Kürt Romeo ve Juliet sinemalarda

Güncelleme Tarihi:

Kürt Romeo ve Juliet sinemalarda
Oluşturulma Tarihi: Aralık 06, 2009 14:12

1991’de daha Güneydoğu’da terör ve OHAL bütün şiddetiyle sürerken, Van-Çatak’ta bir aşk filmi çekildi: Siyabend ü Xece/Siyabent ile Hatice. Başrollerinde Tarık Akan ve Mine Çayıroğlu’nun oynadığı filmin yapımcısı Senar Turgut çekimin son haftasında gözaltına alındı. Film ekibi dağıldı. Fakat ekipten iki kişi oyuncuların bile görmediği filmin negatiflerini Almanya’ya kaçırdı. O zaman kaçırılan film demokratik açılımdan aldığı cesaretle, 20 yıl sonra tekrar Türkiye’de. Ocak sonunda yapılacak galadan sonra İstanbul, Diyarbakır ve Van’daki sinemalarda.

Yapımcı Senar Turgut aşk destanı olan Siyabend ü Xece’yi (Siyabend ile Hace-Hatice) yapmaya karar verdiği 1991’de, değil Kürtçe film yapmak, Kürtlerden söz etmek bile çok tehlikeliydi. Filmin konusu, yüzlerce yıl öncesinde geçtiği için betonun, elektrik direklerinin görünmediği bir yerde, Van’ın Çatak ilçesi yakınlarında çekilecekti. Kültür Bakanlığı’ndan izin alındı. Çatak’ın dağ köyü Heşet’te figüranlarla birlikte 200 kişilik filmin seti kuruldu, oyuncular için Van’da otel kiralandı. Filmin bütçesi, o yıllar için oldukça büyüktü: 500 milyar lira. Başlarken niyetleri, filmi Kürtçe çekmek; Türkçe, İngilizce ve Almanca altyazıyla gösterime sunmaktı. Ancak karşılaştıkları baskılar karşısında Türkçe çekip Kürtçe dublaja karar verdiler.

Çekimler başladı, çekimlerle birlikte Özel Harekât timleri ve sivil polis ziyaretleri de. Bıkmadan her gün gelip “Ne yapıyorsunuz?” diye sordular. Sabah ve akşamları ekibin Van’daki otele gidiş gelişlerinde zorluklar çıkmaya başladı. Kontrol noktalarında bekletildiler, refakatsiz gidemeyecekleri söylendi. Senar Turgut, “Sürekli taciz edildik. Bazen de tek tek oyuncularla konuşarak seti bırakıp dönmelerini telkin ettiler” diyor.

KARARTMA GECELERİ’NDEKİ İŞKENCEYİ YAPACAĞIZ
/_np/1549/9391549.jpg

1991 Eylül’ünde artık son sahnelere gelinmişti ama baskılar da artmıştı. “Sanatçıyız, film çekiyoruz. Neden bizi engelliyorsunuz” diye dönemin Van Emniyet Müdürü Sabri Yakar ve Çatak jandarma komutanıyla görüştüler. O gece çekim sabaha karşı bitti. Yapımcı Senar Turgut, Gürpınar’daki evine gitti. Tam yatacakken kapı kırıldı, özel tim daldı: “Kıpırdama, yoksa ateş ederiz!”

Olayın devamını yapımcı Senar Turgut şöyle anlatıyor: “Beni Van’a getirdiler. 13 gün gözlerim bağlı, gözaltında kaldım. Falaka, Filistin, elektrik... Hakaretin, işkencenin her türlüsünü gördüm. İşkence yapan polisler, ‘Bak şimdi sana Karartma Geceleri’ndeki işkence sahnelerinin aynısını yapacağız’ dediler. Filmdeki gibi ameliyat masasına yatırıp ellerimi, ayaklarımı, boynumu bağladılar. Elektrik kablosunun biri ayak parmağımda, diğeri erkeklik organımda. Gerçekten korkunçtu. Sanki otomatik silahla taranıyordum. Hep aynı soruyu sordular: Kürt diye bir millet yokken yeni bir millet mi yaratmaya çalışıyorsunuz? Örgüt mü var arkanızda?”

YAPIMCI HAPSE ATILDI FİLM ALMANYA’YA KAÇIRILDI

Senar Turgut “içerideyken” film ekibi dağıldı, oyuncular İstanbul’a döndü. Ama iki ay yargılanmadan kalacağı Diyarbakır Cezaevi’ne gönderilmeden önce, filmin yüzde 95’i tamamlanmıştı. Filmin görüntü yönetmeni Suriye Kürt’ü Kemal Seydo ve ikinci kameraman Georg Berg, Almanya’ya dönerken ortada kalan filmin negatifini yanlarında götürdüler. Kemal Seydo Alman televizyon kanalı WDR’da çalışıyordu. Filme WDR sahip çıktı. Uluslararası Af Örgütü, Turgut için kampanya başlattı. İki ay sonra cezaevinden çıktığında ekibi tekrar topladı. Bu kez çekim için Çatak yerine Siyabend ile Xece’nin öldüğü uçurumlu ve yaban keçili sahneler için Toroslar’a gidildi. Film bitti.

/images/100/0x0/55ea7b68f018fbb8f882d552
ALMAN TV STÜDYOSUNDA FİLME KÜRTÇE DUBLAJ

Fakat Senar Turgut, bu kez de yurtdışına çıkış yasağıyla karşılaştı. Yönetmen Şahin Gök, senarist Hüseyin Erdem’le birlikte Almanya’ya, filmin montaj ve dublajı için stüdyolarını veren WDR televizyonuna gitti. Almanya’da yaşayan Kürt kökenli tiyatro sanatçılarıyla bağlantı kurup Kürtçe dublajı bitirdiler. Siyabend ü Xece, ilk olarak WDR’da gösterildi. 1992’de Uluslararası PEN Kulübü, Rio De Janeiro’da yapılacak kongresinin açılışında, Siyabend ü Xece’yi gösterme kararı aldı. Avrupa’daki Kürt PEN’iyle bağlantı kurdu, Kürt PEN’i de Senar Turgut’la. Altı aylık uğraştan sonra pasaportunu alan Turgut, Brezilya’ya gitti. Turgut, “Kongrenin hem açılışında hem kapanışında gösterildi. Brezilya’da geniş yankı buldu film” diyor. Ardından Rotterdam, Londra film festivallerinde gösterildi.

İSTANBUL, DİYARBAKIR VE VAN’DA GALA YAPILACAK

Film, yurtdışında gösterilse de yapımcı, 500 milyar lira harcadığı filmden bir kuruş kazanamadı. Çünkü Türkiye’den kaçan film, 20 yıldır gelmemiş, sinemalarda gösterilmemiş, sadece Türkiyeli seyirci değil, filmin oyuncuları bile görmemişti. Senar Turgut, “Hükümetin demokratik açılımı olmasaydı filmi Türkiye’ye getirmek mümkün olmazdı. İnşallah bu açılım samimi olur, başarıya ulaşır” diyor. Sinemalar için dağıtımcı şirketlerle görüşmelerin sürdüğü film, 2010 Ocak sonunda İstanbul, Diyarbakır ve Van’da yapılacak galalardan sonra seyirciyle buluşacak.

KARARTMA GECELERİ FİLMİNİN ALTIN PORTAKAL’LI YAPIMCISI

Siyabend ü Xece’nin yapımcısı Senar Turgut (43), Van Gürpınar doğumlu. Hertoşi Aşireti’nden. Müteahhit. Lise ve üniversiteyi İngiltere’de okudu. Kara para aklama iddiasıyla 1996’da İngiltere’de 16 yıla mahkum oldu. Dokuz yıl sonra tahliye oldu, İngiltere aleyhine AİHM’ye dava açtı. Cezaevi nedeniyle ara verdiği film yapımcılığına, oyuncu bir arkadaşının peşinden giderek başladı. 1989’da yapım şirketini kurdu. İlk filmi, Çingenelerin hayatını anlatan “Yağmur Başladı”. 1990’da yapımcılığını üstlendiği, Yusuf Kurçenli’nin yönettiği, Tarık Akan ve Nurseli İdiz’in başrollerini paylaştığı “Karartma Geceleri”, aynı yıl Altın Portakal, Altın Koza, İstanbul Film Festivali En İyi Film ödülü; İspanya-Valladolit, Venedik, Londra, Hong Kong’da da ödüller aldı.

SETTEN NOTLAR

Yılmaz Erdoğan, Levent Kırca’nın yanında çalışıyordu. Kürt filmi çekileceğini duymuş, birkaç kez büroma geldi. Mesut Çakarlı, Vedat Ertem gibi genç yetenekler gibi rol için başvurdu. Filmde, Xece’nin 7 kardeşinden birini oynadı.

Siyabend’in film boyunca sırtından inmediği, biricik aşkı Xece’yi terkisine bindirip Süphan Dağı’na kaçırdığı gri benekli at, sonradan adını uyuşturucu kaçakçılığı iddialarına karışan eski milletvekili Mustafa Bayram’ın atıydı.

Başta Heşet olmak üzere çevre köylerden gelenler, filmde figüranlık yaptı. Filmdeki köylü çocuklar bugün orta yaşta ve 8-10 çocukları var.

Sinemada ilk rolümdü
Yılmaz Erdoğan (Braye Xece-Xece’nin kardeşi)


Arkadaşım o sette çalışıyordu. Beni o tanıştırdı. Küçük bir rolüm vardı. Tarık Akan da vardı kadroda. Türkçe çektik sonra Kürtçe dublaj yaptılar herhalde. Filmi izlemedim, elbette izlemek isterim. Sinemadaki ilk rolümdü.

Siyasi değil, bir aşk hikâyesi
Şahin Gök (Yönetmen)


Kurgusu ve seslendirmesi, yönetmen olarak bilgimin dışında yurtdışında yapıldı. Kürtçe dublaj yapılmış. Yurtdışındaki gösterimlerden doğan telif hakkım saklı duruyor. Filmin siyasi tarafı yok. Kürt edebiyatından Süphan Dağı’nda geçen anonim bir halk hikâyesi.

MİNE ÇAYIROĞLU (Xece)

Çok meşgulüm. Siyasi bir haberde yer almak istemiyorum.

Kürtçe olması önemli değil
Tarık Akan (Siyabend)


Van dağlarında çalıştık. Türkçe çektik, dublajı yurtdışında Kürtçe yapıldı. Türkiye’de gösterilmemesi, yapımcıyla ilgili bir durum. Film bitince Avrupa’ya götürdü, bir daha getirmedi. Filmi hiç görmedim. Yılmaz Güney’den sonra Güneydoğu’da en çok filmi ben çektim. Amacım, tüm iktidarların, ekonomik ve sosyal yapıların bu bölgeye dikkatli bakmasıydı. Senar Turgut, Karartma Geceleri’ni de yeniden gösterime sunsun. Filmin, negatifi nerede, bilmiyorum.

Çatışmaların ortasında çalıştık
Menderes Samancılar (Ape Siyabend-Siyabend’in amcası)


Bir gün bu filmi rahatça kendi ülkemizde izlemeyi sabırla bekledik. Bunun sadece demokratik bir ortamda olacağını biliyorduk. İyi bir hikâye olması için elimizden geleni yaptık. Güzel bir film oldu. Cudi Dağı’nın bir kolu üzerine tırmandık. Neredeyse çatışmaların tam ortasındaki bir bölgede, terörsüz, huzurlu günlere adım için özveriyle çalıştık. Tek ihtiyacımız barış ve kardeşlik. O nedenle bütün projeler barış ve kardeşliğe hizmet etmek zorunda.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!