Küçük bir şehre motor takıp denize yollayın, onun gibi bir şey

Güncelleme Tarihi:

Küçük bir şehre motor takıp denize yollayın, onun gibi bir şey
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 08, 2006 00:00

Denizlerin yeni fatihi Freedom of the Seas, büyük bir törenle indirildikten sonra ilk seferine başladı. 339 metre boyunda, 56 metre genişliğinde ve 72 metre yüksekliğinde olan gemi 4328 yolcu ve 1400 mürettebat kapasitesiyle en büyük yüzen şehir. İçinde sörf havuzundan buz pateni pistine, kaya tırmanma parkurundan alışveriş caddesine her şeyin bulunduğu ve adını Denizlerin Özgürlüğü diye Türkçe’ye çevirebileceğimiz gemide hayallere yolculuk yapmak mümkün.

Hálá ne olduğunu tam olarak anlayabilmiş değilim, evet gazetelerin iri puntolu başlıklarında, "Dünyanın en büyük gemisi"nin denize indirildiğini okumuştum ama bu haber gündelik koşuşturmada hafızamın derinliklerinde kaybolmuştu. Sonra bu geminin "Maiden Voyage" dedikleri ilk seyahati gündeme geldi ve bir sabah, kendimi Londra uçağında buldum.

Gemi, başkente bir buçuk saat mesafedeki Southampton’dan kalkacaktı. Mahşeri bir kalabalığın olduğu limana geldiğimde, ortalığı bir "Vaaavvv" silsilesi kapladı. Küçük bir şehre motor takıp, denizlere yollayın, karşınızdaki, onun gibi bir şey. İçeri girdiğiniz andan itibaren, gülümsemeye programlanmış personelle karşılaşıyorsunuz. 339 metreboyunda, 56 metre genişliğinde ve 72 metre yüksekliğinde olan gemi sanki pozitif enerji üretim merkezi.

KUYRUKLU PİYANO, JAKUZİ OKYANUSA NAZIR SAUNA

Balkonlu, plazma TV’li geniş kabinlere yerleşir yerleşmez, kendimi güvertelere atıp keşfe başladım. Daha önce hiç gemi yolculuğu yapmadıysanız, nerede ne var sorusunun cevabını bulmanız iki gün sürüyor, seyahat bitiyor ama keşifler eksik. Önce süitleri geziyorum. İçlerinde otomatik programlamayla dilediğiniz eseri çalan kuyruklu piyanodan tutun, sekreter odasına kadar, bu kabinlerde yok yok, balkonlarında jakuzi bile var. Bir atı unutmuşlar, içinde koşturmanız için!

Daha sonra hiçbir gemide bulunmayan bir yenilik olan sörf havuzuna gidiyorum, animasyon ekibinden zımba gibi gençler, takırdatan soğuğa aldırmayıp, dalgaların akışına bırakıyorlar kendilerini.

Arkada ise koca bir duvar, "Baltalar elimizde, biz gideriz dağlara"şarkısı eşliğinde birileri gök kubbeye doğru tırmanıyor. Geminin iki yanında şeffaf çıkıntılar var, oralarajakuzileri yerleştirmişler, boşluktaymışçasına suyun tadını çıkarıyorsunuz, aslında çıkaramıyorsunuz, size bu zevki tattırmamak için rüzgar vesoğuk ellerinden geleni yapıyorlar.

Deniz manzaralı fitness merkezi inanılmaz güzel, tam ortaya bir boks ringi yapmışlar, saunalar da okyanusa nazır, bir yandan ter atıp,diğer yandan dalgaların büyüsüyle hayallere dalıyorsunuz. Gemide muhteşem bir buz pateni pisti var, insanlar sular üzerinde yüzen gemide, buzlar üzerinde kaymayı öğreniyor, kimi de olimpiyat şampiyonlarının görkemli gösterilerini hayranlıkla seyrediyor.

15 Türk’ün çalıştığı, bu 160bin tonluk geminin içine bir ana cadde yapmışlar ki, piyasa için ideal. Sağlı sollu dükkanlar, barlar, kafeler, birahaneler, restoranlar, geceleri ise her türden gösteri bu 135metrelik caddeyi süslüyor.Cadde bazen bir sirki konuk ediyor, ortamı renk bürüyor, bazen de şarkıcılar tepedeki sahneden etrafı konser salonuna çeviriyorlar. İnsanın canı hiç sıkılmıyor.

Sanat galerisi, kütüphane, internet kafe, spa, golf, basketbol ve voleybol sahaları ise gemide vakit geçirebileceğiniz diğer yerlerden bazıları. Gece üç ana restorandaziyafet başlıyor. Ana restoranlar dışında biftek, Uzakdoğu ve İtalyan restoranları farklı tatların peşindeki misafirleri ağırlıyor. Yemek sonrasında canlı müzik yapılan barlar, her gece farklı bir gösterinin sahnelendiği 1350 kişilik tiyatro, disko ve gece kulübü devreye giriyor. Casino da kumara düşkün misafirleri bağrına basıyor.

10 HAZİRAN’DA MEKSİKA JAMAİKA, HAİTİ TURU

Gemideki son gecemizde, erkeklere smokin veya takım elbise, kadınlara ise gece kıyafeti mecburiyeti getirilmiş. Bu gezi ilk olma özelliğini taşıdığından içkiler ücretsiz, içenin yanına kár kaldığından alkol duvarları zorlanmakta, eğlencede ise ne alt sınır var, ne de üst. Barlarda elde kadeh kendini müziğin ritmine kaptıranlar, pistlerde hayatın tadını çıkaranlar, gece kulüplerini tıka basa dolduran carpe diem zihniyetliler...

Geziden döndüğümde, aklımda kalan, her şeyin mükemmel oluşu, vücudumdaki hasar ise birlikte yaşama teklifini kabul etmek zorunda kaldığım üç kilo. 14 kişilik, 212 metrekarelik başkan süitinden sonra, nohut oda bakla sofa evime girince, kendimi kümese girmiş gibi hissediyorum. Bu denizlerin özgürlüğü, tam bir kuyruklu yalan, özgürlük yerine bağımlılık yaratıyor, gerçek hayata adaptasyon zorluğu yaşıyorsunuz, eldeki mevcutla mutluluk şansı ortadan kalkıyor.

Siz bence bu gemiyle seyahate hiç heveslenmeyin, kendi küçük dünyanızda mutlu olmaya devam edin ama ille de merak ediyorsanız, 10 Haziran’dan sonra Freedom of the Seas Karayipler’in batı kısmında emrinize amade. Her cumartesi yapılacak ve 10 gün sürecek olan bu turda önce Miami’ye uçuluyor. Ardından Meksika, Grand Cayman, Jamaika ve Haiti limanlarında, masmavi plajlarda duruluyor. 2400 Euro’dan başlayan fiyatlara, uçak bileti ve Miami’deki bir gecelik konaklama da dahil. Bu arada acele edin çünkü 2009 yılında Royal Caribbean şirketinin 5400 kişilik gemisi Genesis indirilmiş olacak, hazır rekor Freedom of the Seas’de iken tadını çıkarın. (Freedom of the Seas, 0-212-3686808 ww.royalcaribbean.com)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!