Kurşunlanan iki yorumcu da bizde

Güncelleme Tarihi:

Kurşunlanan iki yorumcu da bizde
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 13, 2004 00:15

‘Maraton’suz pazar gecelerine damgasını vurmaya hazırlanan ‘3. Devre’nin usta yorumcuları İlker Yasin, Osman Tanburacı ve Ahmet Çakar, Olimpiyat Stadı’nda sorularımızı yanıtladı. Seksüel sorun yaşayanların futbolla nasıl tatmin olduklarından, ‘Sağ kanadı dağıttı, neydi şu siyah çocuğun ismi’ diyen yorumcuların geleceğine, Ahmet Çakar’ın Erman Toroğlu ile program yapma tutkusundan, futbol yorumcularının neden kurşunlandığına kadar pekçok konuyu yeşil çimlere yatırdık.

- Pazar geceleri futbol programlarında büyük bir yığılma var. ‘3. Devre’nin farkı ne olacak?

İlker Yasin:
Özel televizyonlarda üç dakikalık görüntüyü alan programlar arasında birinci sıradayız. TRT, DigiTürk’ün ortak yayıncısı olduğu için geniş özet görüntülerini onlar yayınladı ve bu yüzden de birinci oldular. Amacımız TRT’yi de geçmek. ‘3. Devre’nin farkına gelince, daha ciddiyiz, tiyatro sahnesini andıran programlardan uzağız. Türkiye’nin en iyi yorumcularından Ahmet Çakar ve Osman Tanburacı bizde. Bu hafta Engin Verel de aramıza katılacak ve ortaya ilginç bir tablo çıkacak. Yaptıkları cesur açıklamalardan dolayı silahlı saldırıya uğrayan Ahmet Çakar ve Engin Verel aynı programda buluşmuş olacak.

TRT’YE HAKSIZLIK ETMEYELİM

- ‘Maraton’un yerine bu sezon ‘Stadyum’ programı geniş özetleri yayınlıyor. Ancak reytingileri düşük...

İ. Yasin:
Tabii ki, düşük olacak. ‘Stadyum’la ‘Maraton’un formatları çok farklı. TRT, Show TV’nin bütün imkanlarına sahip değil. TRT 10 dakikalık görüntü kullanıyor. Fakat geçtiğimiz sezon ‘Maraton’da 35 dakikalık geniş maç özetleri yayınlanıyordu. Hatta bazen Fenerbahçe-Gaziantepspor karşılaşmasında olduğu gibi 50 dakikalık maç özetleri veriyorlardı. Resmen maç yayınlıyorlardı. 10 dakika özet veren TRT’ye haksızlık etmeyelim.

- Reytingleri uzmanlara bırakalım. Futbolumuzun düzeyi nedir? Bu soru spor basını içinde geçerli

Osman Tanburacı:
Ne yazık ki, futbolcumuzun altyapısı biraz gevşek. Medyaya baktığınızda da anlı şanlı yorumcularımızın resmi ve isimleri altında başkaları yazıyor. Böyle çarpıklıklar olduğu sürece futbolun düzeyini tartışmak da fazla bir şey ifade etmiyor. Toprağından futbolcu fışkıran bir ülkede yaşıyoruz. Bu yetenekleri değerlendiriyor muyuz orası meçhul.

TÜRKİYEDE SPOR SADECE FUTBOL

- Artık entelektüel kesim de futbola ilgi gösteriyor. Şarkıcısı da profesörü de futbol yorumcusu oldu...

O.Tanburacı:
Aşk, aşk, aşk... Futbol bir aşk, futbol bir dünya, bir yaşam biçimi. Tabii ki, herkes futboldan bahsedecek. Bugün dünyada üzerinde herkesin konuşup yorum yapabileceği iki şey var: Futbol ve politika. Bir yazar, spor yorumcusu, o köşeye paraşütle inebilir ya da bir doktor olabilir. Ahmet Çakar örneğinde olduğu gibi. Bir ressam da, mimar da spor hakkında yazabilir. Yazabiliyorsa yazsın, çünkü güzel sanatların sınırı yoktur. Ama yapamayanlara engel olmak gerekiyor.Tepki göstermeyen toplum, önüne konan her yemeği yer.

- Basınımızda özellikle Radikal futbol ekibinin başını çektiği yeni bir kuşak ortaya çıktı; ‘Futbol Manager’ kuşağı. Onların eleştirilerine ne diyeceksiniz? Bir kısır döngü yok mu?

O. Tanburacı:
Tabii, Türkiye sürekli olarak değişiyor ve futbolu farklı, çok ince noktalarından algılayan, bilinçli, çok iyi bir kuşak geliyor. Ancak, 30-40 sene önce, Türkiye’de çok kötü bir anlayış vardı. Dostlar, birbirlerinden ricada bulunurlardı: ‘Bu bizim çocuk bir baltaya sap olamadı, bari senin yanına verelim de, gazeteci olsun’. Açıkçası, bu anlayışın yarattığı kısır döngüyü yaşıyoruz. Futbolun sadece penaltı ve ofsayttan ibaret olmadığını bilen yaratıcı beyinlerin yetiştiğini görmek çok güzel.

- Geçtiğimiz sezon şike ve teşvik primi söylentileri gündemden inmedi. Futboldaki kirlenmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

İ. Yasin:
Olayı sadece futbol boyutunda değerlendirmemek lazım. Çünkü yaşananlar Türk toplumunun genel kalitesiyle doğru orantılı. Bugün, Türkiye’de Yüce Divan’a gönderilen bakan sayısının arttığını görüyoruz. Bugün mahkûm olan bürokrat sayısı, devletin bürokrat düzeyinde yaptığı operasyonlar hepsi ortada. Çok büyük sıkıntılarımız var, futbolun içinde de çok açık bir biçimde bu kirlenmeyi görüyoruz. Bugün, mafyanın büyük klüplerin içine girdiğini görmemek için kör olmak gerekiyor.

- Spor programlarında diğer branşlara yer verilmemesi de Türk halkının tercihi?

A. Çakar:
Tabii ki, diğer branşlar es geçilecek. Bu bir arz-talep meselesidir. Bir şey söyleyeyim, Süreyya Ayhan dışında biri, atıyorum su topunda ya da masa tenisinde Dünya Şampiyonu olsun ve çıksın Beyoğlu’nda yürüsün, kimse onu tanımaz. Türkiye için spor ne yazık ki, sadece futboldur.

TARTIŞMALAR KURGUSAL DEĞİLDİ

- ‘Telego’de çok eleştirildiniz? Polemik yaratan üslubunuz devam edecek
mi?

A. Çakar:
‘Telegol’de içime sinmeyen, insanları kıran tartışmalar yaşandı. Hatta programdan sonra konuşmadığımız da oldu. Ama tartışmalar kurgusal değildi. Her şey doğaçlama gelişti. Biz sadece futbolu tartıştık. Hatalar olmuştur ama kimse bu tartışmaların reyting uğruna kurgusal olarak ayarlandığın söyleyemez. Ben tartışmaya açık bir insanım. Fikir mücadelesini severim. Gayet tabii ki, ‘3. Devre’ programında da fikirlerimi sonuna kadar savunacağım.

- Programa çıkmadan önce bir hazırlık yapıyor musunuz?

A. Çakar:
Ben bir programa hazırlanmam. Sadece maçları seyrederim. Maçları seyredeceksin ki, o akşam bahsedeceklerin hakkında mesela bir teknik bilgin olsun. Maç izlemek dışında bir program hazırlığı yapmam.

- Hazırlık yapmayınca da maçlarda ‘Sağ kanadı dağıttı neydi şu siyah çocuğun ismi.. ’ türünden diyaloglara şahit oluyoruz.

O. Tanburacı:
Sevgili Ahmet’in dediğiyle senin dediğin farklı şeyler. Bazı insanlar unutma özürlüdür. Yaş ilerleyince, unutma başlar, böyle durumlarda da yedi numaralı uzun saçlı futbolcu denir. Ahmet Bey’in söylediği spontane düşünce, kıvrak zeka; ben hatırlamam, olayları takip ederim, gündemi tespit ederim, diyor. Ben de Ahmet gibi yapıyorum. Ama bu demek değildir ki dünyayı takip etmiyoruz. Ama esas branşımız futbol. Bu iş çalışmakla olmaz. Her şey olaylara bakış ve konuşma kabiliyetine bağlı. Kalemi elimize aldığımızda hiçbir kişiye ya da yoruma bağlı kalmaksızın aktarıyoruz. Beğenilmemizin en büyük nedeni de budur. Biz bağımlı değiliz.

FUTBOLDA SEKSÜEL SORUN VAR

- Bir tarafta küme düştüğü halde 20 bin seyirciye oynayan bir İngiliz takımı diğer tarafta maçı ulusal kanalda yayınlandığı için boş tribünlere oynayan lig ikincisi bir Türk takım... Galiba futbol kültürümüz evde TV karşısında sıcak çayla izlenen maçlara endeksli..

A. Çakar:
Bir ülke düşünün ki hálá ocakbaşı kültürüyle yaşıyor; bir ülke insanı düşünün ki hálá mafya, aşiret dizilerine reyting rekorları kırdırtıyor... Sözün özü, bu ülke sağlıksız bir ülke. Türkiye’de futbol kültürünün sadece adı futbol. Türkiye’de futbol kültürü içinde ana baba dayağının reaksiyonu var, toplumsal isyan var, bu tip anarşik olayların dayanağı burada saklı. Taraftarlar tribüne tuttuğu takımla özdeşleşerek geliyor, Türk insanının da başarıya açlığı var, ekonomik zorluğu var, seksüel zorlukları var. Tribünde sadece tuttuğu takımın başarısıyla coşmak istiyor. Kendini takımın bir parçası olarak görüyor. Başarıyı arıyor, bayrağını dikmek istiyor, yumruğunu havaya kaldırmak istiyor. Doyurulması gereken bir egosu var.

Erman’la program yapmak isterim

- Yorumculuğa başladığınız programa 2.5 yıl sonra dönmek nasıl bir duygu?

A. Çakar:
Yuvaya dönmek güzel. Şimdi kaldığımız yerden devam edeceğiz. Ancak artık görüntülerin üzerinden yorum yapacağım. ‘Telegol’de uzun süre görüntüsüz program yapmıştık.

- Engin Verel de ‘3. Devre’ye katıldı. İkiniz de silahlı saldırıya uğradınız. İlginç bir raslantı değil mi?

A. Çakar:
Engin ile aynı kaderi paylaşıp aynı programda yorum yapmak gerçekten ilginç olacak. Türkiye’de sadece yorumcu kurşunlanmıyor ki. Sokaktaki adam da diskodaki genç de kurşunlanıyor. Bu da insan değerinin ne kadar düşük olduğunu gösteriyor.

- Erman Toroğlu ile büyük tartışmalar yaşadınız. Peki hiç birlikte program yapmayı düşündünüz mü?

A. Çakar:
Açıkçası Erman Toroğlu yıllarca karşısında muhalefet olmadan konuştu. ‘Telegol’ ya da ‘3. Devre’ tarzı programlara katılmadığı için tartışma ortamında nasıl bir performans sergileyeceğini bilmiyorum. Ama şunu söyleyim Erman’la karşılıklı program yapıp fikir mücadelesine girmeyi çok isterim. Niye çünkü yıllardır o söyledi, onun söylediği çok şeye de ben muhalefet ettim. Karşılıklı program çok keyifli olurdu.

- Hıncal Uluç’un ‘Her şey futbola endeksli’ eleştirileri hakkında ne düşünüyor sunuz?

A. Çakar:
Hıncal Uluç’la futbol konusunda görüş ayrılıkları yaşadığımız olmuştur. Ama bana göre Hıncal Uluç Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi futbol yorumcusudur. Uluç Türkiye’nin gelmiş geçmiş ikna kabiliyeti en yüksek olan kişilerinden biridir. Ama o da futbol konuşuyor biz de. Çünkü halk bunu istiyor; her şey arz-talep meselesi.

Dünya Kupası elemeleri KANAL D’de

- Kanal D’nin ‘Üçüncü Devre’ dışında spor yayınları neler olacak?

İ. Yasin:
Bu sene, Kanal D futbola ve spora çok daha ciddi ve özen gösteren bir yaklaşım içerisinde. A Milli Futbol Takımı’nın 2006 Dünya Kupası elemelerinde Türkiye’de oynayacağı karşılaşmaların tamamı Kanal D’den yayınlanacak. Ümit Milli Futbol Takımı’nın Avrupa Şampiyonası Elemeleri’ndeki karşılaşmaları da Kanal D’de ekrana gelecek. Beşiktaş’ın UEFA ve Türkiye Kupası karşılaşmalarını da yayınlayacağız. Vakıfbank-Güneş Sigorta Bayan Voleybol Takımı’nın Şampiyonlar Ligi’nde oynayacağı maçlarını da biz ekrana getireceğiz. Unutmadan belirteyim ‘Şampiyon Taraftar’ adlı, Beşiktaş ve Trabzonspor taraftarlarının yarıştığı eğlenceli bir yarışma programı var, o da yeni yayın dönemi içinde yine devam edecek.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!