Güncelleme Tarihi:
Her üç Türk kadınından ve her beş Türk erkeğinden biri şişman. Ölümcül sonuçlara yol açabilen şişmanlıktan kurtulmanın yolu vücut kontrolünden geçiyor.
Yeni bin yılın ölümcül hastalıkları arasında gelen şişmanlık (obezite) tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sorun olmaya devam ediyor. Türkiye’de kadın nüfusunun üçte birinin, erkek nüfusunun da yaklaşık beşte birinin şişman olduğunu gösteriyor.
21. yüzyılın en önemli üç hastalığından biri olarak nitelendirilen şişmanlık, 'Vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken hastalık' olarak tanımlanıyor. Uzmanlar, şişmanlığın ciddi ve kronik bir hastalık olduğunu bildiriyor.
Araştırmalarını 'Hastalanmadan Yaşamak Elimizde' isimli kitapta toplayan Dr. Alan Stewart ve Dr. Stephan Davies’e göre, Batı’da yaşayanların yüzde 25-30’unu şişmanlık sorunu ile karşı karşıya bulunuyor. Ömrü kısaltan şişmanlığın yol açtığı sağlık orunları şöyle sıralanıyor:
'Tansiyonun yükselmesine yol açar, hareket etme yeteneğini azaltır, safra taşı, şeker hastalığı, varis, mide fıtığı, kabızlık, ameliyat sonrası enfeksiyon, yaraların yavaş iyileşmesi, osteatrit riskini artırır. Kadınlarda düzensiz ve sancılı adet görmeye yol açar. Göğüs ve rahim kanseri riskini çoğaltır.'
Obezite Çalışma Grubu tarafından hazırlanan 'Şişmanlık Ciddi Bir Hastalıktır, Çözümü Tıpta Arayın' isimli broşürde obeziteye karşı neler yapılabileceği anlatılıyor.
Mucize diyet yoktur
Basit bir yürüşüyle dahi eskiye oranla daha çabuk yorulma, bir iki kat merdiven çıkarken nefes nefese kalma, daha çok terleme vücudun verdiği şişmanlık uyarıları arasında geliyor. Kilonun boyun karesine bölünmesiyle ortaya çıkan beden kitle indeksinin 30 ve üzerinde olması tıbben şişmanlık sınırı olarak kabul ediliyor. Obezite (şişmanlık) ile mücadelenin birkaç hafta veya bir kaç ayla sınırlı olmadığına dikkat çeken Obezite Çalışma Grubu, 'Mucize diyet' şeklindeki çağrılara karşı şu uyarılarda bulunuyor:
'Kilo kontrolü sadece kilo vermekle sınırlı değildir, vücudunuzun kontrolünü ele geçirmelisiniz. Bunun için de diyet yapmaktan ziyade yaşamınızın sonuna kadar düzenli ve sağlıklı yemek yeme alışkanlığı edinin. Arada atıştırmalara, karnınız acıkmadan yemeye, hızlı yemeye son verin. Üç öğün düzenli yemeye alışın, daha az kırmızı et, daha fazla tavuk ve beyaz et tüketin. Fiziksel aktiviteleri artırın. Yemeklerdeki yağ miktarını azaltın, bol miktarda sebze ve meyve tüketin. Süratli yemeyin. Günde 8 bardak su için. Öğünlere sıcak ve kremasız bir çorba ile başlayın. Karşı koyamadığınız yiyecekleri sofradan uzaklaştırın. Başkalarının tabağında kalanları yemeyin. Aç karnına alışverişe çıkmayın. İşlenmiş veya hazır gıdalardan uzak durun. Etin üzerinde görülen bütün yağları temizleyin, kullanmak zorundaysanız, bütün yemeklerde sadece sıvı yağ kullanın. Bir bütün yumurta yerine iki yumurtanın beyazını kullanın. Pişirme yöntemi olarak ızgara, fırın ya da haşlamayı tercih edin. Sos veya krema yerine patates püresi kullanın. Asla yemek yerken televizyon izlemeyin. Yemeği yemek masasında ve tabağınızla yeme alışkanlığı edin. Tereyağı ve ekmeği masadan kaldırın. Yüksek kalori içerdiği için alkolden kaçının.'
(ANKA)
10 TAVSİYE
Aç karnına alışverişe çıkmayın
TV karşısında yemek yemeyin
Süratli yemek yemeyin
Lokmalarınızı iyi çiğneyin
Günde en az sekiz bardak su için
Karnınız acıkmadan yemeyin
Aburcuburu kesin
Daha fazla sebze, meyve tüketin
Yemeklerde az yağ kullanın
Fiziksel aktiviteleri artırın