Güncelleme Tarihi:
Sanatın geleneksel olanla ilişkisine odaklanılırken tarihle modernliğin sanatçılar tarafından nasıl inşa edildiği gösterilmeye çalışılıyor. Küratörlüğünü Levent Çalıkoğlu’nun yaptığı sergide, sanatçıların Anadolu coğrafyasından aldıkları etkiler aktarılıyor. Erol Akyavaş, İsmet Doğan, İnci Eviner, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Selma Gürbüz, Ergin İnan, Balkan Naci İslimyeli, Murat Morova ve Ekrem Yalçındağ’ın çalışmalarının olduğu sergi, 23 Mayıs’a kadar görülebilir.
Çağdaş sanatta geleneğin anlamını tartışmaya açan bir sergi “Gelenekten Çağdaşa”. Geleneklerden, tarihsel kökenlerden yola çıkarak üreten dokuz sanatçının, Doğu-Batı, yerel-evrensel, gelenek, modernlik ve çağdaşlık kavramlarını yeniden okumaları gösteriliyor. Video, resim, yerleştirme ve fotoğraf gibi toplam 150 eserin her birinde sanatçıların farklı dönemlerini de görmek mümkün.
Sergi, çağdaş sanat ortamının 1980’lerden başlayarak sorgulamaya başladığı “bellek, gelenek, geçmiş” sorunsalını; geçmiş ve geleneğin çağdaş sanattaki yeri, modern sanatın yerel kültür ve tarihle ilişkisi, geçmişin aynı zamanda bir kimlik sorunu olarak ele alınması gibi önemli konuları gündeme getiriyor.
Küratör Levent Çalıkoğlu, serginin birbirine bağlı iki ana çalışma alanı olduğunu söylüyor: “Batılılaşma’dan bugüne sanatın geleneksel ile olan ilişkisine odaklanarak, tarih ve modernliğin sanatçılar tarafından nasıl inşa edildiğini göstermeyi ve Türkiye’ye özgü bir modernizmin en önemli damarlarından birini tartışmaya açmayı amaçlıyoruz. Serginin araştırma alanlarından ilki bu sancılı sürecin gelişimini özetliyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılılaşma süreci ile başlayan ve Cumhuriyet yönetimi ile kesin ilkelere oturan Batı’ya açılma arzusunun gelenek ve tarih ile olan ilişkisine odaklanıyor. Sergi ikinci çalışma alanında ise, merkezinde dokuz sanatçının yer aldığı bir karşılaştırma zemini kurarak, bugün çağdaş sanat için geleneğin ne ifade ettiğini tartışıyor.”
TARİH, KÖK VE GEÇMİŞ SANAT İÇİN NE İFADE EDİYOR
Çalıkoğlu, ülkemizde son yüz yıldır birçok sanatçının, tarihsel ve kültürel mirasımızı irdeleyerek, yeniden yorumlayıp yaşadıkları zamana taşıdığını sözlerine ekliyor: “Bu dokuz sanatçıyı bir araya getiren ortak zemin ise, bugün çağdaş sanat dünyasının tartıştığı önemli konulara işaret ediyor ve şu soruları soruyor: Tarih, kök ve geçmiş çağdaş sanat için ne ifade ediyor? Geçmiş ve gelenek çağdaş sanatın neresinde duruyor? Evrensel bir model olarak ileri sürülen Batılı anlamda bir modern sanatın yerel kültür ve tarihle olan ilişkisi nedir? Anadolu coğrafyasının kültürel geçmişini dönüştürerek yeni ve alternatif bir sanat tarihi yazılabilir mi? Süsleme, nakış kaynaklı el üretimleri gibi el marifetine dayanan üretimler çağdaş sanatçılar için ne ifade ediyor? Geçmiş, aynı zamanda bir kimlik sorunu olarak şimdiki zamanın politik tartışmalarının neresinde konumlanıyor...”
AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ UNVANINA LAYIK BİR SERGİ
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın katkılarıyla gerçekleşen “Gelenekten Çağdaşa” adlı serginin açılışında, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç, “İstanbul Modern gibi, kentimizi ‘Avrupa Kültür Başkenti’ unvanına layık bir şekilde uluslararası standartlara taşıyan müzelerimize, yola çıktığımız günden beri elimizden geldiğince destek olduk, olmaya da devam edeceğiz” dedi. Serginin, Türkiye’nin 200 yıllık Batılılaşma serüvenine de ışık tutacağını belirten Avdagiç, bu yolculukta yerel ile evrensel, geleneksel olanla modern arasındaki ilişkiyi de gözlemleme fırsatı olacağını ifade etti.
HALK KÜLTÜRÜNÜ ÖZÜMSEMEK
Sergiye aile koleksiyonunda yer alan çalışmalarından yapılan bir seçkiyle katılan Bedri Rahmi Eyüboğlu ise, modern Türk resminde var olan “yerel-evrensel” sanat tartışmasına Anadolu halk kültürü araştırmalarından edindiği sentezle yaklaşan bir sanatçı. Resimleri, şiirleri ve eğitimciliği memleket meselelerine, halkın görsel ve sözel kültürüne odaklı olan Bedri Rahmi, köy ve köye ait bir geleneğin kültürel bir olgu olarak işlenmesi gereken bir öz olduğunu düşünen ilk sanatçılardan.
GELENEK VE ZAMAN
Gelenekle olan ilişkisini daha çok bir zaman sorunu olarak algılayan Balkan Naci İslimyeli, sanat yapıtlarını, sadece biçimsel özellikleriyle sınırlamayıp, içine girip değerlendirmesinde tasavvufun yardımcı olduğunu belirtiyor. Sanatçının 40 yılının özeti niteliğinde sergisi.
TASAVVUFUN İZİNDE
Türk resminde İslami düşünce geleneğini tasavvufi bir yönelimle çalışmalarına aktaran Erol Akyavaş, Batı akılcılığı ile Doğulu dünya görüşü arasında kendine özgü bir sentez geliştiren nadir sanatçılardan. Figüratif çalışmaların yanı sıra soyut, ağırlıklı olarak da mimari formları kullandığı ve zaman zaman da geleneksel Türk minyatüründen esinlendiği çalışmalar gerçekleştiren Akyavaş’ın resminde tasavvuf felsefesinin etkileri açıkça izleniyor.
ATÖLYE ÇALIŞMALARI
Gelenekten Çağdaşa sergisi kapsamında İstanbul Modern’de çeşitli konuşma dizileri yapılacak. Tarih, sosyoloji, sanat tarihi, ekonomi, kültürel incelemeler ve politika alanlarından uzmanlarla sanatçılar bir araya getirilecek. Bunun dışında bir de “Zaman Yolcuları” başlıklı eğitim programı yapılacak. Programda geleneksel sanat formlarını konu alan çağdaş sanat uygulamalarına odaklanılacak. Çocuklar, gençler ve ailelerin de katılabileceği minyatür, vitray, mozaik ve duvar resimleriyle geçmiş, bugün ve gelecek işlenecek. Farklı yaş grubu çocuk ve gençlere yönelik çeşitli atölyelerin yanı sıra “Gelenekten Çağdaşa” sergisinde işleri yer alan İnci Eviner ve Ekrem Yalçındağ yönetiminde hazırlanan ve uzmanlar tarafından uygulanacak atölye çalışmaları ile Ergin İnan ve Selma Gürbüz’ün gerçekleştireceği atölye çalışmaları olacak.
İSLAM ESTETİĞİNİN YENİ BİR GÖZLE DEĞERLENDİRİLMESİ
Geleneğin etnografik bir malzeme deposu olarak kullanılmasına karşı çıkan Murat Morova, İslam estetiğinin görsel, sözel ve yazılı bilgisini çağdaş bir yorumla çalışmalarının içine yediriyor. Anadolu coğrafyasında egemen olan İslam estetiğinin, özellikle yeni bir gözle değerlendirilmesi ve yorumlamasından yana olan Morova’nın sergide farklı dönemlerini temsil eden çalışmaları var.
20 YILLIK BİRİKİMDEN ÖRNEKLER
Son dönem çalışmalarında mitos ve destanları günümüzün moda dergilerindeki ikonik kadın bedenlerinin duruşlarına aktaran, minyatürlerde yer alan figürlerin en önemli organları olan gözü, feminist sanatın ilgi alanına taşıyan Selma Gürbüz, sergide son 20 yıllık birikiminden örnekler sunuyor. Resim, heykel, halı gibi farklı ifade araçlarını tercih eden sanatçı, kimi zaman geleneği poplaştırarak şimdiki zamana taşıyor. Anadolu, Mezopotamya, Hindistan, Japonya, Ortaçağ, Binbir Gece Masalları gibi ağırlıklı olarak Doğu gelenek ve düşüncesinin kök saldığı coğrafyalardan etkiler taşıyan çalışmalarında sanatçı, kendine özgü bir figür geleneği oluşturuyor.
BİR DÜŞ SAHNESİ GELENEK
Sergi için neredeyse 30 yıldır üzerinde düşündüğü ve ürettiği bir alandan seçimler yapan Ergin İnan ise, geleneği bir düş sahnesi olarak bugüne taşıyor. Sergide kümbet ve ikona çalışmalarına uzanan geniş bir seçki sunan Ergin İnan, “varlık” ve “kimlik” sorunlarına Batı ve Doğu sanatlarından yaptığı sentez ile bir cevap üretmeye çalışıyor.