Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Ekim 25, 2008 00:00
21 yıldır eğlence hayatının içinde. Bugüne kadar elinden 50’ye yakın mekan gelip geçti. Bundan 10 sene önce yaptığı işe barcılık, kulüpçülük deniyordu. Şimdilerde işletmeci olarak anılıyor. Emre Ergani dört yıldır işlettiği Kuruçeşme’deki Black adlı gece kulübünü kış için tepeden tırnağa değiştirdi. Mekan haftaya çarşamba açılıyor. Değişimi fırsat bilip Ergani’yle İstanbul gece hayatındaki değişimi konuştuk.
Kriz siz gece hayatının patronları için ne anlama geliyor?
- Benim için yeni bir şey değil. 21 yıldır politik krizden depreme kadar çok kriz atlattım. Kriz dönemlerinde gece hayatı çok canlıdır. İçkiye yönelik yatırımlar da yükselir. Akşamüstü barları ve gece kulüpleri çok iş yapar. Çünkü insanlar krizin getirdiği bunalımı sosyalleşerek ve içki içerek atmaya çalışır. Daha önemlisi gece kulübüne giderek krizden yara almadıkları imajını verirler. Malum, kriz döneminde herkes birbirinin ne durumda olduğunu merak eder. Kim battı, kim çıktı, kim arabasını sattı, kimin evine haciz geldi? Bu sorular sorulurken kuyruğu dik tutmanın en iyi yolu bir gece kulübünde boy göstermektir. Bir çeşit yıkılmadım ayaktayım senfonisi. Üstelik bu çok maliyetli bir iş de değildir. Bunu kendinize yeni bir araba, karınıza yeni bir pırlanta alarak da yapabilirsiniz ama pahalıya gelir. Bir gece kulübüne gitmenin kostu en fazla 1000 dolardır. Hal böyle olunca ben krizi yara almadan atlatacağımızı düşünüyorum. Restoranlarımızda biraz sıkıntı yaşabiliriz ama kulüp o zararı kapatır.
Siz de birçok işletmeci gibi her yıl bir şeylerin kötüye gittiğini düşünenlerden misiniz? Gece hayatı eskiden daha mı güzeldi?
- Ben asla öyle düşünmüyorum. Bazıları neden bu tip bir felaket tellalığı yapıyor onu da anlamıyorum. Bundan 15-20 yıl önce biz en basit içkiyi bulmakta bile zorlanırdık. İyi bir müzik sistemi kurmak için canımızı verirdik. Celal Çapa gibi ağabeylerimiz yurtdışından bavullarla plak taşırlardı. Ama şimdi dünyada ne varsa biz de de o var. İnternetten istediğimiz şeyi sipariş ediyoruz. Eskiden gece sokağa birbirini tanıyan küçük bir kitle çıkıyormuş. Mekan sayısı da çok az olduğu için nereye gidilirse gidilsin ailecek eğlenilirmiş. Bazıları da ev yemeklerine özlem duyar gibi bunu özlüyor. Yapmayın arkadaşlar bugün hálá o 300 kişi gezseydi hepimiz aç kalırdık.
Dansöz, rakı, Türkçe müzik gibi Türk insanına has eğlence kavramları hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Bunlar Türkiye’nin ve bizim hayatımızın gerçeği...
Black DJ’leri Türkçe müzik çalıyor mu?
- Çalmamak eşyanın tabiatına aykırı. Ben Türkiye’deki bir kulüpte Türkçe müzik çalmam diyen işletmeciyi soyunmam ve sevişmem kaprisi yapan amatör oyunculara benzetiyorum. Çünkü bu tip şeyleri tu kaka yapan en snob kitle bile alkolün dozu yükselince Türkçe müzik diye tutturuyor. Herkesten çok onlar eğleniyor. Ben Türkçe müzik dinlemiyorum cümlesi, Türkiye’nin en büyük yalanıdır. Çünkü hepimiz Türkçe müzikle büyüdük. Annen dinlemese dadın dinliyordur. Evde yasak olsa sokakta duyarsın. Uzun yıllardır geceyi ateşlemek için Türkçe şarkılar seçiyoruz. Şarkı başlıyor ve herkes masaların üzerine çıkıyor. Bu çok doğal, anadilimizle eğlenme isteğimiz anadilimizle sevişme dürtümüze benziyor.
Bugün birçok işletmeci mekanı dolu göstermek için cast ajansları ile anlaşıyor. Güzel kızlar gelip eğleniyor gibi gözüküyor. Black de bu mantıkla mı işletiliyor?
- Asla. Böyle bir işletme tarzı var ama ben çok doğru bulmuyorum. Bu mekana ait olmayan insanları burada tutmak kadar iğreti bir şey olamaz. Bu sizin ceketinizi benim giymeme benzer.
En sevilen yemekleri bir mönüde topladık
Black ilk açıldığında mekan tek katlıydı. İkinci kat sonradan eklendi ve hep ek gibi durdu. Bir bütünlük yoktu. Biz de iki katı yeniden dekore etmeye karar verdik. İç mimarımız Abdullah Burnaz. Gece kulübüne gitmeyen bir mimar bir gece kulübü yapmaya çalıştığında o iş çok sırıtıyor. Apo mimar olmadan önce bile bizle yaşayan biriydi. Bu yüzden de çok iyi bir iş çıkardı. Mekanın orta yerine bir köprü kurdu. Rokoko tarzını tercih etti. Duvarlara 18. yüzyıla ait dev resimler astı.
Mekanın kimliğinde değişiklik olmadı. Yine gece kulübü ama bu yıl yemeğe de ağırlık vermeye karar verdik. Mutfaktaki 20 kişilik ekibin en iyi yaptığı yemekleri bir araya getirdik. Best of albümü gibi bir şey oldu. Cihat Usta’nın yaptığı av etleri konusunda iddialıyız. Müzikte ise bu sene Amerika’da çok yapılan bir şeyi yapacağız. Belli gecelerin üzerine oynayacağız. Müzik direktörümüz Ayhan Korkmaz, Salih Saka ve ekibi müzik üzerinde titizlikle çalışıyor.