Güncelleme Tarihi:
Suskunlar’ın suskun yazarı
Edebiyat dünyası geçtiğimiz hafta Erdal Öz Ödülü’nün verildiği Pera müzesinde buluştu. Ödülün bu yılki sahibi İhsan Oktay Anar’ın kısa ve öz konuşması törene damgasını vurdu. Çekingen yazarın hayranlarına bir de kötü haber. Bilgi Üniversitesi’nde önümüzdeki ay adına düzenlenecek sempozyuma da katılmıyor.
Duygusal bir törene katıldım perşembe akşamı. Can Yayınları’nın kurucusu, yazar Erdal Öz adına ailesi tarafından konulmuş Erdal Öz Ödülü törenine.
Erdal Öz, Türk edebiyatının tam merkezinde bulunan ve sevilen isimlerinden biriydi. Can Yayınları da pek çok yazarın edebiyat dünyasına ilk adımını attığı yayınevi oldu. Ödül töreni bir tür anma manasına da geliyor ve gösterilen ilgi de bu anlamda büyük oluyor.
Tören de Pera Müzesi’nde gerçekleştirildi.
Bu yıl ödüle romancı İhsan Oktay Anar değer görülmüştü.
İhsan Oktay Anar İzmir’de yaşıyor biliyorsunuz. Medyada pek görünmez. Bu yaşadığı coğrafyayla da ilgili değil, kendi tercihidir. Kalabalıklardan sıkılır.
Ödülünü bu yılın jüri başkanı Doğan Hızlan’ın elinden aldıktan sonra bir konuşma yapmasını bekledi salondakiler.
Kısa ve öz oldu Suskunlar’ın suskun yazarının konuşması: “Böyle büyük bir ödüle layık olduğum için çok mutluyum. Onur duyuyorum. Herkese teşekkür ederim.”
Anar’dan önce jüri başkanı Doğan Hızlan, Can Yayınları’nın yöneticisi ve Erdal Öz’ün oğlu Can Öz de birer konuşma yaptılar.
Cüneyt Türel’in sunduğu gecenin tören kısmı rüzgar gibi geçip gitti ve ardından kokteyle geçildi. İşin kokteyl kısmı serbest çalışma alanım olduğu için ben de kulaklarımı kabartıp biraz dedikodu topladım.
ADINA DÜZENLENEN SEMPOZYUMA DA KATILMIYOR
İhsan Oktay Anar’la ilgili bir sempozyum düzenleneceğini öğrendim Sevengül Sönmez’den önümüzdeki ayın sonunda. Elindeki dosyalardan birini de verdi.
Sempozyumun adı: Tarih Kadar Hayal, Rüya Kadar Gerçek. Bilgi Üniversitesi tarafından düzenleniyor ve Santralistanbul’da 25 Nisan 2009 Cumartesi günü 09.30-18.00 saatleri arasında yapılacak.
Bezmara topluluğunun dinletisiyle başlayacak sempozyumun açış konuşmalarını Murat Belge ve Ahmet İnam yapacak.
Sempozyumda Elif Şafak ve Gürsel Korat, İhsan Oktay Anar’ın edebiyatını romancı gözüyle ele alırken Handan İnci, Alaattin Karaca, Asuman Kafaoğlu-Büke, Akın Tek, Berat Açıl, Selma Altıntaş, Ömer Türkeş ve Semih Gümüş ise onun yapıtlarını çeşitli yönleriyle değerlendirecekler.
Ersu Pekin, Temuçin Tüzecan ve Haluk Örs uzmanlık alanlarıyla bağlantılı olarak Suskunlar, Amat ve Kitab-ül Hiyel’i yorumlayacak. İlban Ertem, Puslu Kıtalar Atlası’nı çizgi roman olarak yeniden oluşturma çalışmalarını, Turgut Berkes bu romanı İngilizceye çevirme sürecini, Zeynep Avcı Efrâsiyab’ın Hikâyeleri’ni oyunlaştırırken yaşadıklarını anlatacaklar.
KENDİSİ HARİÇ HERKES SEMPOZYUMDA
Ezel Akay, Mustafa Altıoklar ve Derviş Zaim, Anar’ın metinlerinin sinemaya uyarlanmasını tartışacak.
Oturumlar sırasında romanlardan yola çıkılarak bir meddah gösterisi, üç boyutlu animasyonlar ve drama oyunları izlenebilecek.
Sergi alanında, beş roman kahramanının heykelcikleri, Kitab-ül Hiyel’deki üç makinenin maketleri, Suskunlar’daki müzik aletleri, Amat kalyonunu ve bazı roman kahramanlarının güzergâhlarını gösteren kolajlar, Metin Üstündağ küratorlüğünde çizerler tarafından tasarlanan yirmi beş roman karakterinin insan boyutundaki kopyaları, Anar’ın kendi çizimleri bulunacak.
Gerçekten İhsan Oktay Anar’ı sevenlerin kaçırmayacağı zenginlikte bir sempozyum. Ancak onlara bir kötü haberim var.
Eserleriyle ilgili her şey orada olacak ama kendisi sempozyuma katılmayacak.
Santana, 20 yıl sonra yine geliyor
İnternette başlayan ve zamanla fısıltı halinde yükselen bir dedikoduydu: Carlos Santana bu yaz İstanbul’a geliyormuş.
Hayranlarına müjdesini verebilirim artık.
Evet, Santana İstanbul’a geliyor. 6 Temmuz’da Kuruçeşme Arena’da olacak.
Kim mi getiriyor. Tabii ki İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı.
Tıpkı 20 yıl önce olduğu gibi.
İKSV ekibi Santana’yı yıllardır tekrar İstanbul’da sahneye çıkması için davet edip duruyordu ama bir türlü bu gerçekleşememişti.
Bu yıl için yine davetlerini yapmışlar ve menajerinden cevap beklemeye başlamışlar.
Onlar haber bekleyedursun, Santana web sitesinde ilan etmiş bile İstanbul konserini. Onlar da menajerden önce oradan öğrenmişler tekliflerinin kabul edildiğini.
Konserin biletleri yakında satışa çıkıyor, geç kalmayın derim.
TÜRK YAYINCILIĞININ MOZART’I KİM
Geçtiğimiz haftalarda Tuna Kiremitçi, Vatan’daki köşesinde Türk yazarlarının yurtdışında tanıtımının, eserlerinin çevirisinin neden daha etkili bir şekilde yapılamadığı üzerine bir yazı kaleme aldı. Suçlu olarak da bu işin başında çok yetkin kişilerin değil Metin Celal gibi Salieri’lerin bulunmasını gösterdi.
Hem Tuna Kiremitçi hem Metin Celal, Erdal Öz ödülünün verildiği törendeydi. Ayrı ayrı ikisiyle de konuştum. Kiremitçi ben öyle düşünüyorum deyip geçti.
Metin Celal, “Valla ben de anlayamadım, niye böyle bir şey yazdığını” dedi. “Benim Türk yazarlarının yurtdışında tanıtıldığı bir kurumda falan çalıştığım yok, bir şeyin başında falan da değilim...” Yayıncılar Birliği Genel Sekreteri ama o kurumun da böyle bir görevi yok.
Metin Celal daha önce bir yazı yazmış kitap tanıtım kampanyalarının magazinleştirilmesiyle ilgili olarak. Örnek olarak da Tuna Kiremitçi’yi göstermiş. “Sanırım ona bozuldu” dedi.
Ve kafasına takılan soruyu sordu: “Peki ben Salieri’ysem Mozart kim?”
Bunun cevabını da Tuna Kiremitçi verecek sanırım. Ben de merak ettim çünkü.