Güncelleme Tarihi:
Bir yıl sustuktan sonra ölürken Barış Manço'nun yanında olduğunu açıklayan Sevil Demir
Sevil Demir... Herkes gibi, ben de ‘‘Şimdi bu kız da nereden çıktı?’’ dedim. Herkes gibi ben de ekranlarda onu seyrederken yüzümü ekşittim. Aklımdan ‘‘Para sızdırmanın peşinde koşuyor, Barış Manço'nun adını kullanarak ünlü olmaya çalışıyor’’ diye geçirdim. Aslında röportaja onu parçalamaya gittim. Ama sonra, kendi beynimde onu yargılamak yerine, baştan sona öyküsünü dinlemeyi tercih ettim.
BİR KEMALETTİN TUĞCU ROMANI GİBİ
Çocukluğum mu? Savruk ve dağınık geçti. Babamla şehirden şehire gezdim. On sene boyunca annemi hiç görmedim. Onlar, ben, üçbuçuk yaşındayken ayrılmış. Hiç sevmezler birbirlerini. İstanbul'da doğdum. İlkokula Bursa'da başladım. Sonra Burdur. Bir süre Erzurum. Uşak, Ankara. Karışık değil mi? Babam Resul Bey'in üç kızı var. Sonra annem, Oya ile evleniyor. Ben ve abim oluyoruz. Ama bu arada, annemin de ilk evliliğinden iki kızı var. Annem beni babama veriyor çünkü parası yok; ilk evliliğinden olan kızı hasta, onunla uğraşıyor. Babam da kızıyor, 14 yaşına kadar annemle görüştürmüyor. Mektuplaşmak bile yasak. Türk filmi gibi. On sene sonra, ortaokulda karnemi alırken, müdür beni çağırıyor, ‘‘Bak kızım, annen geldi’’ diyor. Şimdi 22 yaşındayım, ama aslında ben ne annemi ne de babamı affedebiliyorum. Orada iki, burada üç çocuk. Pes yani. En büyük hayalim bir aile kurabilmekti. Hala başka bir şey istemem...
Bu nasıl anlatılır ki? ‘‘Yasak ilişki değildi. Barış'la karısının arasında bir anlaşma vardı’’ mı diyeceğim? Kaç kişi anlar? Kaç kişi inanır? En büyük sorunu bu yüzden yaşıyorum. Beni kimse anlamıyor.
Barış Manço ile ne zaman, nerede tanıştınız?
- Barış Bey ile...
Onunla konuşurken de, ‘‘Bey’’ mi diyordunuz?
- Ne alakası var. Birbirimize, ‘‘Canım’’, ‘‘Bir tanem’’ demeyi tercih ediyorduk. Doğukan'ın doğumgününde Moda'daki evde tanıştık.
Bu ne demek? Siz Barış Manço'nun oğlu Doğukan'la arkadaş mıydınız?
- Hayır. 14 yaşındaydım. O zamanlar orta okuldaydım. Kompozisyon yarışmasında birinci gelmiştim ve öğrenci muhabir seçilmiştim. Bir ünlüye sorular soracaktık. Ben de ‘‘7'den 77’’ye'nin Barış Mançosu'nun oğlunu seçmiştim. Telefonlarını buldum, aradım. Doğukan'ın doğumgünüymüş. Moda'daki eve davet ettiler. Ve ben o gün Manço ailesiyle tanıştım.
Barış Manço'ya dair ilk hissettikleriniz?
- Hayranlık. Ve uzun süre öyle kaldı. Küçük bir kız, büyük birine ne hissederse, o işte.
Sonra tekrar nasıl görüşülmeye başlandı?
- Arada bir İstanbul'a geldiğimde onları ziyaret ediyordum. Bayramlarda, yılbaşlarında kart atıyordum.
İLK BEN ÖPTÜM
Ne zaman daha sık görüşülmeye başlandı?
- Ben 19'ken. Artık İstanbul'daydım. Geldiğimde, akrabalarım dışında bir de Manço ailesi vardı, tanıdığım. Arada telefon açıyordum, Barış Manço da nezaketen soruyordu: ‘‘Nasılsın, iyi misin?’’ Çocukça bir muhabbet işte.
Bu muhabbet bir ilişkiye ne zaman döndü?
- 20 yaşındayken. Aslında bir ilişkiye dönüşebileceğine hiç ihtimal vermiyordum. Bir gün dedim ki, ‘‘Ben seni çok özledim’’. Uzun süre olmuştu, telefonlar hariç hiç görüşmemiştik. O da ‘‘Peki o zaman, gel’’ dedi. Bir pazar günüydü, Moda'ya randevu verdi. Hiç kimse yoktu evde, sadece ikimiz vardık. Ben artık büyümüştüm. Bir genç kız edasıyla oradaydım.
Yani ilk seviştiğim kişi o değildi demek istiyorsunuz.
- Evet. Sohbet ettik...
Bir kadın anlar ya, tavırlarının sadece dostane olmadığını mı hissettiniz?
- Yok onu demek istemiyorum. İlişkilerden söz açıldı. Sohbet öyle bir ilerledi ki, birdenbire herşeye duygular hakim oldu. Gerçekten. O öyleydi, inanılmaz sıcak yaklaşımı vardı. Öyle bir elektrik oldu ki, ben onu öptüm.
O ne yaptı?
- Hiç beklemediği bir hareket olduğu için şaşırdı. Ama sonra karşılık verdi. O günden sonra da, ilişkimiz başladı. ‘‘Ama bak, sen benden 35 yaş küçüksün’’ gibi şeyler hiç konuşulmadı.
Onu öpmenizin sebebi: a)Karşınızdakinin Barış Manço olması b)Kişiliğinden etkilenmeniz c)Ciddiye alınmak istemeniz d)Şarkılarını çok sevmeniz...
- Ben onu seviyordum. O beni dinliyor, değer veriyordu. İki gün sonra tekrar buluştuk, sordu: ‘‘Pişman mısın?’’ ‘‘Hayır’’ dedim. Önceleri haftada iki gün görüşüyorduk. O dönem, Lale Hanım ve çocuklar yoktu. Zaten Moda'daki ev, Barış Bey'in yalnız kalmak istediğinde gittiği bir yerdi, o evde çok vakit geçiriyordu. Kanlıca'da ise ailesiyle yaşıyordu.
‘‘Birileri aramızdaki ilişkiyi öğrenecek’’. ‘‘Lale Hanım kızacak’’ gibi hissetmediniz mi? Ya da onun, ‘‘Karımı aramam gerekiyor’’ dediği zamanlar hiç olmadı mı?
- Yok. Çünkü aramızdaki öyle bir ilişki değildi. Şunu söylemişti bana: ‘‘Ben karısını aldatan bir adam değilim, asla öyle düşünme’’. Bu rahatlığı vermişti bana. Telefonlaşıyorduk, sonra ben Moda'ya gidiyordum. Sadece o eve değil, büroya da gidiyordum. Ama dışarı yemeğe de gidiyorduk. Dostlarıyla da tanıştırmıştı beni.
Onlar size nasıl bakıyorlardı? Sevgilisi olarak mı?
- Bilmiyorum ama arada bir ilişki olduğundan haberleri vardı. Ne önemi var ki, kimin ne düşündüğünün.
KEDİ KIZ DİYORDU
‘‘Ben neyim, onun metresi mi, aşığı mı?’’ demediniz mi hiç?
- Bunları düşünmüyordum. Sadece yaşıyordum. ‘‘En büyük destekçim sensin’’ diyordu bana. Doğru ya da yanlış, hoşuma gidiyordu: ‘‘Bu kasette en çok senin emeğin var. Bana moral veriyorsun, kafamı sen dağıtıyorsun’’. Son beş ayda iyice kenetlenmiştik. Çoğunlukla evdeydik. Onda kalıyordum. Bana kedi kız diyordu. ‘‘Unutma, sen kedi kızsın’’. Sabahları kedi gibi ürkek oluyormuşum, bazen de tam tersi, vahşi.
Ona hissettiğiniz neydi?
- Beni bile aşan bir sevgi. Tutku.
İyi de ‘‘platonik’’ diye anlattınız. ‘‘İlişkimiz var’’ deseydiniz, insanların tepkisi farklı olurdu belki.
- Ayıp olduğu ve utandığım için değil. Ama gözlerimizle konuştuğumuz da oluyordu.
Yani herhangi tensel ilişkiniz yoktu.
- Olmaz mı, vardı. Ama yaşadığımız sadece seks değildi. Sadece benimle yatıp kalkmıyordu demek istiyorum. Çalışmadığı ve çocuklarıyla vakit geçirmediği her fırsatta birlikteydik. Özellikle de son zamanlarda. Kendisi hakkında konuşuyorduk. Özlemini duyduğu duyguları. Öyle diyordu.
‘‘Benden önce de sevgililerin var mıydı’’ diye soruyor muydunuz?
- Bunlar da konuşuluyordu tabii. Hangi ilişkide konuşulmaz ki? Daha önce yaşadığı aşkları. Şarkıların aslında kimlere ithafen yazıldığı.
Sizin kendi yaşınızda flörtleriniz olmuyor muydu?
- Anlatıyordum. Bir ilişkim varsa...
Varsa ne demek?
- Vardı, anlatıyordum. Şöyle devam ediyor, şöyle bitti filan. Onun içten içe bozuk çaldığını sonra anladım. Bir gün arkadaşlarımla birlikteydim telefon etti. ‘‘Neredesin’’ dedi. ‘‘Arkadaşlarımla dolaşıyorum’’ dedi. ‘‘Hoppala bu nereden çıktı şimdi’’ dedi. ‘‘Bizim öyle arkadaşlarımız yok ki dolaşalım’’. Sesinden anladım biraz sitem ettiğini. Ama asla kavga etmezdi. Onunla edilmez ki.
Sizin geleceğinizle ilgili ne kadar konuşulurdu?
- Hep şunu söylerdi: ‘‘Sana yardımcı olmama izin ver ki, bir gün arkama dönüp baktığımda vicdan azabı çekmeyeyim’’. Ama ben yardımını değil, ilgisini sevgisini istedim. Çünkü aramızdaki sevgiye bir şey olacak diye korkuyordum. Bir ev problemi yaşadım bir ara, ‘‘Bir arkadaşın olarak sana ev tutamaz mıyım?’’ demişti, ‘‘Bankaya biraz para koyamaz mıyım? Hakkım yok mu?’’. ‘‘Var ama yapmanı istemiyorum’’. Zaten ben çalışıyordum. Marmara Televizyonu'nda. O yardımcı olmadı, işi ben buldum.
Sizi ciddiye alır mıydı? Yoksa stara aşık bir kız muamelesi mi yapardı?
- Sanırım ciddiye alırdı, çünkü söylediğim hiçbir şeyi unutmazdı.
HAYKIRMAK İSTİYORUM
Sizi sevdiğini söyler miydi?
- O olay olmadan az önce de, yani yere düşmeden önce de söyledi.
Aranızdaki ilişki sonuçta ‘‘yasak bir ilişki’’ydi. Açığa çıkmasından nasıl olur da hiç korkmadınız?
- Yaşadığımız ‘‘yasak ilişki’’ filan değildi. Lale Manço ve Barış Manço anlaşmışlardı. Onlar, aşmışlardı.
İyi de komşu Melahat Hanım‘ın gözüyle durum öyle değil. Başkalarının öğrenmesinden korkmuyor muydunuz?
- Ben korkuyordum. O korkmuyordu.
Öyle olsa yaşarken herkese ilan ederdi. Değil mi ama mantık öyle söylüyor. Demek ki, gizlemeyi uygun buluyordu.
- Ama benimle dışarıya yemeğe gidiyordu. Sadece toplum Manço ailesini nasıl biliyorsa, öyle bilmeye devam etsin istiyordu. O çekinmiyordu, ben çekiniyordum.
Bu durumu insanlara nasıl anlatırım diye düşündüğünüz oldu mu hiç?
- Olmaz mı? Şu anda bile zorlanıyorum. Onların gözünde Barış Manço’nun başka kimseyle ilişkisi olamaz. Olursa da, o kadın kötüdür.
Bu yüzden mi ‘‘Ben onun sevgilisiydim’’ diyemediniz?
- Lale Hanım'a ve çocuklara bir zarar vermek istemedim.
İyi de bir yıl sonra neden konuştunuz?
- Atlatmam gereken evreler vardı. Ölüm korkusundan kurtulmam gerekiyordu. Onun yokluğuna alışmam gerekiyordu.
Neden içinizde taşımadınız, dışarıya yansıttınız, car car bağırdınız?
- Müthiş bir ağırlık taşıyordum. Ve o ölüm anının sorumluğunu duyuyordum. Sonra sevgimi de acımı da ilan etmek istedim.
Şimdi insanlar size düşmanca bakıyor mu?
- Evet, bakıyorlar. Ama anlamıyorlar ki o anı, her saniye yaşıyorum. Her an yere düşüşünü, gözlerinin kayışını görüyorum. Ve gün geldi kaldıramadım. Zannettim ki, altında ezildiğim şeyi haykırsam, hafifleyecek acım. İnsanlar bana hak verecek; öyle olmadı.
Yani siz aslında ilk günden konuşmak istiyordunuz da, toplum baskısı mı engel oldu?
- Hem o, hem de Lale Hanım. ‘‘Bu böyle bilinmesin’’ dedim, o Viagra dedikoduları çıkınca, ‘‘Bırakın ben anlatayım’’. ‘‘Hayır’’ dedi.
Bu Viagra meselesine neden takılıyorsunuz. Ayıp mı kullanmak? Sizinle sevişirken Barış Manço, Viagra kullanmıyordu, bunun mu altını çizmek istiyordunuz?
- Evet. Ama Lale Hanım, ‘‘Seni kimsenin kışkırtmasına izin verme, ben herşeyi halledeceğim’’ dedi.
Bu ne demek?
- ‘‘Gerekli cevabı vereceğim’’ demek. ‘‘Ben medyayla başederim. Sen yeter ki sus’’. Yılbaşında aradım, yeni yılını kutladım. ‘‘Nasılsın, iyi misin, neler yapıyorsun?’’ dedi. Normal sohbet yani.
ONLAR AŞMIŞLARDI
İyi de sizin onun kocasıyla ilişkiniz vardı.
- Ama söylüyorum, onlar bu tür şeyleri aşmışlardı. Yani benden önce karı koca ilişkileri bitmişti. Söylüyordu Barış: ‘‘Manço isminin hatırına, o defterde nikahlı görünüyoruz. Ama herkesin kendi özel yaşantısı var. Kimse kimseye karışmıyor’’. Onlar bunun kararını benden önce vermişlerdi.
Barış Manço tüm bunları izliyor olsa üzülür müydü?
- Yok. O doğru bildiğini yapan bir insandı, beni anlardı. Zaten anlıyor. Ben onunla konuşuyorum.
Ama sizinle olan ilişkisini açıkta yaşamıyordu. O buna dikkat ediyordu. Ve şimdi tüm o özen kayboldu. Belki de kızardı size.
- Tek bir şeye kızabilir: Etki altında kalmama. Keşke ilk günden, çıkıp açıklasaydım, ‘‘Evet ilişkimiz var’’ deseydim, ikimiz de kendimizi daha iyi hissederdik. Yapamadığıma pişmanım.
Bu röportaj boyunca hiç yalan söylediniz mi?
- Yok hayır.