Güncelleme Tarihi:
400 kişilik Ömer Muhtar Grubu’nun Maliki bölümüyüz. Buradaki herkes birbirinin akrabası, çocukluk arkadaşıdır ya da lise-üniversiteden arkadaştır. Yalnızca ben değil, İngiltere’den Amerika’dan gelerek isyana katılan mühendis, doktor arkadaşlarımız var. Hem savaşıp hem hasret gideriyoruz. Kurtlar Vadisi’nden Memati’yle resmim var. Şu adamı devirelim de gelip Kurtlar Vadisi Libya’yı çeksinler.
BİNGAZİ’den, çatışmaların yoğun olarak yaşandığı Sirte’ye doğru ilerledikçe yolun iki tarafında avlanan Kaddafi güçlerine ait tanklar görülüyor. Aracın sürücüsü “Libya’da insanlar yoksulluk içerisinde kıvranırken Kaddafi şu gördüğün tankları düşmana karşı ülkeyi savunmak için, dünyanın parasını vererek satın aldı. Ama gel gör ki, kendi halkına karşı kullanmaya kalktı. Allah’tan düşmanlarımız namuslu çıktı da, bizleri o tanklardan kurtardı” diyerek espri yapıyor. Sirte’ye yaklaştıkça yaralı isyancıları taşıyan ambulanslar ardarda yanımızdan geçiyor. Bölgedeki ayaklanmaların kaderini değiştiren, ağır makinelilerin monte edildiği ucube kamyonetler içindeki isyancılar, zafer işaretiyle bizi selamlıyor. Aynı şekilde karşılık vermezsek pek hoşlarına gitmeyecekmiş gibi geliyor. 250 kilometre mesafede, büyük kayıplar vererek ele geçirdikleri Brega’nın üzerinden simsiyah dumanlar yükseliyor. Rafineri ve dolum tesislerinin bulunduğu alandaki silolardan ikisinin içerisinden alevlerle birlikte yükselen duman, gözün alabildiği her yeri karartıyor.
Türk müsün hoş geldin kardeş
Brega’dan sonra kontrol noktaları daha da sıklaşıyor. Sirte sınırında dinlenmek için duruyoruz. Cephenin hemen gerisinde, ağaçlar arasında dinlenen savaşçılar var. “Selamünaleyküm” diye seslenince, “Hoşgeldin kardeş, Türk müsün?” diye soruyorlar. Ağır makinelinin bulunduğu kamyonetin gölgesine uzanan ve makaracı olduğu hemen fark edilen isyancı, “Hareketlerinden anladım Türk olduğunu” diyerek ortamı ısıtıyor. Adı Ahmet Futuri. 33 yaşında, 1999’da Türkiye’ye yerleşmiş, yanında yüzlerce kişi çalışan tekstilci, üç çocuk babası işadamı. Altı ay önce Türkiye’den gelerek isyancılar arasına karışmış.
“Herkes aranıza katılabiliyor mu?” diye sorunca, “Hayır, isyancılar arasında profesyonel askerlerin dışında bizim gibi gönüllü gruplar var. 400 kişilik Ömer Muhtar Grubu’nun Maliki bölümüyüz. Buradaki herkes birbirinin akrabası, çocukluk arkadaşıdır, ya da lise- üniversiteden arkadaştır. Yalnızca ben değil, İngiltere’den Amerika’dan gelerek isyana katılan mühendis, doktor arkadaşlarımız var. Hem savaşıp hem de hasret gideriyoruz. 6 ay nasıl geçti anlamadım bile. Tabii çok acı şeyler de yaşıyoruz. En yakın çocukluk arkadaşımı biraz ilerideki çatışmada kaybettim” diyor. “Savaştığınız insanlar da sizden” diye hatırlatınca, “Telsizle sürekli olarak silahları bırakıp teslim olmalarını istiyoruz. Ama adam diyor ki, Kaddafi gitse bile biz devam edeceğiz” diyor.
Memati’yle resmim var
Çatışmalarda çok adam öldürmüş. Bir süre sonra alıştığını söylüyor. Görevi kamyonet arkasına monte edilmiş Rus yapımı makineliyi kullanmak. Grad dediği silahı gösteriyor. Normalde 40 roket atan hantal yapısını bozarak ikili, dörtlü atış yapabilecek şekilde kamyonetlere monte etmişler. Savaşmayı nereden öğrendin diyorum, “Kurtlar Vadisi’nden Memati’yle resmim var. Şu adamı devirelim de gelip Kurtlar Vadisi Libya’yı çeksinler”. Israr edince gerçeği fısıldıyor: “Çatışarak öğreniyoruz, asker olmasak da kumandanımız var.”
Hava kararınca ateşi kesiyorlar
Kumandan da asker değil, isyandan bir yıl önce bir yerlere giderek eğitim almış. Kendilerinden başka 1600 kişilik Ali Hasan Cebir grubu, 2 bin kişilik Sabataj Fabrayır grubu iki kilometre ötedeki cephede yer alıyor. İki haftada bir dönüşümlü olarak Bingazi’ye giderek dinleniyorlar. Hava kararınca iki taraf da atışı kesiyor. Nedeni; ateş edince karanlıkta mevzilerinin belli olması. Göğüs göğüse çok çatışılmıyor.
‘Ömer Muhtar’ın iftar saati
Ömer Muhtar Grubu tankçı takımının morali yerinde. İki gün önce ele geçirdikleri tanklarla eğitim yapıyorlar. Aralarındaki siyah profeyonel asker, öğretmenlik yapıyor. İftar için tankların arasındaki sofralarına buyur ediliyorum. İsyancılara yakın kentlerden, içi buzla dolu termoslarda meyve suyu geliyor. Tavuklu, pilavlı, sardalyalı mönü, oruçlu isyancılar tarafından bir anda tüketiliyor. Bu arada devasa bir kapta muzlusüt ikram ediliyor. Yemek sonrası bazı isyancılar tankların önünde teravih namazını kılıyor. En büyük dilekleri ilk cuma namazını Trablus’ta kılmak.
Trablus geçidi
LİBYA’daki ayaklanma muhalifler lehine sonuçlandıktan sonra, her gün her noktada Kaddafi ve izlerini gören Trablus sakinleri, bugünlerde tamamen farklı bir manzarayla karşı karşıya. Başta Yeşil Meydan olmak üzere kentin tüm merkezi güzergâhlarında, zafer şarkılarıyla geçit yapan isyancılar görülüyor.