Esra ERDOĞAN
Oluşturulma Tarihi: Ocak 02, 2012 00:00
Semine Duygun, çocukluğunda altı ay yaşadığı Avusturya’nın Krems kentine yaklaşık 40 yıl sonra yeniden gitti. İlkokul arkadaşlarıyla buluştu, kenti bir de yetişkin gözüyle yeniden keşfetti. Duygun, “Krems, Orta Avrupa’nın en güzel dağ geçitlerinden biri. Tuna kıyısında yürümek, müzeleri gezmek, klasik müzik konserlerine gitmek, şarabını, kahvesini tatmak benim için unutulmaz bir deneyim oldu” diyor.
İstanbul Göztepe’de yaşayan Semine Duygun (49), daha önce yönetici asistanı olarak ve halkla ilişkiler alanında çalıştı. Moda ve Türk sanat müziğinin yanı sıra seyahat etmeye ilgi duyuyor. Yazın Kıbrıs’a gidiyor. Özellikle Paris’i çok sevdiğini söylüyor. “En son geçen nisanda gittim. Kenti çok seviyorum. Yeni yılı birçok kez orada karşıladım. Bir keresinde çocuklar gibi Disneyland’da doğum günümü kutladım” diyor. Venedik, Roma, Floransa, Nice, Cannes ve Viyana, Duygun’un gördüğü, etkilendiği diğer kentler arasında. Kıbrıs’a 45 defa gittiği için Turizm Bakanı’nın kendisine ödül verdiğini anlatıyor.
Semine Duygun 40 yıl önce, 9 yaşında babasının işi dolayısıyla Avusturya’nın Krems kentinde 6 ay yaşadı. Krems’te okul arkadaşlarının gönderdiği ve kendisinin de satın aldığı kartpostalları, ilk önce anılarına sahip çıkmak adına saklamaya başladığını söylüyor. “Bu hevesim zamanla tutkuya dönüştü, böylece koleksiyon yapmaya başladım” diyor. Şu anda geniş bir kartpostal koleksiyonu var. Onlarla kolaj çalışmaları yapıyor.
Duygun, çocukken gittiği kenti 2009’da, 47 yaşında yeniden ziyaret etti. “Krems, Viyana’ya trenle 1 saat mesafede. Doğa parklarını keşfetmek unutulmaz bir serüven. Bunların yanı sıra oraya gidip anıları tazelemek benim için çok hoş bir deneyim oldu” diyor ve anlatmaya şöyle devam ediyor:
ÇİKOLATALARI, ELMALI TATLILARI MEŞHUR
“Aşağı Avusturya eyaletindeki Krems, 25 bin nüfuslu bir kent. Tam bir kültür merkezi. Adını duyunca ilk akla gelenler müzik, dans, yani sanat. Başkent Viyana’ya yakın olduğundan opera da yaygın. Burada klasik müzik konserlerine gidebilir, sahnede vals izleyebilirsiniz. Burası ayrıca ünlü şaraplarıyla, yöreye özgü kayısılarıyla damak tadına düşkünlerin adresi olarak da bilinir. Şinitzel, gulaşın yanı sıra elmadan yapılan strudel tatlısı yöresel yiyecekler arasında. Zaten bütün bölge elma ve armutlarıyla anılıyor. Yemekle birlikte bira ve şarap tercih ediliyor. Türk dönerciler, pizzacılar, balık ve Çin restoranları bulabilirsiniz. Çikolata ve likörlere ismini veren Mozart her yerde karşınıza çıkıyor. Cafe Hagmann’da Wachauer çikolataları da çok meşhur.
Gece hayatının hareketli olduğu söylenemez. Ama iyi kahve, bira içebileceğiniz, lezzetli pastalar yiyebileceğiniz çok güzel kafeler akşamları canlı oluyor. Kiliseler, iyi korunmuş eski mimari eserler ve Ortaçağ’dan kalma sur kalıntıları kentin önemli ziyaret noktaları arasında. Kentin Ortaçağ’a ait kapılarından 1480 tarihli Steiner Tor hâlâ ayakta. Bence Göttweig Kilisesi de mutlaka görülmeli. Krems’te ayrıca müzeler de çok ilginç, çeşitli müzelerde çok zengin sanat koleksiyonları bulabilirsiniz. Bunların yanı sıra Tuna Nehri’nde her mevsim tur yaptıran küçük gemiler var. Nehrin kıyılarında yürüyüş yapıp, bisiklete binebilirsiniz.” Krems’te Park Hotel’de kaldığını anlatan Semine Duygun, “Otellerin yanı sıra çok şirin ve temiz pansiyonları da tercih edebilirsiniz” diyor. “Krems’i, tabiatı yaşamak, ruhunu dinlendirmek isteyenlere tavsiye ediyorum. Sükûnet arıyor, bunun yanında kültürü keşfetmek istiyorsanız buraya gidin” diye ekliyor.
ESKİ DOSTLARLA BULUŞTUM
Trenden inip, otele yerleştikten sonra ilk işim ilkokul öğretmenimi ziyarete gitmekti. Ona hediyeler almıştm. Fakat evine gittiğimde vefat ettiğini öğrendim. Çok üzüldüm. 40 yıl önceki bazı okul arkadaşlarımı buldum. Beni görünce duygulandılar. Postayla gönderdiğim fotoğrafımı önüme koyduklarında çok şaşırdım, ben de duygulandım. Bu güzel günlerden sonra şimdi kartpostallarıma baktığımda, yüzümde tatlı bir tebessüm beliriyor ve anılarım yeniden canlanıyor.