Kutsal topraklarda kadının yolculuğu

Güncelleme Tarihi:

Kutsal topraklarda kadının yolculuğu
Oluşturulma Tarihi: Eylül 16, 2013 01:37

Dünyadaki 2 milyar Müslüman ömürlerinde bir kez de olsa hac ibadetini yerine getirebilmek için uzun yıllar beklemek zorunda. Çünkü hac zamanı, yani Kurban Bayramı döneminde Mekke en fazla 4 milyon kişiyi ağırlayabiliyor. Seyahat dahil günlük yaşamda kadınlara önemli kısıtlamalar getiren Suudi Arabistan’ı hac zamanı ziyaret eden Türklerin yüzde 55’i kadın. Peki kadınlar kutsal yolculukta neler yaşıyor?

Haberin Devamı

MEKKE

Kâbe tavafında kadın ve erkekler bir arada

Mekke, inançlı Müslümanların rüya şehri. Gidenlerden istenen dua siparişlerinin başında “Bize de nasip etsin” geliyor. Çünkü oraya sadece davet edilen gidiyor. O nedenle Allah’ın misafiri olmak her kula nasip olmuyor. Mekke Allah’ın 99 adından Celal’i (Azamet, hiddet, hışım) dibine kadar yaşayacağınız bir şehir. Çünkü orada secdeye gitmek için kavga edenleri, safa girebilmek için yalvaranları, tavaf edebilmek için dirsek atanları, Allah’ın huzuruna çıkabilmek için kavga edenleri görürsünüz. Şehir zaten sizin adınıza öfkelidir. İslam inancına göre dünyanın merkezi sayılan Mekke, gittiğinizde “Evet dünyada bir merkez varsa, orası burasıdır” dedirtiyor. Daha uçaktan indiğinizde havaalanından başlayan uzun bekleyişler bile sizi yormaktan öteye varmıyor. Çünkü oraya “Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk / Geldim, buyur Allahım” diyerek girebilmek, 2 milyar Müslüman’ın içinden seçilmiş olmak, müminlerin tüm bu zorluklara şikâyetsiz katlanmasını kolaylaştırıyor. Geçen yıl VIP turlarla hac yapan fantezi müziğin ünlü sesi İntizar’ın da anlattığı gibi, secdede kafanıza yediğiniz tekmeye, itiş kakışa ses çıkarmadığınızı görmek, kendinizi bile şaşırtıyor. Çünkü seçilmişliğin verdiği sevinç o kadar güçlü ki, “Nasılsa geldim, önüme geçebilirsin” dedirtiyor size. Tavafta dirsek atıp geçene bile...

Haberin Devamı

SEVAP VE GÜNAH 1’E 100 BİN

Havaalanından otobüslere binip Mekke’ye doğru “Lebbeyk” diye haykırarak giderken, yol üstünde açık rahleyi sembolize eden devasa bir heykelin altından geçtiğinizde, Mekke size “Aleyküm selam” der. Ve kalbiniz yavaş yavaş boğazınızda atmaya başlar. Gözünüz Çağrı filmindeki Hz. Hamza’yı arar. Atın üzerinde çölü toza dumana katarak Peygamber’e doğru koşan Hz. Hamza’yı. Otobüs yola devam eder, saatlerce gidersiniz ama Kâbe ortada yoktur hâlâ. 21’nci yüzyılda Hz. Hamza değil, Zemzem Towers olarak bilinen Al Bait Kuleleri karşılar sizi. Kâbe’de kaldığınız sürece azametiyle dikkatinizi çekecek kulenin saatine bakarsınız önce, gayriihtiyari... Sonra Holiday Inn, Tevhid Otel, Intercontinental, Hilton geçer gözünüzün önünden. ‘Lebbeyk’ feryadıyla kendinize gelir, hedefe odaklanırsınız.
Kutsal topraklara gelmeden önce size mutlaka tembih edilir: “Aman sakın ola ki, tek başınıza taksiye binmeyin. Çorapsız sokağa çıkmayın. Elinizi yüzünüzü göstermeyin. Yanınızdaki erkekten önce taksiye binmeyin, ondan sonra inmeyin...” Sokağa çıktığınızda, sanırsınız ki, herkes sizi kaçırmak için bekliyor. Ama gelin görün ki bütün bunlar burada bir şehir efsanesi. Çünkü orası, adı üstünde Haram (Harem) bölgesi. Geldiğiniz yer Mescid-i Harem. Elbette bu Mekke’de elinizi kolunuzu sallaya sallaya Nişantaşı’ndaki gibi gezinebileceğiniz anlamına gelmiyor.
Harem’i tarif ederken meleğinde şeytanın da en büyüğünün burada olduğu söylenir. O yüzden, yaptığınız sevabın bire 100 bin verdiğini, işlediğiniz günahın da bire 100 bin olduğunu unutmamanız lazım.

Haberin Devamı

Kutsal topraklarda kadının yolculuğu

TAKSİCİLERE DİKKAT

Hacıların belalısı taksiciler. Hepsi bütün yıl bu anı bekler. Yani haccı. Taksimetre yok. Polisin gözü önünde kıyasıya pazarlık var her daim. Başlarda makul olan fiyatlar, yoğunluğun arttığı Arafat öncesi ve sonrası dönemde fahiş rakamlara çıkıyor. Tavaftan yorgun ve bitkin çıkıp adım atacak takati kalmayan hacıyı gören sürücü, Suud polisinin gözü önünde 5 dakikalık, 5 riyallik mesafe için 500 riyal istiyor. Şikâyet mercii yok. Bu da hacıları çıldırtmaya yetiyor. Bir kadın olarak tek başınıza taksiye binmeyi göze aldığınızda, insan sarrafının ne olduğunu orada görürsünüz. Tipinize bakıp uyruğunuzu hatta şehrinizi bile söyleyen çıkıyor. “Türki?” diye lafa girip, yol bitene kadar sizinle sohbet ederler. Karaborsa tavan yapsa da haklarını yemeyelim. Türk hacıları seviyorlar. Otelden gece yarısı çıkıp, Harem’e gitmek üzere caddeden taksi çevirmeye niyetlendiğinizde, aklınıza önce uyarılar geliyor. Ama otobüs beklemek zaten kısıtlı olan zamanınızı öldürmek, hem de enerjinizi yolda tüketmek demek. İşin aslı, yalnız ya da iki kadın birden taksiye bindiğinde yadırganmıyor. Hatta şunu söylemek mümkün: 24 saat yaşayan Mekke, kadın için İstanbul’dan güvenli. Peki hac döneminde Mekkeliler ne mi yapıyor? Şehri terk edip, tatile çıkıyorlar. Mekke hacılara kalıyor. Evlerini kiralayıp gidenler bile var.

Haberin Devamı

EŞİNİ KAYBETMEKTEN KORKAN ERKEK

Mekke’yi genişletme projesi nedeniyle birkaç yıldır ülkelere kota kısıtlaması uygulanması hacıların geçmişe oranla daha rahat hac yapmasını sağlıyor. Ancak bütün önlemlere karşın, ülkeye kaçak giren hacıların Kabe’nin avlusunu, sokakları yatakhane gibi kullanmalarına kimse engel olamıyor.
Mekke kadınların ibadeti açısından biraz sıkıntılı. Kabe’de hac döneminde tavafı eğer birinci kattan yapıyorsanız, her renkten, dilden, kadın erkekle ten tene, ter teresiniz. Kim olduğunuzun, nereden geldiğinizin bir anlamı yok. Orada sadece bir hiçsiniz. O girdaba kapıldığınızda, ne kadınsınız ne de erkek. Yaptığınız tek şey cinsiyetsiz bir varlık olarak kendinizi suyun akışına bırakmak. Kabe’de sağınızda solunuzda, önünüzde arkanızda, hatta tepenizdeki bacakların arasında namaz kılmanız gerekiyor. Tekme yemeden bitirmek pek mümkün değil. Sokakta, bir erkeği belki de hayatında elini hiç tutmadığı eşiyle el ele görmenizin nedeni, aldığımız şu yanıtta: “Döndüğümde hanımı kaybetti demesinler.” Bütün zorlukları rağmen burada kılınan iki rekat namazın verdiği haz, evinizde tek başınıza kıldığınız hiçbir namazda yok. 24 saat ibadet içinde olduğunuz Mekke’de tavaftan alışverişe fırsat kalmıyor. En geç ekim sonunda dönüşe geçen hacılar alışveriş keyfini Medine’ye bırakıyor. Çünkü orada huzur, sükûnet ve bol zaman var.

MEDİNE

Haberin Devamı

İranlı kadınlar Cennet Bahçesi’ne zılgıtla giriyor

Artık hacısınız ve Peygamber’e gidiyorsunuz. Kadınlar, güzelleşmek için kınalarını sürmüş, en güzel ve temiz elbiseler giymiştir. Dua ve ilahiler eşliğinde çıktığınız Medine yolunda gül kokuları dağıtılır. Çünkü Peygamber’in en sevdiği kokudur.
Medine bir çöl yolculuğunun ardından ılık duş alıp, başınızı yastığı koymak gibi. Medine’ye ayak basar basmaz yapılacak ilk iş Hz. Muhammed’in Mescidi Nebevi’deki mezarını ziyarete (ravza) gitmek. Mekke’deki keşmekeş burada yok. Kâbe’de kadın erkek bir arada namaz kılarken, burada ayrılıyor.

ERKEK BÖLÜMÜNDE NİZAM KADINLARDA İZDİHAM

Erkekler Hz. Muhammed’in mezarının bulunduğu duvara bir nizam içinde el bile sürebilirken, kadınlar, paravanın arkasındaki bölümden cennet bahçesi olarak kabul edilen yeşil halılar üzerinde namaz kılabilmek için birbirini eziyor. Burada ezici üstünlük İranlılarda. Sabah, öğle ve gece 1.5-3 saatlik dönemler halinde ziyaret edilmesine izin verilen türbeye İranlı kadınlar zılgıt çekerek giriyor ve ortalığı birbirine katıyor. Bu görüntü, Hz. Muhammet miraca çıkarken, “Ben cehennemi kadınların doldurduğunu gördüm” sözünü hatırlatıyor. Erkek kısmından namazda hep bir ağızdan çıkan ‘Amin’den başka çıt çıkmazken birbirini itip kakan kadınların çığlıkları, kubbelerdeki dua seslerine karışıyor. Kadın görevliler sürekli uyarıyor ziyaretçileri. Medine’de kadın olmak Mekke’dekinden farklı. Mekke’de namaza dururken sağınızda solunuzda erkek olabilir. Ama Medine’de asla. Mekke’de yaşayışı, Medine’de usulü, yani takvayı görürsünüz.

Haberin Devamı

NAMAZA ÇOCUKLA GELMEK BEBEK EMZİRMEK SERBEST

Kadınlar namaza beraberinde çocukla geliyor. Caminin göz alıcı muhteşem sütunları arasında birbiri ardına başlayan öksürüklere, duvarlarda yankılanan çocuk sesleri karışır. Peygamber’in namazda secdeye gittiğinde, torunları Hasan ve Hüseyin’in sırtına atladığını hatırlarsınız. Denilen o ki, 2000 yılında ‘çok bilmişler’ ravzaya çocuk getirilmesini yasaklamış. Fakat görülmüş ki, ravza boşalmış. Kural ancak 6 ay yürürlükte kalmış. Medine’de çocuk ağlaması ravzanın sesi gibi. Ama daha da şaşırtıcı olan, namazdaki kadının memesini açıp ağlayan çocuğunu emzirmesi. Selam vermeden çantasından oyuncağı çıkarıp çocuğuna verdikten sonra namaza devam etmesi. Burada namaz hayatın içinde. Paçam kirlendi, seccadem yok mazeret değil. Namazda alışmadığımız birçok hareket Suudi Arabistan’da serbest. Konuşmak hariç. Türkiye’de TV’lerin sabah kadın programlarında duyduğunuz “burnu kaşınan, hapşıranın namazı bozulur mu” gibi soruların anlamsızlığını görüyorsunuz burada.
Çocukların hacı olmasının ya da namaz kılmasının dini bir karşılığı yok. Haccın şartlarından biri akıl bali olmak. Çocuk hiçbir ibadetten mesul değil. Kadınlar çocuklarını bakacak kişi bulamadıklarından getiriyor.
Farz olduğu için değil.

KADINCA SORULAR

Diyanet kadın hacı adaylarını dini konularda bilgilendirmek, erkek din görevlilerine soramadıkları konular hakkında aydınlatmak amacıyla geçen yıl 320 kadın görevlendirdi. Kafilelerde en sık sorulan sorular, kadınların özel halleriyle ilgili. Bir de ihram yasakları: Çamaşırda dete rjan kullanmak, kokulu sabunla yıkanmak, eşiyle cinsel ilişki... Kadınların en çok sorduğu konu, Arafat ziyareti öncesi eşle cinsel ilişkinin günah kapsamına girip girmediği. Kadın görevliler mübarek topraklarda hamile kalmak isteyenden, âdet günlerini hesaplama zorluğu çekene kadar herkese cevap verip, gerekenleri kadın doğum uzmanlarına yönlendiriyor. Kadınların hac sırasında uyması gereken kurallar hakkında detaylı bilgiyi Diyanet İşleri Başkanlığı’nın web sayfalarında bulabilirsiniz.

CİDDE

Hacıya kapalı keyfe açık

Suudi Arabistan’ın en gözde şehri Cidde. Cidde’deyseniz, Arabistan’da olduğunuzu hissetmezsiniz bile. Buram buram para kokar. Servetin harcandığı yerdir burası. Dünya çapındaki ünlü markaların ve tasarımcıların, tesettürlü kadınlar için ürettikleri ürünlerin en büyük pazarı. Herkes kendinden bir parça bulabilir, Müslümanlar kadar diğer dinlerin mensupları da. İran kadar baskıcı değil ama İstanbul kadar da özgür değil. Kadının başı açık dolaşabildiği tek şehirdir Cidde. Ancak siz yine de âdâbı muaşeret kurallarına dikkat etmek zorundasınız.
Arabistan topraklarında hayat 5 vakit namaza göre programlı. Ciddelilerin namaz vakti Porsche, Rolls Royce gibi en pahalı otomobilleri yol kıyısına park edip namaza girdiğini görürsünüz. Randevularda saat söylenmez. “öğleden önce”, “ikindiden sonra” yeterlidir.

SABAHA KADAR AVM

Arap Yarımadası’nın en temiz şehri denilebilir Cidde için. Ülkenin geri kalan kısmına oranla müstakil bir hayat vardır burada. İyi otomobiller, iyi yollar, iyi evler, iyi restoranlar, hepsi Cidde’de. Hayat saat 21.00’den sonra başlıyor. Alışveriş merkezleri sabah ezanına kadar açık. Bir nedeni hava sıcaklığı.
Kadınların gündüz aktiviteleri genelde evlerde. Otomobil kullanması yasak olduğundan, sokağa tek başına çıkmaz. Ya eşi ya da şoför bırakır gideceği yere. Bu durum kadınların hiç hoşuna gitmese de yaşadıkları lüks, içinde bulundukları durumu unutturur onlara. Aslında birçoğu otomobil kullanmayı biliyor. Yasağa rağmen, geceleri şehrin dışında polise yakalanmadan sürücü keyfi yaşayan kadınlar yok değil. Bir taksi şoförüne direksiyona geçmeyi teklif ettiğimizde, sizi hemen direksiyona buyur ederken, polise yakalanma riskini de hatırlatıyor.
Sokağa peçe ve siyah abaya ile çıkan kadın, abayasını çıkardığında, makyajı, saç bakımı ve kıyafetiyle 5 yıldızlı bir otel salonunda verilen davette gibi. Her zaman bakımlı ve zarif. Batılı kadınla yarışır tarzda modayı takip ediyorlar. Kadın kadına verilen partiler, kelimenin tam anlamıyla şıklık yarışı. Kadınlar en şık, en pahalı mücevherlerini dünyanın her yerinde olduğu gibi hemcinslerine nispet olsun diye bu partilerde sergiliyor. Bol eğlenceli, müzikli, danslı ve dansözlü partiler olağanüstü sofralarla renkleniyor.

KADININ ÖZGÜVENİ YÜKSEK

Arap kadını, erkeğin kaçıncı eşi olduğunu umursamıyor. Çünkü burada erkek kadına, kadın olduğunu hissettiriyor. O nedenle Arap kadının, kendine özgüveni, aurası yüksek. Eşine karşı elindeki tek kozu dişiliği. Bakımsız Arap kadını yok gibi. Saçının rengini tutturamadığı için, çantasını koluna takıp günü birlik İstanbul’a kuaföre giden bile var. Yani uzun lafın kısası, siz dışarıdan Suudi kadınlara üzüle durun, onlar hallerinden memnun. Söylediklerine göre eğitimde özgürlük var. Yüzde 99’u iki dili ana dili gibi konuşuyor. Çoğu üçüncü dil olarak Fransızca biliyor. Orada doğan çok sayıda Türk kadını var. Anneleri kutsal topraklarda yaşamak uğruna eşinin peşine düşmüş. Çocuklar ise orada doğup büyüdüğü için, Türkiye ile tercih yapmaları istendiğinde Arabistan’ı daha doğrusu Mekke’yi tercih ediyor. Burada kadınlar genelde doktor, öğretmen. Cidde, çoğu Müslüman kadının yaşamak istediği yer. Hem lüks var, hem inancını yaşayabiliyor. Evler geniş ve maddi durumuna göre havuzlu. Duvarlarla yabancı gözlere karşı korunuyor. Dışarıda kadının adı yok ama dört duvar arasında kendi ifadeleriyle ‘sultan’lar. Evdeki eşyaların bir çoğu yurt dışından sipariş. Kadın, hem eğitim alıyor hem gezip eğlenebiliyor. Kadınlar gündüz ikram günlerinde, akşam aile ziyaretinde. Restoranların aile bölümleri küçük odalar şeklinde, müstakil. Şehir dışındaki lunapark ve nargile kafeleri de içeren daha büyük tesisler ailelerin tek eğlencesi. Bu açıdan bakıldığında Cidde, dünya Müslümanları için bir model şehir denilebilir. Ancak hacı ve umreciler için Taif gibi Ciddede yasak şehirlerden. Kutsal topraklara gelenler sadece havalimanını kullanabiliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!