Güncelleme Tarihi:
Ä°BRAHÄ°M TATLISES FOTOÄžRAFLARI
"Karizmatik olmaya özen gösteririm. Her erkek gibi belli ölçülerde bakım yaptırırım. İddia edildiği gibi yüzümde botoks yok. Kırmızı Urfa biberi yiyerek sağlıklı ve zinde kalıyorum. Hormonlarım çok çalıştığı için üç günde bir kulaklarımdaki tüyler uzuyordu. Çareyi lazer epilasyon yaptırmakta buldum."
Adalet Hanım hâlâ eşimdir
Ben resmi nikahı sadece Adalet Hanım'la yaptım. Altı yıl evli kaldım, sonra da boşandım. Ama halen Adalet Hanım, Allah katında dini nikâhlı olarak benim eşimdir. Ahmet'in anasıdır. O benimle evlendi. Çocuğunun başında oturdu, aslanlar gibi onlara baktı. Her ay aylığı, altına da arabası gider. O bir yana, dünya bir yanadır. Onun yeri benim dünyamda farklıdır. Boşanmamız da çok basit bir şey yüzünden oldu. Yoksa evliliğimiz devam ederdi.
Osman'ın ölümüÂbeleÅŸ bir ölüm
Osman Yağmurdereli'nin ölümü bana göre beleş bir ölüm. Bağırsağındaki bu hastalık tespit edilir edilmez, hemen orayı kesip alacaklardı. Bunun ameliyattan başka çözümü yok. Teşhis koyulduğu ilk gün ameliyat edilmesi gerekiyormuş.
Amerika'yla görüşülüyor, Başbakan uçağını veriyor ama gidilmiyor. Osman'ın bu durumunda diller sustu, gözler küllendi. Her şey terse çalışmaya başladı. Bağırsak kanseri olan bir adam iki yıl yaşar mı? Yaşarsa da iki yıl sonra ölmek ahmaklıktır.
Londra Filarmoni konseri teklifi
Londra Flarmoni Orkestrası'yla birlikte konser vermem teklif geldi, kabul etmedim. Ben hâlâ İbrahim Tatlı gibi yaşıyorum. İbrahim Tatlıses gibi değil. Hadi dünyaya açıldım, ne olacak. Biraz daha şöhretim artacak, biraz da param olacak, o kadar. Ben ülkemde her şeye razıyım. Zaten beni dünyada herkes tanıyor. Biri çıkıp, "Ben falanım, bana kendini bir ay teslim edecek misin?" deseydi ve ben de projeye güvenseydim, o işe girerdim. Böyle bir şey olmadı.
Karizmatik olmaya özen gösterdiğini, her erkek gibi belli ölçülerde bakım yaptırdığını söyleyen İbrahim Tatlıses, yüzüne botoks yaptığı iddialarının doğru olmadığını söyledi. Kırmızı Urfa biberi yiyerek sağlıklı ve zinde kaldığını belirten 55 yaşındaki ünlü türkücü, "Hormonlarım çok çalıştığı için üç günde bir kulaklarımdaki tüyler uzuyordu. Çareyi lazer epilasyon yaptırmakta buldum" dedi. İşte Tatlıses’ten bugüne kadar duymadığınız samimi itiraflar.
Çok güzel kilo vermişsiniz. Spor mu, diyet mi yaptınız?
- Dört kilo verdim, dört kilo daha vereceğim. Yememe dikkat ediyorum. Bitkisel şeyler yiyip, vücudumun her yerine kan gitmesini sağlıyorum. Cildin pırıltısını da ot yememe borçluyum. Bunu Ender Saraç öğretti. Bütün sebzeleri kendi suyuyla, buharda pişirttiriyorum. Sonra pişen bu sebzelerin üzerine azıcık yağ gezdiriyorum. Üzerine isot, kekik atıyorum. Az tuzla yiyorum. Kızarmış yağla yapılan yemeği asla yemiyorum. Böyle kilo verdim.
Zaten isot demek İbrahim Tatlıses demek...
- Urfa isotu her derde deva. Her şeye iyi geliyor. Yaramadığı bir şey yok.
Bu arada gerçekten de sağlam mideniz varmış...
- Midem sağlam değildi. 15 yıl önce ülserim vardı. Şevket Küçük isminde Urfalı bir arkadaşım vardır. Onun annesi Urfa’da bilmem ne ağacının sakızından bir ilaç yapıyordu. O ilacı içtim, hemen iyileştim. Biraz da perhiz yaptım. Zaten hayatımda ilk kez o zaman perhiz yapmıştım. Tam 10 kilo vermiştim. Hiç unutmam kadınlar matinesindeyim, hanımın biri, "Ne bu halin, pantolonun düşüyor, küçülmüş" dedi. Zayıf halimi beğenmediler. Bir tanesi de "Niye ceketini çıkartmıyorsun?" diye sormuştu.
Neden?
- Neden olacak anla iÅŸte...
Anladım, kalçanızı görebilmek için...
- Bu 25 yıl önce oluyor. Ben kadınların böyle bir merakı olduğunu ilk o kadından duymuştum. O yüzden zayıflamış halimi beğenmediler.
Peki, dönelim sağlıklı yaşam reçetenize...
Buradan bir tavsiyem olacak. Masanızdan kırmızı biberi asla ve asla eksik etmeyin. Bu kırmızı biber, kansere iyi geliyor, bağırsak, karaciğer, böbrek ne varsa vücudun her organına enerji ve güç saçıyor. Benim dinçliğimin sırrı hakiki kırmızı Urfa biberidir. Bir de kafama hiçbir şeyi takmıyorum. Kendime göre deşarj yöntemlerim vardır.
Mesela?
- İçime hiçbir ÅŸeyi atmam. Sinirlenirsem, bağırırım... Tarzan niye bağırıyor? Tarzan yöntemini kullanıyorum...Â
Peki bakım yaptırır mısınız? Yüz ve kırışıklık kremleri, nemlendirici falan kullanır mısınız?
- Bakım yaparım. Pedikür, manikür hangisidir bilmem ama ikisini de yaptırırım. Ama onun dışında cilt bakımı yaptırmam, öyle krem falan da sürmem. Sadece kulaklarımdaki tüyleri aldırdım, o kadar. Lazerle yok ettiler.
Yani kulak tüylerinize epilasyon yaptırdınız?
- Adı epilasyon mudur nedir bilmem, lazerle bir şey yaptılar ve tüyler bitti, gitti. Artık çıkmıyor. Hormonlarım çok sağlıklı çalıştığı için kulaklarımdaki tüyler üç-dört günde bir çıkıyordu. Lazerle o dertten kurtuldum.
Biliyorsunuz Emrah da vücudundaki tüyleri aldırtıyor.
- Nasıl yani, gerçekten mi? Ben zaman zaman kollarımdaki tüyleri kısaltırım ama öyle komple alınır mı hiç ya!
Saçlarınızı boyatmaktan sıkılmadınız mı?
- Her tarafı beyaz olsa, boyamayacağım. Sadece şakaklarımın oralarda beyaz var, o yüzden boyuyorum. Yoksa ben de istemiyorum boyamak. Artık işi bıraktığımızda boyamayı da bırakacağım.
Peki ben bir şey duydum; yüzünüze botoks yaptırıyormuşsunuz...
- Noter kanalıyla bunu ispat etsinler, mesleğimi bırakacağım ve ne kadar servetim varsa size vereceğim. Eğer günün birinde böyle bir şeye ihtiyaç hissetsem bile asla botoks yaptırmam. Erkeğin evreleri ve devreleri vardır. Çocukluk, ergenlik, gençlik, orta yaş ve ihtiyarlık. Ben şu anda dördüncü evredeyim. Yani orta yaşlardayım. Kadın, her türlü bakımı yaptırabilir. Çünkü kadın güzeldir, erkek ise yakışıklıdır. Erkeğin yüzündeki çizgiler olacak ki, karizmatik olsun. Ben de şimdilik derin çizgiler yok. Tabii her şeyin başı, mutluluk. Yat, kat, uçak mutluluk getirmiyor.
Yat, uçak olabilir ama önemli olan bunların keyfini çıkarabilmektir. Yani siz hiç uçağınıza atlayıp bir öğlen Paris’te yemek yemeğe gittiniz mi?
- Daha o kadar sosyetik durumum yok. Aslında bu söylediğinizi yapmam lazım. Bana ne otelden, bana ne kebaptan, bana ne gömlekten. Sahnede benden iyi kazanan yok, benden çok çalışan yok, benim kadar ilgi gören yok ama ben hep başkaları için çalışıyorum, kendim için değil. Bu çok yanlış bir şey. Uçağım var, keyfini çıkaramıyorum. "Kaptan bugün Honolulu’ya gitmek istiyorum" desem, bitti... Adam bana bir rota çizecek ve gideceğiz. Eminim bu çok keyifli bir şeydir. Bunu yapacağım zaman da gelecek.
Evinizin salonunda duran ilaç kutuları dikkatimi çekti. O kutuların içinde onlarca ilaç var. Neden bu kadar çok ilaç kullanıyorsunuz?
- Her gün Omega 3 alıyorum, gerek olursa kas gevşetici de alıyorum. Baş ağrısı ilacım var. Yine günde iki tane bebe aspirini içiyorum. Amerika’dan getirttiğim vitaminler var, enerji ilaçlarım var, Ginseng içiyorum... Bir de unutkanlık ilacım var. Ben gece çalışıyorum. Bunları kullanmaya ihtiyacım var. Herkes gece eşine, sevgilisine, çoluğuna çocuğuna sarılıp uyurken, ben işime sarılıyorum.
Biraz önce dediğiniz gibi "Hep iş, hep iş." Bu nereye kadar gidecek?
- 63 yaşına geldiğim zaman mesleği bırakacağım. 63 Urfa plakası. Urfa plakasına gelince elimi eteğimi çekeceğim. Yani mesleğimin 48. yılında veda edeceğim sahnelere.
Kendinizi yalnız mı hissediyorsunuz?
- Etrafım çok kalabalık ama bu kalabalığın içerisinde gerçekten çok yalnızım. Bu yalnızlık nereye kadar sürecek, bilmiyorum.
Ama bir sevgiliniz var?
- O anlamda yalnız değilim canım. Herkesin bir sevdiği, saydığı, birlikte olduğu birisi vardır.
Ömürlük mü peki?
- Kesinlikle. Benim ilişkilerim öyle kısa vadeli olmaz.
Ayşegül Hanım’la birliktesiniz değil mi?
- Siz ne biliyorsanız, onların dışında birileri olamaz. İsim yok ama bildiğiniz doğrudur.
Neden yanınızda olan kadınların elini tutup, sokağa çıkmıyorsunuz?
- Benim duruşum o değil... Sarmaş dolaş dolaşmam. Ben Avrupai olamam. Ben hálá Urfa’dayım. Ya adamlar parayla kadın tutup, bir ay gazetelerde yazılıp çiziliyorlar. Niye, gündemde kalsınlar diye. Ben böyle gündemi ne edeyim ya! Ben sanatçıysam, sesimle gündemde olurum. Bu ne? Ben toplumun önünde kısa süreli ilişki bile yaşamam. Laçka olmam, cıvımam. Tabii ki günlük ilişkilerim oldu ama uzamasını severim, tercih ederim.
İbrahim Bey siz ilk eşiniz Adalet Hanım’la hálá evli misiniz?
- Ben mesleğimle evliyim. Ama özel hayatımda da evliyim.
Resmi nikáhlı mısınız?
- Resmi nikáh yok. Ben resmi nikáhı sadece Adalet Hanım’la yaptım. Altı yıl evli kaldım, sonra da boşandım. Ama halen Adalet Hanım, Allah katında dini nikáhlı olarak benim eşimdir. Ahmet’in anasıdır. O benimle evlendi. Çocuğunun başında oturdu, aslanlar gibi onlara baktı. Her ay aylığı, altına da arabası gider. O bir yana, dünya bir yanadır. Onun yeri benim dünyamda farklıdır. Boşanmamız da çok basit bir şey yüzünden oldu. Yoksa evliliğimiz devam ederdi.
Osman’ın ölümü beleş bir ölüm
Geçtiğimiz hafta çok sevdiğiniz dostunuzu, Osman Yağmurdereli’yi kaybettiniz. Zamansız ölümler size ne hissettiriyor İbrahim Bey?
- Osman’ın ölümü bana göre beleÅŸ bir ölüm. Bağırsağındaki bu hastalık tespit edilir edilmez, hemen orayı kesip alacaklardı. Bunun ameliyattan baÅŸka çözümü yok. TeÅŸhis koyulduÄŸu ilk gün ameliyat edilmesi gerekiyormuÅŸ. Amerika’yla görüşülüyor, BaÅŸbakan uçağını veriyor ama gidilmiyor. Osman’ın bu durumunda diller sustu, gözler küllendi. Her ÅŸey terse çalışmaya baÅŸladı. Bağırsak kanseri olan bir adam iki yıl yaÅŸar mı? YaÅŸarsa da iki yıl sonra ölmek ahmaklıktır. Bu ahmaklık doktorların mıdır, ailenin midir, rahmetlinin midir bilinmez. Sonuçta Osman’ıma yazık oldu.Â
Siz chek-up yaptırıyor musunuz?
- Osman’ın vefatıyla dikkat etmem gerektiğini öğrendim. "Ölümden korkmuyorum" dersem yalan söylemiş olurum. Herkes gibi ben de korkuyorum. Ancak benim gibi bir adamın yapacağı çok iş var diye düşünüyorum. İşleri yeni yeni oturtuyoruz. 500 kişi benden ekmek yiyor. Birden bire bunları bırakıp gidiyorsun. Buna beleş ölüm denir.
- Ben yaşlılığımda çok huysuz olurum. Osman’la (Yağmurdereli) şöyle bir planımız vardı; 70 yaşına geldiğimizde bir villa yaptırıp, çok sevdiğimiz arkadaşlarımızı da yanımıza alıp, orada yaşayacaktık. Kumar oynayacaktık, vs. O evde dişi sinek bile olmayacaktı. Kadın huzuru bozar. Birkaç yardımcımız olacaktı, o kadar. Onları da yemeğimizi yapsın, çamaşırımızı yıkasın diye tutacaktık. Havuzumuza girecektik, oyun oynayacaktık. Elimizde bastonlarımızla dolaşacaktık. Hayalimiz bunlardı. Osman bana bu anlamda söz vermişti ama beni yalnız bıraktı.
                             ÂRöportaj: Sema DENKER FotoÄŸraflar: Cenker TEZEL