkiye’de yetiştirmeyelim, dediler ve kolları sıvadılar. Öncü oldukları için zordu işleri. Lavanta yetiştirmenin sırlarını okuyarak, deneyerek, sora sora öğrendiler.
Bankacı Akın Öngör, halkla ilişkilerci Sibel Asna, yazar Sevan Nişanyan’ın lavanta yetiştirme merakları hızla yayılıyor. Dünya kozmetik sektörünün gözdesi lavantayı küçük bahçelerde yetiştirme girişimleri, 8 dönümlük tarlalara yayıldı. Litresi 380 dolara satılan lavanta yağı elde etmek için amatör damıtım sistemleri kuruluyor. Yerel yönetimler, dernekler, butik tarım projeleri kapsamında lavanta yetiştiriciliğini teşvik kararı alıyor. Bu arada iki hafta sonra ilk kez "Lavanta Bayramı"nı kutlamaya hazırlanıyor.
OTEL ARAZİSİNE DİKTİLER
Seyahat yazarı, turizmci Sevan Nişanyan (49) ile eşi Müjde Nişanyan (42) yaşadıkları İzmir-Selçuk’un Şirince köyünde 2 yıl önce lavanta yetiştirmeye karar vermiş: "Fransa’nın Provence bölgesini gezerken lavanta tarlalarına bayıldık. Otacı şirketinin bir yetkilisi esansını yurtdışından aldıklarını söylemişti. Bu arada aldığımız araziye ne ekeceğimizi düşünürken, kafamızda ampul yandı. Lavanta’nın büyük avantajı, su istememesi ve bakımının kolay olması."
Nişanyanlar, 20 dönüm araziye 5 bağ evi yapmış, 8 dönümünü lavantaya ayırmış: "Fransız lavantasının yüzde 80’i bakımı kolay, çok ürün veren, düşük kaliteli türde. İyi lavanta sadece dağlık bölgelerinde. Biz bu türden alıp yetiştirdik. İlk mahsulü geçen sene aldık. Amatör imbik tertibatı kurup yağ çıkardık. Çiçekleri yeni açarken güneş görmedikleri bir saatte biçiyoruz. 3-4 hafta kurutuyor, sonra distilasyona geçiyoruz. Kokusu güzel, yağ oranı standart miktarın iki misli. Geçen yıl 1 litre çıktı. Bu yıl 10-12 litre bekliyoruz. Gelecek sene 60 litreye ulaşabiliriz."
Nişanyanlar bu yıl dikim zamanını biraz geçirmişler:"Özel fide yetiştiricisi bulmak zorunda kaldık. Bir sera, budadığımız lavantalardan 2 bin fide çimlendiriyor. Koşullar iyiyse, İzmir bölgesinde lavanta yılda iki kez çiçek açar. Haziran başında budarsanız, temmuzda açıyor. Bu yıl şubat yerine martta yeni ekim yaptık. Yine de umutluyuz. İşin sırrı, kökünü kuru tutmak. Üçüncü seneden sonra su istemiyor." Geçen yılın ürününü otellerinde koku torbası yapmış, dostlarına hediye etmişler. Şimdilik ticari bağlantıları yok ama "İstediğimizde, pazar bulmak zor olmayacak" diyorlar.
BAYRAMINI İLAN ETTİ
A ve B İletişim Yönetim Kurulu Başkanı Sibel Asna (50), İzmit Akmeşe’deki 20 dönümlük arazisinin 7 dönümünde lavanta yetiştiriyor. Köyün kahvesinde de, köylüleri lavanta tarımına ikna etmeye çalışıyor. "Lavanta anneannemin vazgeçilmez dolap aksesuvarıydı. Sokak satıcılarından kilolarla alırdım. 1997’de Güney Fransa’da otomobille tarlaların arasından geçtim, kronik aşk başladı. Sektörü araştırdım, büyük bir sektördü.
Sibel Asna, 2000’de lavantanın İzmit’te yetişip yetişmeyeceğini araştırmaya başlamış. "Yıllar öncesinden tanıdığım Urlalı seracı Ünal Vural’ı aradım. İzmitliyim, uygun fideyi biliyorum, hazırlar, yollarım, dedi. Ardından kapıya 3 bin fideyle bir kamyon dayandı. Benim gibi bir acemi için dehşet vericiydi. Aylardan mart, hava soğuk. Köylünün yardımıyla fideleri diktik. Her gün büyümelerini kontrol ediyordum. Aman Tanrım o ne sevinçti. Çiçek açtılar, ikinci yıl 60 kilo çiçeğimiz oldu. Her taraf lavanta doldu. Hiç bu kadar beklemiyordum."
Lavantayı ne yapacağını şaşıran Asna, kurutup elekten geçirdiklerini, şirketin müşterilerine yılbaşı hediyesi olarak dağıttıklarını anlatıyor: "İkinci yıl koleksiyon geliştirip, lavanta keseleri yaptık. Pabetland’a gittim. Önce çok güldüler. Keseleri kasanın kenarına koyup satmaya başladılar. Bülent Erkmen logo yaptı. Elif Altıntuğ ambalaj tasarımı hazırladı. Mavi Jeans, Mudo, satmaya başladı." Asna, geçen yıl 150 kiloya yakın çiçek alınca bu yıl temmuzun son haftasını Lavanta Bayramı ilan etmiş. 6.5 yaşındaki oğlunun lavantalarla ilgilenmesinden de çok mutlu. Yeni hedefleri var: "Lavanta zamanı tarla arı cennetine dönüyor. Bu sene kovan koyacağım, bakalım lavanta balı nasıl olacak. Düdüklü tencere misali uyduruk bir damıtma tesisi kuracağız. Bu sadece hobi, para kazanmayı amaçlamıyorum. Hayatımızdaki keyif unsurlarını çoğaltıp paylaşmalıyız, herkese tavsiye ediyorum."
ALAÇATI’DA BUTİK TARIM
Çeşme’deki Alaçatı Koruma Derneği üç yıl önce, butik tarımı geliştirip Alaçatı’nın sosyal dokusunu korumak amacıyla yola çıkmış. Dernek yöneticilerinden İbrahim Topal (47) "Lavantaya 15-20 fideyle başladık, ikinci yıl 500’e çıkardık. Bu yıl 6 dönüme 3 bin tane daha ektik" diyor. Araştırmalar, bölgedeki lavantanın diğer ülkelerden ve Türkiye’nin diğer bölgelerinden daha kaliteli, yüksek oranda yağ verdiğini gösteriyor. 15 yıl yaşayan, suyu sevmeyen bir bitki. Alaçatı’da su kıtlığı var. İdeal ürün. Bir dönümden 200-250 kilo lavanta alıyoruz, bu 2-3 bin YTL kazandırabilir. Bu yıl eylülde ikinci hasat için çalışma yapıyoruz." İlk denemeyi emekli Aladdin Kanga’yla yapmışlar. Kanga, lavantaları Alaçatı meydanındaki tezgahında sattıkça başkaları da ilgilenmiş. Onlara da ücretsiz fide verip, danışmanlık yapacaklar.
KOLONYASINI YAPIP DAĞITTILAR
Lavanta üretimine ilk merak saranlardan biri Garanti Bankası’nın eski genel müdürü Akın Öngör’dü. 2000’de emekliye ayrılıp Bodrum’a taşınan Öngör’ün lavanta macerası, altı yılda hobiye dönüşmüş. Çünkü fidelerini bitki hastalığına kaptırmış: "Yalıkavak’taki evin arazisindeki 16 dönüme bir koleksiyon bahçesi yaptım. Boşluklara ne dikeceğimizi düşünürken eşim Gülin lavantayı önerdi. Tamam, dedim. Bir gün arka bahçede çalışan onlarca kişiyi görünce ne yaptıklarını sordu, ’10 bin kök lavanta dikiyorlar’ deyip, tepkisini beklemeden uzaklaştım." Öngör, ilk hasat lavantaları kolonya için kullanmış: "12 çuval lavantayı damıtıp arkadaşım Zeynep Yarsuvat ile birlikte lavanta kolonyası yaptık. Fransa’dan getirttiğimiz şişelere koyup dostlara dağıttık. 2003’te hastalık geldi lavantalara. 8500’ünü kaybettik. Lavanta dinlendirici, sakinleştirici bir bitki. Yastığımın altında lavantadan ikinci bir yastık var. Biz hálá keyfini yaşıyoruz, ama artık kolonya yapıp çevremize dağıtamıyoruz." Şu sıralar Akhisar’daki bağında şarap üretmeye hazırlanan Öngör, "Akhisar’da sadece tütün ekmişler. Aynı arazide dünyanın en kaliteli üzümlerini yetiştiriyorum. Türkiye’nin çorak, bakir alanlarında bağ kurulabilir, lavanta yetiştirilebilir. Sistem üreticiyi yönlendirmeli" diyor.
EGE SÜS BİTKİLERİ ÜRETİCİLERİ DERNEĞİ BAŞKANI, SERACI ÜNAL VURAL: Birkaç meraklının dışında büyük çapta lavanta üretimi yapan yok. Genelde peyzajda kullanılıyor. Bilgi almak için arayan çok. Trakya’dan birçok kişi büyük çapta yetiştirmek istiyor. Türkiye’nin her yerinde lavanta yetişebilir, sadece çok yağışta çürüme olması riski var. En makbul türü Lavandula Angustifolia. Ama Lavandula Dentata, Lavandula Lanata gibi türleri de bizde yetişiyor ve kozmetikte kullanılıyor.
20 GRAMLIK ŞİŞE 4 YTL
Lavanta, Latince "yıkama" sözcüğü kökenli. Sabun ve banyo parfümünde, masaj yağlarında çok tercih ediliyor. Sakinleştirici, baş ağrısını azaltıcı etkisi nedeniyle akupunkturun ardından da kullanılıyor. Batı Akdeniz Bölgesi’nde, Fransa, İtalya, İspanya ve Yunanistan gibi ülkelerde doğal olarak yetişiyor. Kuru lavantanın toptan satışta kilosu 7,5 YTL, perakendede ise 15-20 YTL. Yağı perakende olarak 20 gramlık şişelerde 3-4 YTL’ye satılıyor. Fransa’daki uluslararası borsada kaliteli lavanta yağının litresi 380 dolar. 24 kilo kuru çiçekten, 1 litre yağ elde ediliyor.