Güncelleme Tarihi:
Davutoğlu ve eşi Yeşim Hanım’la Libya dönüşü ayaklarının tozuyla Atatürk Havalimanı’nın VIP salonunda bir araya geldik.
Libya’da görev yaptığı günlerin kariyerinin en unutulmaz dönemi olacağını söyleyen Davutoğlu’na tahliyeler sırasında neler yaşandığını soruyorum.
Ülkedeki bürokratik yapı ve çatışmalarla birlikte gelen otorite boşluğu, can korkusu taşıyan 7 bin kişinin beklentileriyle bir araya gelince, çok zorlandıklarını söylüyor Davutoğlu:
“Çok yoğun günlerdi. İlk iki gün hiç uyumadım. Üçüncü gün uyumak istedim, telefon geldi, yine uyuyamadım. Yemek yiyemedim. 7 bin kişilik bir kalabalık, herkes sizden bir şeyler bekliyor, birçoğunun pasaportları şantiyeler basılınca kaybolmuş. 800 kişiye ayrı ayrı seyahat belgeleri düzenledik.”
LİBYA'DAKİ TÜRKLER YURDA DÖNÜYOR / WEB TV
TAHLİYE EDİLEN TÜRKLER İSTANBUL'A DÖNDÜ / WEB TV
"ASIL KAHRAMAN EŞİMDİR"
Bunun üzerine bir de Bingazi Başkonsolosluğu’ndaki personel darlığı eklenmiş. Davutoğlu, bu koşullarda en büyük desteği eşi Yeşim Hanım’dan almış.
“Bu işin kahramanı Yeşim’dir aslında” diyerek haklıya hakkını teslim ediyor. İş bölümü yapmışlar aralarında. Davutoğlu diplomatik prosedürlerle uğraşırken, Yeşim Hanım’a işin asıl zor kısmı kalmış: Panik içindeki binlerce kişiyi sakinleştirmek.
“Üç gün boyunca hep birlikteydik. Havaalanı yakıldı, oradan hep birlikte stadyuma geçtik. Binlerce insan bir an bile ayrılmadık” diyen Yeşim Hanım o günlerde tabir-i caizse Libya’daki Türklerin sigortası olmuş.
“Ya Kaddafi burayı da yakar, bizi bombalarsa?” endişesiyle stadyuma içeri girmek istemeyenlere, “Ben bütün gece kapıda bekleyeceğim. Biri gelip size zarar vermek isterse önce gelip beni öldürmesi gerekir” deyip cesaret vermiş Yeşim Hanım. Hatta uçaklar Bingazi’ye inemediği için gönderilen gemilerden biriyle dönmüş Türkiye’ye. “Biz gidiyoruz ama ne güvenceyle gidiyoruz?” diyenlere de Başkonsolos Davutoğlu, “Eşimi de gönderiyorum sizinle, vereceğim güvence odur” yanıtını vermiş.
Davutoğlu, “İlk 3 bin kişiyi gönderdikten sonra işimiz kolaylaştı” diye anlatmaya devam edecekken, Yeşim Hanım müdahale ediyor: “3 bin değil, 3 bin 59!” “Eşinizden daha iyi biliyorsunuz” diyorum. “Her dakika yanlarında olduğumdan biliyorum tabii, o listeleri tek tek ben toparladım” diyor gülerek.
DUALARI KABUL OLDU
“Gemiden inerken hepsi bana teşekkür ettiler. ‘Senle kocanın hakkını hiç ödeyemeyiz, bizle birlikte betonda yattınız, inşallah kocan başkonsolos olur’ diye dua ettiler. ‘E benim kocam zaten başkonsolos. Dua edin de büyükelçi olsun’ dedim. Galiba duaları kabul oldu vatandaşlarımızın” diye anlatıyor Yeşim Hanım. Zira Davutoğlu birkaç hafta önce Türkiye'nin Tanzanya Büyükelçisi olarak atandı.
Bu zor günlerde en büyük desteği de Türk hükümetinin ardından Bingazi halkından görmüşler aslında. Davutoğlu, “20 bin kişiye yiyecek vermek kolay değil. Sağ olsunlar, gemiler hemen gelmeyince Libya halkı da organize oldu. Yiyecek, barınacak yer, battaniye sağladılar. Revir bile kurdular. Onların destekleri unutulmaz” diyor.
HEDEF SADECE KADDAFİ’YDİ
Bunun üzerine Bingazililerin kendi dertlerini bir kenara bırakıp neden Türklere yardım ettiğini soruyorum. Davutoğlu, en başta, Libya’daki şiddet olaylarının hedefini doğru belirlemek gerektiğini söylüyor. “Onların hedefi Kaddafi yönetimiydi, rejimi çökertmek için silahlandılar” diyen Davutoğlu, Türklerin mağdur olmaması için özel bir çaba gösterdiklerini belirtiyor.
Aklıma o sırada Davutoğlu’nun havaya ateş açan muhaliflerin yanındaki fotoğrafı geliyor. Yine Yeşim Hanım anlatıyor: “Gece saat 1.30 falandı o zaman. Biz eşimle gittik, bütün Türk vatandaşları bizi görünce alkışladılar. Eşimi bir masaya çıkardı muhalifler, bana ‘Siz de çıkın’ dediler ben çıkmadım. Eşimin yanındaki bir muhalif elinde bir makineliyle havaya ateş ediyor. Tabii o arada da hep fotoğraf çekmiş bizim vatandaşlar.”
TÜRKİYE ONLAR İÇİN BİR MODEL
Libya’da Türkiye’ye yönelik çok ciddi bir sevgi ve hayranlık da söz konusuymuş. “Biz ortak tarih açısından onlara yakınız. Örneğin Avrupalılara hep bir şüpheyle yaklaşıyorlar ama bizim için öyle değil” diyor. Yeşim Hanım, “Konsolosluğa gelip Başbakan Erdoğan’ın fotoğraflarını istedikleri günleri biliyorum. Hanımlar ‘Ne olur Başbakanınız eşiyle buraya gelsin, biz ağırlayalım’ diye yalvarırlardı. Türkiye onlar için bir model. Şu an istedikleri yönetim de Türkiye şekli” diyor.
Ancak Ali Davutoğlu’nun şahsına yönelik de büyük bir sevgi olduğu ortada. Kendilerini uğurlamaya havaalanına gelen Libyalı Dışişleri yetkilisinin, “Siz gitmeyin diye imza topluyoruz. 10 bin kişi var, en başa da Abdül Celil imza atacak” dediğini gülerek anlatıyor Davutoğlu.
Önce savaş sonrası Bosna’sında, sonra da savaş dönemi Libya’sında çalışan Davutoğlu, Tanzanya'daki büyükelçilik görevine yılbaşında başlayacak.
Türkiye’nin diplomatik ilişkilerinin çok taze olduğu bu ülkede çalışmanın kendisi için çok önemli bir deneyim olacağı görüşünde. Beni de davet ediyorlar Tanzanya’ya hatta. Ama Yeşim Hanım uyarıyor: “Yalnız savaş olmadan görüşelim bu sefer.”
Sevin Turan