Güncelleme Tarihi:
* Önce spor spikeriydiniz, ardından “Zor İşler” ve şimdi de “Ne Diyosuun?” dizisiyle karşımıza çıktınız. Nasıl dahil oldunuz bu işe?
- Dizinin senaristi beni “Zor İşler”den takip ediyormuş. Cansu karakterini de ancak benim canlandırabileceğimi düşünmüş, kafasındaki karakterle beni tamamen örtüştürmüş.
* Daha önce oyunculuk yapmayacağınızı söylemiştiniz...
- Evet, bugüne kadar hep idealist davrandım. “Asla oyunculuk yapmayacağım, her ekrana çıkan oyuncu olacak diye bir şey yok” gibi çok büyük laflar ettim. Dolayısıyla bu diziye başlamadan önce de birtakım tereddütlerim oldu. Ama hayat şartları sizi farklı şeylere yönlendirebiliyor işte...
* Kabul etmeden önce ne kadar süre düşündünüz?
- 2013, benim için travmalarla dolu bir yıldı. “Eyvah Düşüyorum” programında ayağımı kırdıktan sonra benim için bir değişim süreci başladı. NTV Spor’dan istifa edip sadece “Zor İşler”e yöneldim. Hayatımda var olanın üzerine koymamı gerektiren şartlar gelişti. Oyunculuğa başlamam da Duygu Başara ile birlikte verdiğimiz bir karar oldu. Çok inanılmış bir proje olduğu için fazla düşünmedim.
* “Asla yapmam” deyip de yaptığınız başka şeyler de var mı?
- Fotoğraf çektirmeyi çok fazla sevmediğim için dergilere çok fazla poz vermiyordum ama şu an GQ dergisi için her ay röportaj yapıyorum ve röportaj yaptığım kişiyle birlikte ilginç fotoğraflar çektiriyoruz. Dergi için daha vamp ve seksi bir kadına bürünüyorum. Şimdi geçmişe dönüp baktığımda çok sert köşelerim olduğunu görüyorum. Bu köşeler, yaş aldıkça törpüleniyor. “Bir insan, bir şey için asla diyorsa, onu yapmadan ölmezmiş” derler, bu yüzden hayatta çok fazla “Asla” dememek gerekiyor. Artık hayatı akışına bıraktım.
ESKİ SEVGİLİLERİMLE HÂLÂ GÖRÜŞÜYORUM
* Henüz izlememiş olanlar için dizinin konusundan kısaca bahseder misiniz?
- Cansu ve Ali Kemal karakterlerinin üç sene aşkla ve kavgayla geçen ilişkileri sona eriyor. Bir sene sonra Cansu, Ali Kemal’i aramaya karar veriyor ve hikâyemiz komik bir şekilde başlıyor.
* Eski sevgiliden arkadaş olur mu sizce?
- Bir yere kadar olur bence. Benim de eski sevgililerimin geneliyle telefon görüşmelerim devam ediyor. Hayatımın bir bölümünü paylaştığım insanı, aşk ilişkimiz bitti diye hayatımdan çıkarmak bana çok acımasız geliyor. İlişki saygı çerçevesinde ve karşı tarafı yaralamadan bittiyse görüşmekte zarar yok. Aksine birbirinizden haberdar olmanız güzel bir şey.
* Peki o arkadaşlıktan yeniden bir aşk doğabilir mi?
- “Asla” demeyeyim, çünkü sonra başıma geliyor! (Gülüyor) İlişkilerde biten şeylerin tekrar başlaması zor bence. Çünkü ilişki bittiğinde tılsımı da gidiyor.
* Ama dizide tam tersini göreceğiz sanırım...
- Artık aşk mı olur, başka bir şey mi olur bilemiyorum. Hep birlikte göreceğiz.
BÜTÜN GÜN ÜZÜM YİYİNCE DEVAMLILIĞIN ÖNEMİNİ ANLADIM
* Cansu nasıl bir karakter?
- Bilgisayar mühendisliği okumuş, bir şirkette yönetici olarak çalışan bir kız. Bir tarafı Ali Kemal’e takılı kalmış, diğer tarafı ise kendi yoluna bakıp özgür olmak istiyor. Aşırı özgüveni varmış gibi dursa da bir şeyler eksik aslında. Her kadın gibi duyguları mantığının önüne geçiyor kimi zaman. Biraz maskulen ama komik bir kız.
* Çekimler nasıl gidiyor?
- Eğlenceli ama benim için yepyeni bir deneyim. Her ne kadar Sinema-TV mezunu olsam da set ortamı bambaşka bir şey. Çalışma koşulları da zor. Neyse ki “Zor İşler”den antrenmanlı olduğum için dayanıklı biriyim.
* Sizi en çok ne zorladı?
- Sahnelerin o kadar tekrarla ve meşakkatle çekildiğini tahmin etmiyordum. Devamlılığın bu kadar bağlayıcı olduğunu bilmiyordum. İlk sahneyi çekerken farkında olmadan üzüm yemişim mesela, yönetmenimizin hoşuna gitti, tekrar çekimlerde de yemek zorunda kaldım. O gün bütün gün üzüm yedim, akşamki halimi düşünün artık. Böylece devamlılığın ne olduğunu çok iyi bir şekilde anladım.
* Oyunculuk eğitimi aldınız mı?
- Yapılan her işin eğitimini almaktan yanayım. Oyunculuk üzerine eğitim almadığım için kendimi eksik hissediyorum ama şu an oyuncu koçlarıyla çalışarak kendimi hazırlamaya çalışıyorum.
KİREMİT YAPMAK ÇOK KEYİFLİYDİ
* “Zor İşler” nasıl gidiyor?
- Bugüne kadar 24 bölüm çektik, 24 farklı mesleği tecrübe ettim.
* En çok hangi işi sevdiniz?
- Kiremit yapmak ve çamurla oynamak çok keyifliydi. Bir de ekmek yapmayı çok sevdim.
* Peki en çok hangisinde zorlandınız?
- Kurbağa kafası keserken çok zorlandım. Duygusal olarak çok etkilendim. Bir de tankta top atışı yapmak beni çok zorladı.
* Hem spor spikerliği yaparak hem de “zor işler”i deneyerek kadınların her alanda var olabileceğini mi kanıtlamaya çalışıyorsunuz?
- İşin o tarafında değilim, kadın-erkek ayırt etmem. Olaylara insan olarak bakarım. Evet, kadınların fiziki şartları nedeniyle yapamadıkları ya da zorlandıkları meslekler var ve bu herkes tarafından kabul edilmiş bir gerçek. Ama ben “Bakın ben bu zor meslekleri nasıl yapıyorum” diye She-ra gibi ortalara çıkmam. Para kazanılan mesleklerin ne kadar zorlu olduğunu ortaya koyuyorum sadece.
* Her seferinde farklı bir projeyle karşımıza çıkıyorsunuz, bundan sonraki adım en olur sizce?
- Hiçbir fikrim yok. Kendimi iyi hissedebileceğim ve kendime bir şeyler katabileceğim her şey olabilir. Bundan beş sene önce sadece sporla ilgileneceğim derken şu an neler yapıyorum baksanıza.
“EYVAH DÜŞÜYORUM”DA TEK YARALANAN BENİM
* “Eyvah Düşüyorum”a katıldığınız için pişman mısınız?
- Değilim, her şeyin bir sebebi olduğunu düşünüyorum.
* Nasıl oldu o olay peki?
- Platformdan aşağı topuklu ayakkabıyla düşünce, ayağım kırıldı.
* Öncesinde uyarmadılar mı?
- Uyardılar tabii ama bir şey olmaz diye çıkarmadım ayakkabımı. Bu programda tek yaralanan benim zaten. Üç ay boyunca evden dışarı çıkamadım ve bu bana çok farklı pencereler açtı, hayatı başka bir yerden görmemi sağladı. Bunun da olması gerekiyormuş.
HİÇ KOKOŞ OLMADIM
* Bilmediğimiz kokoş bir yanınız var mı?
- Asla. Hiç kokoş değilimdir. Takı falan takmayı hiç sevmem. Alışveriş yaparken meraktan bir krem alırım, iki kere ya sürerim ya sürmem. Bir daha da kullanmam. Sadece tek bir krem kullanırım, onu da her yerime sürerim.
* Sporla iç içe olan bir kadın olarak spor yapıyor musunuz?
- Eylülden beri pilates yapıyorum. Pilates iyi bir şeymiş gerçekten.