Cahit AKYOL
Oluşturulma Tarihi: Mart 15, 2008 00:00
İstanbul, Büyükçekmece Carrefour Alışveriş Merkezi’nde Ömer Faruk Gürbüz’ü tanımayan yok. Hap kadar küçük, 1.5 metrekarelik bir dükkanda ayakkabı tamirciliği yapıp, ayakkabı boyuyor. Alametifarikası yüzündeki derin dikiş izleri ve tezgahındaki dizüstü bilgisayarı. Tamire bırakılan ayakkabılarla ilgili bilgileri, teslim tarihini, ücretini özenle bilgisayara kaydediyor. Ayrıca internetteki Ayakkabı Bilgi Bankası adlı sitesini kontrol ediyor. Sitesinde ürettiği ayakkabıları pazarlıyor. "Laptop Faruk"un 1.5 metrekarelik dükkanı gibi, yaşam öyküsü de sürprizlerle dolu.
Ömer Faruk Gürbüz’ün (62) ailesi Nevşehirli, ama o 52 yıldır İstanbul’da. Dede ve baba mesleğini sürdürüyor. Yıllar önce Bakırköy’deki ünlü bir ayakkabı mağazasının patronuyken şimdi küçük dükkanında ayakkabı boyayıp tamircilik yapıyor. Yine de yüzündeki tebessüm hep yerli yerinde. Oysa, yaşadıkları kolay atlatılır gibi değil. Kaderin bir yaşamı bir anda nerelerden nerelere getirdiğinin ispatı onun serüveni. Gürbüz bu durumu olgunlukla karşılıyor. "Hálá ayaktayım, yaşıyorum, ekmeğimi kazanabiliyorum. Hayata sımsıkı bağlıyım" diyor.
Gürbüz, dükkanında boyacılıktan tamircilikten artakalan zamanlarda hemen bilgisayarını kucağına alıyor, internete giriyor. Merakla kendini izleyenlere "lüks merakından değil, ihtiyaçtan" diyor.
"Nevşehir’de doğdum. Dedem de babam da ayakkabı işleriyle uğraşırdı. 1955’te İstanbul’a göç ettik. İlkokulda mesleği öğrenim. 1968’de babamla birlikte Bakırköy’de cami meydanında Lale Kundura’yı açtık. 21 yıl bu dükkanı çalıştırdık. Hem imalat yapıyor hem de satıyorduk. Müşterilerimiz arasında Tarık Akan, Cem Karaca, Beyaz Kelebekler Orkestrası gibi ünlüler vardı. İlkokul mezunu olmama karşın model belirleme işi bendeydi. Ayakkabı dünyasındaki yenilikleri takip eder, bunlara uygun modeller yapardım. 1989’da babam öldü. Perakendeyi bıraktım, toptan satışa başladım. İşlerim çok iyi gidiyordu. Ama 20 Ocak 1990’da hayatım tersyüz oldu. Kardeşim az kalsın beni öldürüyordu."
KARDEŞİM BENİ FALÇATAYLA DOĞRADI
Gerçekten de Ömer Faruk Gürbüz’ün yaşamında bir dönüm noktası olmuş 20 Ocak 1990. Ölümle yaşam arasında gidip gelmiş, haftalarca yoğun bakımda kalmış, iyileşmesi yıllar sürmüş. Şimdi o kötü günleri pek anmak istemiyor, ısrarla sorulunca anlatıyor sadece.
"Büyük bir sipariş almıştım. Teslim tarihi de kısaydı. Atölyede herkes arı gibi çalışıyordu. Paranoyak şizofren tanısı konan kardeşim beni ziyarete gelmişti. Ayakkabılara püskül yapılması gerekiyordu. Ben de yardım edeyim, dedi. Kıramadım. Oturduğu tezgaha mal koydum. Türkü söyleyerek iş yapıyorduk. Yanındaki tezgahta çalışıyordum. Bir anda yerinden fırladı. Üzerime atladı. Boğazımda bir sıcaklık hissettim. Falçata ile boğazımdan derin bir yara almıştım. Yere düştüm o bu sırada falçatasıyla yüzüme vurmaya devam ediyordu. Atölyedeki işçiler koştular, tekme tokat vurmaya başladılar. O hasta, ona vurmayın, diye bağırdım. Sonra bayılmışım. Hastaneye kaldırmışlar, yüzüme 200’den fazla, vücuduma 1500 dikiş atılmış. Günlerce yoğun bakımda kalmışım. Aylarca hastanede kaldım. İyileşmem çok uzun sürdü."
"İyileştikten sonra, unutkanlık gibi bir arıza bana hatıra kaldı. 10 yıl iş yapamadım. Kesilen sinirlerimin iyileşmesi 7 yıl sürdü. İş hakimiyetimi yitirdim. İflas ettim. Dört çocuğum bir yandan okula gitti, bir yandan çalışarak evi geçindirdi. İyileştiğimde yeniden işleri toparlamak istedim. Olmadı. Hastane masrafları, işteki borçlar, derken milyarlarca borç birikmişti. Patronluktan işçiliğe geçtim. Nevşehirli 50 zengin hemşerim beni yanlız bırakmadı. Her biri birer milyar lira verdi, borçlarımı ödediler. Piyasadan çekildim, tamirciliğe başladım.
Gürbüz, küçük dükkanında el yapımı, butik ayakkabılar üretmek istiyordu. Öncelikle dünyadaki gelişmeleri takip etmesi gerekiyordu. Bunun en kolay yolu internet bağlantısıydı. Sanal ticaretin hızla geliştiğini duyuyordu çevresinden. Dizüstü bilgisayar aldı, internete bağlandı.
"Dükkandaki bilgisayarım merak konusu oldu. Bazı müşterilerim, bu nasıl boyacı, diye korktu. Ayakkabı boyatmadan fiyat sormaya başladılar. Dört ay önce de Ayakkabı Bilgi Bankası sitesini kurdum. İnternetten veri topluyorum. Bu sitede özel sipariş ayakkabılar yapmayı planlıyorum. Buradaki modelleri görüp sipariş verenlerin ayakkabılarını yapacağım. Henüz sipariş alamadım ama işlerimi açılacağından hiç kuşkum yok. Çünkü gelecek e-ticarette."