Küçük olsun, bizim olsun...

Güncelleme Tarihi:

Küçük olsun, bizim olsun...
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 18, 2005 18:28

Sevgili Serdar, makro ekonomi iyi deniyor da, mikrosu bizi esir almış durumda. Zaten ne çekiyorsak microdan çekiyoruz. Faizler küçük küçük düşürülüyor. Dolar paritesindeki oynamalar küçük küçük. Fiyatlar görünmüyor gibi gelse de artışlar küçük küçük. Dikkat edersen kredi kartı borçlanmaları da 24 aya yayıldı. Ödemeler kağıt üstünde küçük görünüyor, ama taksidin bitmesini beklemek askerin teskere beklemesine döndü. Yani küçük küçük borçlanıyoruz artık. (Sezai BAYAR)

Emekli, dul ve yetimlerin maaşları 6 ayda bir küçük küçür arttırılıyor.

Keza çalışanların da.

Son 3 yıl içinde yapılan benzin zamları 14 kere artırılmakla bir ilke imza atıldı.

O da küçük küçük.

Bu iktidarın ekonomi politikası bana Osmanlı döneminde yaşanmış ve çok güldüğüm bir fıkrayı hatırlatıyor.

Daha önce de yazmış olabilirim ama tekrarlamak isabetli olur sanırım.

Sessizliği seven ve sarayında devlet işlerinden çok uyumakla zamanını harcıyan padişahlardan biri, döneminde bir ferman çıkartmış ahaliye:

“Bundan böyle sokak aralarında bağırarak hiç bir şey satılmayacaktır. Cezası da ağır olacaktır. Her kim ki, sokak aralarında bağırarak seyyar satıcılık yapar, tez elden saraya getirile. Hem de sattıkları ile birlikte huzura çıkarıla…”

Tabii bu ferman semt semt, şehir şehir ahaliye duyurulmuş.

Günlerden bir gün padişahın adamları saraya yakın sokaklardan birinde erik satan seyyar satıcıyı yakalayıp derdest etmişler.

“Erikciiii geldiiiii” diye bağıran gariban sarayda huzura çıkarılmış.

Padişah süklüm püklüm erik küfesinin yanında duran erikciye çıkışmış:

“Bre gafil, fermanıma rağmen neden bağırarak erik satarsın?”

Gariban “Bilmiyordum padişahım” demişse de hünkarın gazabından kurtulamamış:

“Yatırın gafili” buyruğunu verince, saray hizmetlileri pantolonunu indirdikleri adamın mabadına erikleri tepiştirmeye başlamışlar.

Satıcı, erik ameliyesi devam ederken başlamış gülmeye.

Giderek kahkahaları da devamlı artıyormuş.

Padişah ağlayacak durumuna gülen erikciye eğilmiş.

“Bre zındık, ağlanacak haline neden gülersin?

Kahkahasını bir an kesen seyyar satıcı: “Hünkarım kendi durumuma gülmek ne haddime. Ben halime şükrediyorum. Ama benim ardımdan yakalanan patlıcancının durumu aklıma geldikçe gülmeyip de ne yapayım.”

Biz yine bugüne dönüp, küçük küçük yapılan zamlardan şikayet etmeyelim.

Beteri beteri vardır.

Şu mikro ekonomi böyle gitsin daha iyi.

Ne demişler: küçük olsun benim olsun.

14. benzin zammı hayırlı, uğurlu olsun!

Sevgiler,

Sezai

 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!