La Turca Pelin Ercan

Güncelleme Tarihi:

La Turca Pelin Ercan
Oluşturulma Tarihi: Ocak 04, 2009 00:00

Buenos Aires’in en turistik yerlerinden biri La Boca. Restoran barları ve barların önünde dans eden tangocularıyla ünlü. Dans ediyor, turistleri dans ettiriyorlar. Erkekler kadınları kucaklıyor, kadınlar erkeklerin bacaklarına tırmanıyor.

Amaçları gelenlere tango kültürünü ucundan kıyısından hissettirmek, birlikte fotoğraf çektirip, bahşiş kapmak. Hepsi profesyonel, çoğu Arjantinli. Sadece biri Türk. Pelin Ercan, tango peşinde dünyayı dolaşmış, 2006’dan beri Buenos Aires’te karar kılmış bir grafik tasarımcı. Şimdi günde 6-7 saat tango yapıyor, bununla hayatını kazanıyor, tam bir Arjantinli gibi yaşıyor. Bize tango aşkını anlattı.

Tangoyla ilk göz göze geldiğiniz anı hatırlıyor musunuz? İlk görüşte aşk mıydı?

-İlk görüşte aşk sayılabilir, evet. New York’ta bir dans stüdyosunda tango dersi almaya başlamıştım. Bir iki haftalık dansçıyken izlediğim bir tango gösterisinin öyle etkisinde kaldım ki, gerçekten tango yapmak istediğime karar verdim o an. 2000 yılıydı.

Herkes başka bir nedenle tangoya başlar. Yeni insanlar tanımak, boş vakitlerini doldurmak, bir dans öğrenmek, spor yapmak için... Sizin sebebiniz hangisiydi?

-Başlangıçta bir dans öğrenmek içindi. Ama sonra bu dans, farkında olmadan hayatımdaki diğer her şeyi saf dışı bıraktı. Zaman içinde tüm arkadaş çevrem, tüm sosyal ortamım ve sonunda mesleğim haline geldi.

Tangoyu dostlarınıza nasıl anlatırsınız?

-Tango yapmayan dostum var mı ki? Eğer olursa şöyle derim: Tango, hiç tanımadığınız birine, sadece bir ya da birkaç parça boyunca sarılmanın keyfini çıkarmaktır.

Bir yazınızda "Kimse kimseye bütünüyle hayatı anlatamaz ve kimse kimseye bütünüyle tangoyu öğretemez" diyorsunuz. Neden?

-Tango belli ve kesin doğruları, kuralları veya standartları olan bir dans değil de ondan. 3-4 ana stil olarak ayrılmasına rağmen, tangoda dansçı sayısı kadar stil ve her dansçının da kendine göre doğruları var. Bir hoca öğrencisine "nasıl tango yapılacağını" değil, "kendisinin nasıl tango yaptığını" öğretebilir ancak. Öğrencisini taklide değil de kendi tarzını bulmaya yönlendiren hoca, iyi hocadır. Üstelik bu sadece tango için geçerli bir kural da değil bence.

Tango peşinde yaptığınız ilk yolculuk neresiydi?

- Bakışımı tamamen değiştiren ilk yolculuk, 2003 Buenos Aires seyahatimdi.

Tangocular için Müslümanların hacca gitmek için yanıp tutuşması gibi bir şey midir Arjantin?

-Evet ama sadece Buenos Aires. Çünkü tango Arjantin’in değil Buenos Aires’in dansıdır.

Bu şehirde yaşamaya nasıl karar verdiniz?

-İlk seyahatim daha çok dansımı geliştirmek içindi; günün 24 saatini ders alarak ve dans ederek geçirdim. Ama 2.5 sene önce, daha uzun süreli bir tatil için geldim. Planım buradan hayallerimdeki New York’a gidip bir hayat kurmaktı. Buenos Aires bana kendimi o kadar evimde hissettirdi ki, hiçbir yere gidemedim.

Gurbette misiniz? Yoksa tangonun vatanı sizin vatanınız mı oldu?

- Evet, burası evim oldu. Türkiye’yi özlemiyor değilim, özlüyorum. Buraya Türkler geldiğinde onları ağırlamak benim için büyük zevk. Ama burada mutluyum...

Buenos Aires’te tango camiasına nasıl girdiniz?

-Tango kariyerinde ırkçılıktan, yabancıların Arjantinliler arasında şansı olmadığından çok bahsedilir. Ama ben böyle bir şey yaşamadım. Yabancı ve Türk olmam, aksine daha ilgi çekici bulunuyor. "Bir Türk kızı, Arjantinliden iyi dans ediyor" lafını çok duyuyorum. Gururla söylüyorum bunu.

Ama yine de La Boca gibi bir yerde onlarla birlikte dans etmek her tango bilenin harcı değildir herhalde. Sizi nasıl aralarına aldılar?

- Buenos Aires’te işini iyi yapan herkese iş var. Bunu genel olarak, biraz Arjantinlilerin tembelliğinden şikayet ederek söylüyorum. La Boca’daki gösterilere herhangi bir sokak şovu gibi değil, gerçek bir sahneye çıkar gibi hazırlanıyorum. Dans ederken de bu tavır dikkat çekiyor. Ayrıca İngilizce bilmek, turistlerin çok olduğu bir iş için büyük avantaj.

Sorması ayıp biliyorum ama iyi para kazanıyor musunuz?

- Şimdilik yaşamaya yetecek kadar. Ama ilerde çok zengin olacağız çok...

Bir gün tango yapmaktan bıkmaktan endişeleniyor musunuz? Sizce bu mümkün mü?

-Beni aynı derecede heyecanlandıran bir şeyle karşılaşırsam neden olmasın?

TANGODAKİ ERKEK ROLÜ NEDEN ÇEKİCİ

Peki ya partneriniz? Daimi biri var mı? Yoksa sürekli değişiyor mu?

-Bir ay öncesine kadar, üç ya da dört partnerle, yani her gün farklı biriyle çalışıyordum. Ama artık hem dansı hem hayatı paylaşabileceğim bir partnerim var. Pazarları birlikte çalışacak bir dansçı arıyordum. Bana birini önerdiler, izlemeye gittim. Ve o pazar birlikte çalışmaya başladık. Ve pazartesi, ve salı ve haftanın diğer günleri. Hiç ayrılmadık...

Arjantinli erkek tangocuları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu işin en iyileri onlar mı? Değilse kimler?

-Teknik olarak değerlendirirsek, şu ülke daha iyi veya daha kötü diyemeyiz. İngiliz erkekleri iyi dans etmez, İtalyanlar iyi dansçıdır, gibi genellemeler hep yapılır. Ama yaşlı bir Arjantinli amcanın sarıldığı gibi de pek kimse sarılmıyor doğrusu...

Dans ettiğiniz kişi ile aranızdaki elektrik ne kadar önemli, dışarı nasıl yansıyor?

-Bir gün La Boca’da dans ediyordum. Erkek arkadaşım ve partnerim ziyarete gelmişti, ama gündelik kıyafetleriyle. Onu seyircilerden biriymiş gibi dansa kaldırdım. Dansımız bittikten sonra, bir izleyici "Bu çocukla dans ederken yüzün ışıldıyordu. Müşteri olamaz, kimdi o?" dedi. İşte izleyen bu elektriği hissediyor. Sahnede, yaşanan duyguyu ayrıca kat kat abartarak göstermek gerekiyor ki, mesaj net olarak izleyiciye ulaşsın.

Tangoda kadının erkeğe tamamen teslim olması gerekir değil mi? Bu koşulsuz bir güven mi gerektirir?

-Teslimiyet ve güven ön koşullardan bazıları. Ama kendi kişiliği çerçevesinde. Erkek kadına nereye ve ne zaman gideceğini söylüyor; kadın ise oraya nasıl gideceğine karar veriyor.

Günümüzün güçlü olmak için didinen kadınları ben dans ederken bile hiçbir erkeğe yüzde yüz teslim olamam diyebilir. Siz ego gömleğinizi nasıl çıkardınız?

-Tangoda erkek karar veren, hükmeden ama aynı zamanda kollayan, güven veren bir rolde. Bence günümüz kadını böyle bir erkek bulsa yüzde yüz teslim olmaktan hiç çekinmeyecek. Şaka bir yana, beni tangoya bağlayan en önemli özelliklerden biri erkeğin üstlendiği aktif ve egemen rol zaten. Ben bunu tercih ediyorum.

BANA LA TURCA VEYA LA TURQUITA DİYORLAR

Bir gün 10-15 kişilik bir Türk grup geldi, Ben de mikrofonla önce İspanyolca tanıtım yaptım. Sonra Türkçe "Merhaba! Hepiniz hoş geldiniz" dedim, bir anda yüzler değişti. Alkışlar, çığlıklar... Çok hoşlarına gidiyor, bu da bana gurur veriyor.

Aslında grafik tasarımcı

1975 Ankara doğumlu. Mühendis baba, kütüphaneci annenin biricik kızı. TED Koleji ve Bilkent Üniversitesi Grafik Tasarım bölümünü bitirdi. Fulbright bursuyla New York Pratt Institute’te grafik eğitimi aldı, bursunun karşılığı olarak Bilkent’te çalıştı. Şimdi Buenos Aires’te dans ediyor, dans dersi veriyor, tango turistlerine rehberlik yapıyor, çevirmenlik yapıyor, yani ne iş olsa yapıyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!