Röportaj: Sinem VURAL
Oluşturulma Tarihi: Mart 24, 2008 00:00
Dört sezondur Garize kataloglarını çeken, dergiler için özel prodüksiyonlara imza atan fotoğrafçı Gencer Bavbek’in ilginç bir hikayesi var. Kargocu iken tesadüf eseri fotoğrafçı olan Bavbek’in bu mesleğe birlikte başladığı isimse Okan Bayülgen...
Merak ediyorum, kurye-kargo işlerinden kopup da nasıl fotoğrafçılığa geçiş yaptınız?Çalışma hayatım DHL’de başladı. Kurye olarak girdiğim şirketten, yaklaşık 11 yılın sonunda, satış müdürü pozisyonundayken ayrıldım. Sonra bir gün
film sektöründe olan kuzenimin yanına gittim, tesadüfen film sektörüne bulaştım. Üç yıl Film Sokağı’nın genel müdürlüğünü yaptıktan sonra arkadaşım Okan Bayülgen’le "Yeni bir şey yapalım" noktasına geldik. "Bir şirket kuralım, fotoğraf ve film çekelim" deyip, bir şirket kurduk. Sonra baktık tüm zamanımızı fotoğraf alıyor.
Ve kısa sürede büyüdü şirket...
Evet... İlk dönemlerde Okan’a "Yanlış yönlerde gidiyoruz, daha çok para kazanacağımız işler yapmalıyız" diyordum. O "Olmaz" diye karşılık veriyordu. Ben işin prodüksiyon kısmıyla ilgilendiğimden, bir süre sonra kendime fotoğraf makinesi almamın gerekli olduğunu düşündüm. Ben seti yapmayı değil, setin içinde olmayı sevdim. Başlarda sinema setlerinde fotoğraflar çektim. Sonra ışıklara da alıştım. "Ben fotoğraf çekiyorum" dediğim anda herkes arkasını döndü. 1,5 sene cepten yedim. Sonra işler başladı ve arkası geldi.
Peki kendi yerinizi açmanız için ne kadar zaman geçmesi gerekti?
Fotoğrafçıyım demem üç sene öncesine, aktif olarak çalışmaya başlamam ise 1,5 sene öncesine dayanır. Sonrasında Screenshot, Atlas, Argento, Zecco, Pierre Cardin, Sunset, Abdullah Kiğılı ve Kiğılı markalarıyla çalıştım. 4 sezondur Garize’nin tüm fotoğraflarında da benim imzam var.
Başlarda herkesin size sırtını döndüğünü söylüyorsunuz. Sonrasında nasıl tepkiler aldınız?
Kötü bir eleştiriye hiç maruz kalmadım. Övgüyü ve övgüyle bahsedilecek işler yapmayı seviyorum. Bu yüzden en büyük korkum bir çekimimin beğenilmemesi... Çok şükür böyle bir şeyi şimdiye kadar hiç yaşamadım. Sanırım müşteriyi anlıyorum ve nasıl bir şey üretmem gerektiğini biliyorum.
Sizin bir tarzınız yok mu? Bir şirket sizden katalog çekimi istediği zaman tarzınızı ikinci plana mı atıyorsunuz? Müşterinin isteğini kendi isteklerinizle çerçevelemeyi bilmeniz gerek... Bunu başarınca hiçbir sorun çıkmıyor. Örneğin son katalog çekimlerimizi Mardin’de yaptık ve bu benim tercihim değildi. Böyle bir yer bulunduğu söylendi, çekimleri orada yapmam istendi. Mardin dendiğinde korkuyla baktım. İnanılmaz sıcak, her yer aydınlık.... Oysa ben New York-Manhattan’da, sokakta dolaşan, lüks yaşayan bir kadının imajı vermek istiyordum. Sonuçta çektiğim karelerde de Mardin’den çok Madrid sokaklarını andıran bir hava var.
Aradığınız mesleği sonunda buldunuz diyebilir miyiz?
Şu an mesleğimi çok seviyorum. İtiraf ediyorum, o zamanlar Okan’a (Bayülgen) "Gel bu tarafta başka şeyler yapalım" demeye çok utanıyorum! Çünkü ben 37 yaşımdayken bu işe başladım.
Okan Bayülgen’le tamamen yollarınızı ayırdınız mı?
İş anlamında evet, ama arkadaşlık anlamında görüşmeye devam ediyoruz. İki arkadaşın ticari bir ortamda buluşması iyi olmuyor. Daha fazla bir arada olmalıyız ve buna bir neden bulmalıyız derken şirket açtık ama pek düşündüğümüz gibi olmadı.
Ortakken ne gibi işlere imza atmıştınız?
Dünyayı gezerek neredeyse tüm gün batımlarını çektik. Çeşitli katalog çekimleri yaptık, organizasyonlar fotoğrafladık. Ben yapımcıydım, o da fotoğrafçıydı. Bir buçuk sene sonra yollarımızı ayırmak zorunda kaldık. Sonrasında benim de fotoğraf maceram başladı ve ayrılmakla çok yerinde bir karar vermiş olduğumuzu gördük.
Bu noktaya koşa koşa geldim
- Şu anki konumunuz nedir? Çünkü çok yenisiniz...Fena bir yerde değilim. Koşa koşa geldim ama sürekli iyi şeyler üretmek zorundasınız. Önünüze kimse iş koymuyorsa ve bunu kendiniz yaratıp güzelleştirmek zorundaysanız, ortaya çıkan iş daha da değerli oluyor. Genelde müşteriler tüm moda fotoğrafçılarını turluyorlar, ama benim işlerimin bir şekilde devamı geliyor. Bu duruma nasıl ulaştığımı, işlerimin devamının nasıl geldiğini bilmiyorum. Tek bildiğim iyi bir şeyler yapmak için çalıştığım.