Gülden AYDIN
Oluşturulma Tarihi: Aralık 30, 2007 00:00
Diyarbakır’da, Dicle’nin kıyısında, Güneydoğu’nun en büyük eğlence mekanı geçen yaz ortasında açıldı. 25 dönümlük bir alan üzerinde kurulan Nar, kısa sürede sadece Diyarbakır’da değil, bütün bölgede popüler hale geldi. Nehir kıyısındaki açık alanlarıyla birlikte 3 bin kişiyi alabilen mekan, kış gelip sadece kapalı bölümüyle hizmet vermeye başlamasına rağmen çekiciliğini kaybetmedi, hatta son birkaç aydır tam bir hit oldu.
Canlı müzik yapılan bir mekan burası. Kürtçe taverna müziğinin ünlü ismi udi Sebahaddin Xoce ekibiyle birlikte müşterileri coşturuyor. Nar, eğlencesi ve yemekleriyle bölgede öyle ilgi görüyor ki Van, Hakkari, Batman, Mardin, Siirt ve Şırnak’tan da müşteriler geliyor. Sadece erkekler değil, en moderninden çarşaflısına kadar kadınlar da rahatlıkla eğleniyor burada. Müziğin ritmi artıp eğlence tavan yaptığında nar suyu, ayran ve kola dolu bardaklar şerefe kalkıyor, peçeteler halay çekenlerin üstüne konfeti gibi yağıyor.
Kırklar Dağı’nın arkasından yükselen dolunay, Dicle’ye yakamozlar halinde yansıyor. Nehrin üzerindeki, belki bin yaşındaki On Gözlü Köprü’den geçen otomobiller, dağ yolunda konvoylar halinde ilerliyor. İçkili mekan sıkıntısı çeken gençlerin adresi Kırklar Dağı çünkü. Bu manzarayı, Nar Restaurant’dan seyrediyoruz. Masalar yavaş yavaş kalabalıklaşıyor. En diptekinde ikisi türbanlı dört kadın oturuyor. Diğer başta sarı saçları rastalı bir kadınla iki erkek kebap yiyor.
Nar’da içki yok. Bu kural hiçbir surette delinmiyor. Zaten gelen de bu kuralı bilerek geliyor. Yöresel yemeklerin yanında taze sıkılmış nar suyu ya da kola içiliyor. Kırklar Dağı’ndaki konvoydan, Nar’ın İşletme Müdürü Mehmet Türk’e telefonlar geliyor: "Ne olur biz de gelelim, içki içelim, hadi izin ver." Her zamanki cevabı alıyorlar: Hayır!
Bu taleplerin bir nedeni var. Diyarbakır’da içki içmek isteyenler, beş yıldızlı otellerin lokantalarına, mesleki derneklerin lokallerine veya pavyonlara gitmek zorunda. Buralara gidemeyenler, otomobillerle Kırklar Dağı’na gidiyor, orada arabaların içinde içki içiyor. Nar Restaurant’a gelmek istemelerinin nedeni bu. Nar’ın işletmecisi Mehmet Türk "Çok ısrar edenler var" diyor. "Ben bile müzik dinlerken keşke içki olsaydı ne güzel olurdu, demeden edemiyorum ama bizim tavrımız katı. İçki olunca kavgayı engelleyemeyiz. Kapımızdan polis eksik olmaz. İçkiye izin verip bu düzeni yıkmak istemiyoruz; hem ticari hem insani bakımdan. Yoksa ortalık sarhoşlara kalır."
TÜM KESİMLERİ BİR POTADA ERİTTİKDiyarbakır’ın DTP’li Belediye Başkanı Osman Baydemir, bir süre önce yanında misafirleriyle Nar’a gelmiş ve içki içmek istemiş. Ama bu kural onun için de bozulmamış. Kentte bu olayı AKP-DTP çekişmesine bağlayanlar bile var. Diyarbakır’da genel seçimlerde bir zafer kazanan AKP ile kentteki üstünlüğü bırakmak istemeyen DTP arasındaki iktidar mücadelesi, içkisiz bir restorana yansıyabilir mi? AKP’nin toplantılarını burada yapması, Mehdi Eker’in bakan olduktan sonra ilk yemeğini burada vermesi dedikoduları fişekliyor. Ama gerek restoranın işletme müdürü Mehmet Türk, gerekse lokantanın asıl sahibi olan Dindar Ramiz Diken, AKP üyesi değiller. Gerçi Dindar Ramiz Diken muhafazakar olduğunu saklamıyor. "Tüm kesimleri bir potada eritmek istiyorduk, başardık" diyor. "Buraya türbanlısı da, başı açığı da geliyor. Çok talep olmasına rağmen salonlardan birini bile içkili yapmayı düşünmüyoruz."
Buradaki muhafazakarlık-modernlik tartışması da gündeme geliyor. Mehmet Türk, "İçkisiz eğlence mekanı açmamız, Diyarbakır’ın muhafazakarlaştığı anlamına gelmez ama ne kadar demokrat olsalar da dini yön burada ağır basar" diyor.
Bir de olayın sosyal yönü var. Restoranın sahibi Ramiz Diken "Gelişmekte olan yerlerde içki kültürünü belli seviyeye oturtmak zor ve süreç istiyor" diye anlatıyor bunu. Nitekim, Nar’ın müşterilerinden, Yüksek Mühendis Rojda X. (40) şöyle diyor: "Ankara ve İstanbul’daki barlarda ve evde içki içerim. Ama eşimi Diyarbakır’da içkili ortama götürmem. Öyle nezih bir yer yok, burada insanlarda cinsel açlık var." Başka bir müşteri olan Mimar Ali Akyüz (36) de bölgenin bu özelliğine dikkat çekiyor: "Diyarbakır’da hayat tarzını erkekler belirliyor. İçkili yere gitsem, yanlış yorumlanabilir. İçkili nezih yerler de olmalı aslında; böyle yerler de."
EN ÇOK İSTEK ALAN ŞARKI SARIŞIN DİLANBu nedenle, birçok Diyarbakırlı içkisini evinde içtikten sonra Nar’a geliyor. Çünkü buradaki eğlenceyi kaçırmak istemiyorlar. Saat 21.00’de gözler sahneye dönüyor. Zira birazdan bölgenin en popüler yerel sanatçılarından Kürtçe taverna müziği söyleyen Sebahaddin Xoce çıkacak. Şarkıların temposu arttıkça salondakiler de katılıyor. Ancak bu katılım, salondaki alkolsüz ağırbaşlılığı bozmuyor. Yüksek sesli bir kahkaha duyulmuyor. Xoce, her biten şarkıdan sonra "spas" (teşekkür) diyor. Söylediği şarkılardan bazıları, bölgede sarışın kadınların ne kadar makbul olduğunu ortaya koyuyor. Birini Türkçe’ye tercüme ettiriyoruz: "Kumralsın sen kumral, vallahi billahi kumralsın/ Kumralsın sen sen kumral, kırmızı yabani incirsin..." Çok istek alan şarkılarından biri de Zeri Dilan, yani Sarışın Dilan: "Sarışın Dilan, kolunda sarışın/ Yaz geldi, şenlendi yaban gülü/ Sarışın dilan, dilim dilim Dilan/ Güzeldir sarışınların koynunda uyumak."
Xoca Türkçe şarkı da söylüyor. Peçetelerle en çok "Suzan Suzi" istek alıyor ve hep bir ağızdan söyleniyor: Kırklardağı’nın yüzü/ Karanlık sardı düzü/ Ben öleydim Suzan Suzi/ Ziyaret çarptı bizi.
KADIN KADINA MASANar Restoran’a kadın grupları da akşam yemeği yiyip eğlenmeye gelebiliyor. Böyle bir masada oturan Songül Türk (37- beyaz türbanlı) bir ev kadını. Kızı Esra Türk’ün (19) başı açık. Songül Hanım "Buraya kadın kadına her zaman gelebiliyoruz. Kendimizi güvende hissediyoruz" diyor. Esra, kız arkadaşlarıyla yazın Nar’a sürekli takıldıklarını söylüyor: "Sarhoş olmadığı için kim nasıl yan baktı, gibi derdimiz yok." Anne-kızın arkadaşı Behiye Özgüç de (27) bir ev kadını. "Burada bütün stresimi atıyorum" diyor.
YÖREYE İHANET EDEN YEMEK EN ÇOK BEĞENİLİYOR
Nar Restoran’da 60, 80, 100, 120, 150 ve 500 kişilik salonlar var. Pazar günleri brunch da veriyorlar. Şef Abdürrahim Özgüç, İstanbul’dan transfer. İtalyan, Arap ve Türk mutfağının örneklerini sunduklarını söylüyor. "Çevreci bir mutfak kurduk. Lavabolar yağ tutucu, atık su arıtmalı. Bıçaklar özel hijyen dolabında bekletiliyor." Özgüç, Diyarbakır’da zeytinyağını da yaygınlaştırmak gibi bir misyon edinmiş kendine. "Zeytinyağını İzmir Çandarlı’dan getirtiyoruz" diyor. Nar’ın en beğenilen yemeği, mantarlı kaşarlı Nar Kebap. Çoğu müşteri "bu yemek, yöreye ihanet ediyor" diyor ama en çok sipariş bu yemek alıyor.
MİSAFİR AĞIRLAYACAK YER YOKTUBir başka masada, sarışın bir kadın ve iki erkek var. Çok methini duydukları Nar’ı keşfetmek için ilk kez gelmişler. Mine K. (36) santral operatörü. 14 yıl Antalya’da çalışmış, bir yıldır Diyarbakır’da. "Çok hoşuma gitti" diyor. "İçki servisi olsaydı daha sık gelirdim. Ama buraya kendini bilenler, içkiyi önceden dozunda içenler geliyor." Sendikacı Şehmus Karadeniz (46) ise Diyarbakır’da bugüne kadar misafir ağırlayacak bir yer olmamasından şikayet ediyor: "Burası çok iyi, sıcak bir ortam, yemek ve müzik bir arada." Elektrik teknisyeni Mehmet B. (44) de keşfinden memnun: "Bundan sonra ailece gelirim."