Oluşturulma Tarihi: Temmuz 01, 2006 18:56
Amca oğlu öldürmek istedi amca kızı ihbar etti31 yaşındaydı. Yıllar önce amcasının oğluyla evlendirilmiş ama mutlu bir evlilik olmamıştı bu. Zaten kocası başka biriyle evlenmiş, ondan ayrı yaşamaya başlamıştı bile... O sıralar hakkında başka biriyle birlikte olduğu yolunda dedikodular çıkarıldı. Hemen arkasından da kocası ve amcası tarafından ölüm kararı... Ailesi de kendi kızını koruyacağı yerde, "ceza"nın infazı için eve hapsetti. Onu ölümden kurtaran ihbar, başka bir kentte yaşayan amca kızından geldi. KA-MER, durumu acilen ilçe emniyet amirliğine bildirdi. Savcılık devreye girdi. Aileyle görüşmeler, infazın durdurulmasına yetti. Hayatı kurtuldu.Kendi ailesi aradı kocasının ailesinden kurtardıO, üniversite mezunu bir yabancı. 25 yaşında. Ailesiyle birlikte, başka bir ülkeden Türkiye’ye sığınmışlardı. Burada birini sevdi, evlendi. Ailesi başka bir ülkeye yerleşirken, o kocasıyla kaldı. Ancak evliliği, eve kapatılmaktan tecavüze, dayağa kadar her türlü eziyetin olduğu bir kabusa dönüşecekti. Bir gün onu ziyarete gelen erkek kardeşi fark etti durumu. Derhal karakola gitti. KA-MER’i arayıp, "kızımız şu anda karakolda, eşi ve akrabaları peşinde" ihbarı yapan, yurtdışındaki ailesinden başkası değildi. KA-MER onun bulunduğu şehirdeki kadın örgütüyle ilişkiye geçti, karakolda onların da öfkeli eş ve akrabaların hakaretine maruz kaldığını öğrendi. Hastaneye rapor almak için gittiklerinde, aile kadını almak için polise saldırmıştı. Yine de güvenliği sağlandı. Başka bir şehre gönderildi. Pasaportu çıkarıldı, boşanma davası açıldı. Şimdi sığınma evinde işlemlerinin tamamlanmasını ve yurtdışına gitmeyi bekliyor.Kocası öldüremedi sen kaç dedi27 yaşındaki kadın, yedi çocuklu ve bir de hamiledir. Eşi işitme engelli olduğu için dışarıdaki tüm işleri o yapar. Bu da komşuların nedense gözüne batar. Sürekli dışarı çıkıp başkalarıyla buluşuyor, diye dedikodu çıkar hakkında. Kocası ne olduğunu sorar, o da anlatır, ikisi anlaşırlar. Ancak aynı dedikoduları duyan kocasının ailesi, anlaşma taraftarı değildir. Oğullarına, "Karını öldür, sen öldürmezsen biz öldüreceğiz" derler. Kocası, "Sen kaç, kendini kurtar"dan başka bir tavsiyede bulunamaz. Şimdi sığınma evinde, KA-MER’in gözetimi altında.Akraba evliliği ve ölüm yerine sevdiği adamla özgürlükGenç, güzel bir kızdı... Bir yandan okuyor, bir yandan çalışıyordu. Dil kursunda yabancı biriyle de arkadaş olmuş, hoşlanmaya başlamıştı. Ama ailesi bir akraba evliliğine zorluyordu onu, reddettikçe de üzerindeki baskı artıyordu. Bu arada kurstaki erkek arkadaştan haberdar oldu aile, kursu basıp her ikisini de dövdüler, kızı eve hapsettiler. Başına ne geleceği belliydi ki bir arkadaşının yardımıyla evden kaçmayı başardı. KA-MER’e sığındı. Bir süre sığınma evinde kaldı. Sonra orada kalan bir başka kadınla birlikte iş bularak ayrı bir eve taşındılar. Bir yıl sonra üniversite sınavlarına girdi, kazandı. Kaydını yurtdışına aldırmayı da başarınca, sevdiği adamın yanına gitti. Şimdi onunla evli. Mesleğini yapıyor.Paulette Kelly’nin şiiri KA-MER afişlerindeBugün bana çiçek geldiDoğum günüm ya da herhangi bir özel gün değildiDün gece ilk kavgamızı ettik ve bana beni çok inciten o kaba sözleri söyledibiliyorum üzgün ve o söylediği şeyleri kastetmediçünkü bana bugün çiçek yolladıBugün bana çiçek geldiAnneler günü ya da başka özel bir gün değildiDün gece beni yine dövdü ve bu seferki öncekilerden de kötüydüAma biliyorum üzgün olmalı, çünkü bana bugün çiçek yolladıBugün bana çiçek geldiBugün çok özel bir gündüCenaze törenimin olduğu günDün gece beni sonunda öldürdüÖldürene kadar tartaklayıp dövdüEğer onu terkedebilecek cesaretim olsaydıBugün bu çiçekleri almış olmayacaktımBabası kapıya dayandı şimdi her şey sütlimanAkrabaları KA-MER’e getirdiğinde 15 yaşındadır. Evin en büyük kızıdır ve annesi ve tüm kardeşleriyle birlikte baba dayağı altında büyümüştür. Evde babasının ikinci eşi ve çocukları da vardır. Daha genç kız olmadan, babası onu yaşlı bir adamla zorla nişanlar. Oysa onun mahallede sevdiği bir genç vardır. Genç nişanı duyunca sinirlenir, meydana çıkıp, bu zoraki nişanı lanetler ve klasik lafı eder: "Onu kimseye yar etmem." Bu olay üzerine diğer aile nişanı bozar; "Biz erkeklerle görüşen kız istemeyiz" derler. Babası ise "şerefimi iki paralık ettin" diye bir yandan döver, bir yandan da öldüreceğini söyler. Annesi bir akrabasının evine kaçırır onu. Ancak baba izini bulur, elinde silah, kapıya dayanır, ama başaramaz. KA-MER, çok korktuğu için ifade vermeyen, suç duyurusunda bulunmayan küçük kıza telefonda psikolojik destek verir. Baba ile görüşmeler sürer. Sonunda ikna edilir Can güvenliğinin sağlandığına emin olunca, isteği üzerine kız evine gönderilir.Kurşun yağmuruna rağmen hayattaHenüz 18 yaşında. İmam nikahlı eşi askerdeyken, onun hakkında da başka biriyle ilişkisi olduğu yolunda dedikodular çıkar. Her ikisi hakkında da ölüm kararı alınır. Aile infazı gerçekleştirme işini 14 yaşındaki erkek kardeşe verir. Genç kadın kardeşinin sıktığı kurşunlarla yaralanır, köylüler tarafından hastaneye götürülür. Tedavisi, Güldünya Tören gibi hastanede öldürülmesin diye, polis koruması altında sürdürülür. Ailesinin yanına dönmek istemez. Halen sığınma evinde. Yeni bir hayat kurmak için, kendini toparlamayı bekliyor. KA-MER "aile meclisi"nin karşısındaEvli ve üç çocuklu bir kadın. Kocasıyla sorunu yoktu ama bir akrabası vardı ki baş belası. Sürekli taciz ediyor, birlikte olmak istiyordu. Red cevabı alınca da köyde "Başkalarıyla düşüp kalkıyor" dedikodusu çıkarıverdi. Kocasının ailesi hiç sorgulamadan çıkardı ölüm emrini. Çünkü kadın sağ diye, köyde kimse onlara selam vermiyordu! Yine akrabalardan bir kadın, "Bu gece senin için kötü şeyler olacak, karar çıktı" deyince, o soğuk kış günü, 12 kilometrelik karlı yolu yürüyerek aştı. Bir akrabasına sığındı.KA-MER kapıyı çaldığında, "Beni almaya geldiler" diye düşünmüştü. Dizleri tutmamış, yerinden kalkamamıştı. Daha önce yine ailesinden bir kadını hatırlamıştı, öldürülen. Onun kadar şanssız değildi kendisi. Valilik, sosyal hizmetler ve kocası bir araya geldi ve onu kurtardılar. Bunun için KA-MER’in gidip aile meclisiyle konuşması gerekiyordu. Kocası ısrarla bunu istemişti çünkü. Yolda kendilerine nasıl selam verilmediğini görsünler diye... Baba, amcalar, amca çocuklarından ve anne, abla gibi kadınlardan oluşan ancak sadece erkeklerin konuştuğu "meclis" KA-MER gönüllülerini dinledi. "Evet biz de inanmıyoruz ama köyde durumumuz kötü" dediler. Doğru değildi ama yapmak zorundaydılar! Dolayısıyla karı kocanın köyden çıkması gerekiyordu. Valilik korucu olan kocanın tayinini başka bir kente yaptı, bir buçuk yıl orada yaşadılar, durum sakinleşince köye döndüler.Ne var ki bütün olaylara neden olan akraba yine rahat durmayacak ama bu sefer fena yakalanacaktı. Çünkü telefonla rahatsız ettiği bir gün, genç kadın konuşmaları teybe kaydetti ve kaydı "meclise" dinleterek, "temize çıktı." Bu kez meclisin kararlı gözleri tacizci akrabaya döndü ancak yine KA-MER girdi devreye. "Kimsenin ölmesine gerek yok, bu ayıp da ona yeter"di. Peki en başta KA-MER’e ulaşamasaydı kadın?Ailesi kaçırdı, polis 6 saatte buldu20’li yaşlarının henüz başında. Sevdiği adama kaçarak imam nikahıyla da olsa evlenir. Ancak ailesi evliliğe razı olmak için başlık parası ister. Para verilmeyince ve kadın baba evine dönmeyince, iki aile arasında karşılıklı ölüm tehditleri başlar (İnsanın içinden "hani töreydi?" sorusu geçer). Bir gece kadının dayıları köyden gelir ve silah zoruyla onu alıp götürür. KA-MER’e başvuran kocasıdır; karısının hayatından endişe ettiğini söyler. KA-MER aracılığıyla emniyet müdürlüğü devreye girer; aile hakkında suç duyurusunda bulunulur. Ve kadın sadece altı saat sonra bir akrabasının evinde bulunur. Ancak mahkemede, ailesinin baskısı sonucu eve dönmek istediğini söyler. KA-MER’in ısrarlı görüşmeleri sonunda aile ikna olur ve kadın kocasının yanına döner.NAMUS KELİMESİ HORTUMCULAR, TECAVÜZCÜLER İÇİN KULLANILSINHer yıl çalışma raporlarını kitaplaştıran KA-MER soruyor