Güncelleme Tarihi:
Amerika’dan gelen ve işi kuralına göre oynayan, bir dönem FBI’da çalışan Oya Çakır ile geleneksel Türk polisi Ziyan Zebiloğlu’nun maceralarını konu alan dizinin detaylarını Ünsal ve Çelik anlattı.
İzleyici kriminal komediyle tanışacak
Bu projeye nasıl dahil oldunuz?
- T.Ü: Teklif bundan altı ay önce, ben Amerika’dayken geldi. Amerika’da eğitim almış genç bir polis memurunu canlandırmamı istediler. Bir dönem FBI’da çalışmış, birçok önemli yerde staj yapmış Oya adında bir kız... Türkiye’de Amerikan dizisi “CSI”ı ti’ye alan, tamamen ironisini yapan bir dizi olması beni çok etkiledi. Zaten komedi oynamak istiyordum. “Yemin”de 1.5 yıl, 54 bölüm drama oynadım çünkü... Her gün ağlıyordum. ınsanlar sokakta durdurup “Kızım ağlama sen” diyordu. Oysa normal hayatımda gülmeden duramayan biriyimdir. Senaryonun okurken beni güldürebilmesi de “evet” dememde etkili oldu tabii...
- V.Ç: Altı ay önce yapım şirketiyle bir araya geldik. Ali Sunal da o dönemde projeyle iç içe olan, bize destek veren kişilerden biriydi. Daha sonra işlerinin yoğunluğu nedeniyle bu projeden ayrılmak zorunda kaldı. Kolay rol beğenmeyen bir insanım ama bana önerilen tiplemeyi çok beğendim. Sevenlerime buradan bir haber vereyim: Yeni sloganlar geliyor.
- T.Ü: Orijinal CSI dizine dönersek... Kimse kendini kandırmasın, gerçeğini yapmak, yani onlar kadar mükemmel bir şekilde yapmak zaten mümkün değil. Ama “MAT” dizisi gerçekten çok iyi. Olaylara bu kadar ciddi yaklaşan başka bir dizi yoktu zaten bu güne kadar... Onlar cesaret edip gerçeğini yaptılar, biz de cesaret edip ironisini yaptık.
BİZ AYRI STİLLERİN İNSANLARIYIZ
Nasıl bir set ortamınız var?
- V.Ç: ılk bölümümüzün çekimlerini daha yeni bitirdik ama Yalçın Gülhan, Umut Sezgin, Misak Toros ve Altuğ Yüksel gibi birçok başarılı oyuncuyla çalışıyoruz. Abilerimizin yanında öğrenciliği devam eden biri gibi hissetmek çok güzel. Zaten onların yanında çalışmak başlı başına bir zevk.
Oya Çakır nasıl bir rol?
- T.Ü. Vatanı Türkiye ve burada yaşamak istiyor. Özel hayatında daha Nişantaşı kızı gibi, minik köpeğini dolaştıran, daha eğlenceli kıyafetler giyen bir kızken, işte daha ciddi, kendini kabul ettirmeye çalışan biri. Herkes “Bu daha genç bir kız, biz bunu ezeriz” derken, kız o kadar güzel karakterini ortaya koyuyor ki onlar da saygı duymak zorunda kalıyorlar. Kalıpların dışında bir komiser profili... Partneri ise Ziyan Zebiloğlu, yani Vural Çelik ve aramızda ciddi bir çekişme var. Ziyan daha Allah’a emanet gidiyor, benimse metotlarım var.
Oya Çakır ile aranızda nasıl bir çekişme var?
- V.Ç: Meslek olarak ele alınırsak, ikimiz de ayrı stillerin insanlarıyız. Onun Amerika’da farklı bir eğitim metoduyla yetişmiş ve o metodu benimsemiş olması, benimse tamamen geleneksel yöntemleri kullanmam yüzünden doğan bir çatışma var.
- T.Ü: Mesela ben bir olayla ilgili görüşürken “Kamera kayıtlarını incelediniz mi?” diye soruyorum, Ziyan da “Ben de tam onu düşünüyordum” diye cevap veriyor.
Diziden beklentiniz nedir?
- V.Ç: ıkinci bölümü çekmeye daha yeni başladık. Gidişatı sizin ve halkımızın takdirine bırakacağız. Elimizden geldiğince layığıyla bir oyun çıkaracağız. Özveri ile ciddi bir mesai yaşamaktayız. En hassas olduğumuz konulardan biri de TRT kanalında yayınlanıp, daha büyük kitlelere ulaşacak olması.
TRT’nin zaten çok ciddi bir polisiye dizisi var şu an: “MAT”... “CSI” yani “Canını Sevdiğim ıstanbul’u” aynı kanalda kendine nasıl bir yer bulacak?
- V.Ç: Kanalımızın en iddialı komedi yapıtı olma özelliğini taşıyoruz bir kere... Üzerimizde bunun sorumluğu var. Kanallar arasında da kendimize yer edinmek için savaşacağız, umarım güzel bir yer ediniriz. ıddialı başladığı halde iki, üç bölüm sonra sona eren birçok dizi var. Bakalım...
- T.Ü: Ha, bu arada iddialı gelmiyor muyuz, geliyoruz.
Tuba Hanım, “Çarkıfelek”in hostesliğini de yapıyorsunuz bir süredir. O programla “CSI”ın çekimleri çakışmayacak mı?
- T.Ü: O bir eğlence sadece. Ben sosyal hayatı olan bir kızım. “Çarkıfelek” de benim o yönümü tatmin ediyor. Daha önce kültür sanat, müzik programları yaptım ama ilk kez sorumluluk bende olmadığından zorlanacağımı sanmıyorum. “Çarkıfelek” Mehmet Ali Erbil’in şovu, ben de ona yardımcı olan, orada eğlenen ve takılan bir kızım. Anlaşmam haziran ayına kadar.
Göbek dansı öğrenecek ve yarışmanın sizden önceki hostesi Asena’nın açığını kapayacakmışsınız...
- T.Ü: Laflarımın kâale alınacağını düşünerek bir şeyler söylemiyorum. Her söylediğimi o kadar ciddiye almayın.
“TÜRKiYE’NİN MADONNA’SIYIM” DEMEM KADINA SAYGISIZLIK OLUR
Hello! dergisi, “It’s a Joke”ta açılan Madonna sergisinden yola çıkarak sizinle Madonna konseptinde özel bir çekim yaptı. Nasıl doğdu bu proje?
- Dergi için sergi haberi yapılırken “Biz de biriyle bu çekimi gerçekleştirelim” diyorlar. Model olarak da bana teklifte bulundular. Madonna ekoldür ve en beğendiğim kadınlardan biridir. Hayatımızda gerçek anlamda çok ortak nokta bulamadık ama yine de kendi ülkeme göre farklı hareketler yaptığım söylenebilir. Bu güne kadar Türkiye’de en çok kapak olmuş oyuncuyum. Yine de “Ben Türkiye’nin Madonna’sıyım” demem, kadına çok büyük saygısızlık olur.
Fotoğraf eğitimi aldığınızı biliyoruz. Çalışmalarınızı ne zaman görebileceğiz?
- Üniversitede fotoğraf okuyorum. Benim de arkadaşlarım ve modellerim var, onları çekiyorum. Kimin ekran önünde nasıl olduğunu görüyorsun. .
Çok özel bir şey fotoğraf çekmek. Tüm yaşadıklarını arkada bıraktıklarını fotoğraflarına yansıtıyorsun. Benim için daha kişisel bir şey. Çektiklerimi hocalarıma bile gösterirken çekiniyorum. Daha yol almam gereken çok zaman var. Zaten herkese de fotoğraflarımla ilgili portfolyomu çok göstermiyorum.