Kraliçe ve kardeşi

AÇELYA SAMYELİ DANOĞLU VE KARDEŞİ FOTO-GALERİ

Hikâyen nerede başlıyor Açalya? Almanya’da mı?            �

- Evet, Almanya’nın Münchberg kentinde. Dedemler II. Dünya Savaşı’ndan sonra iş için gidiyor ve orada bir hayat kuruyorlar. Annemle babam da orada tanışıyor.

Oradaki hayatın nasıldı? Alman ve Türk kültürleri arasında bocaladığın oldu mu?

- Ben 13 yaşındayken Türkiye’ye döndük. Oradaki arkadaşlarımın çoğu Alman’dı, o yüzden bocaladığım zamanlar oldu tabii. Onlara göre geç saatlere kadar dışarıda olmak normaldi mesela ama annem bize izin vermiyordu, “Biz Türk’üz, bizim kültürümüz biraz daha farklı” diyordu. Tamamen Almanlaşmayalım istiyordu, bu yüzden kültürümüzü bize öğretti. �

Güzellik yarışmaları senin hayallerini süslemeye ne zaman başladı?

- Tabii ki her kız küçükken böyle hayaller kurar, ben de kurardım. Taç takayım, en güzel kız seçileyim, kendimi prenses gibi hissedeyim isterdim. Ama tabii büyüdükçe daha realist hayaller kurmaya başladım.

Ne gibi?

- Okulumla, eğitimimle ilgili hayaller...

OKULUMU ASLA BIRAKMAM

Yarışmadan önce hangi meslekle uğraşmak istiyordun?

- Sürekli değişiyordu. Bir ara öğretmen olmak istiyordum mesela. Bir de Almanya’da staj yapmış, engelli insanlara yardımcı olmuştum. Bu durum çok hoşuma gitmişti. O alanda bir iş de yapabilirim diyordum.

Şimdi ne eğitimi alıyorsun?

- Almanca Mütercim Tercümanlık okuyorum. Üçüncü sınıfa geçtim.

Tüm bu güzellik meseleleri okuluna engel olmasın?

- Okulumu kesinlikle bırakmam, önceliğim eğitim. Okula severek gidiyorum zaten. Derslerim de iyi. Şimdiye kadar hiçbir dersten kalmadım. Not ortalamam yüksek.

Ailen Almanya’dan Türkiye’ye dönmeye nasıl karar verdi? Siz üzüldünüz mü bu duruma?

- En çok üzülen kız kardeşim oldu. Onun yaşı biraz daha küçüktü. Aslında biz her yaz tatile geliyorduk Trakya bölgesine. Buradan Almanya’ya dönerken de iki gözümüz iki çeşme ağlıyorduk. Türkiye’ye dönme kararı aldığımızda da babam “Alışırsak kalırız, alışamazsak geri döneriz” dedi.

Şu anda ailen nerede yaşıyor?

- Almanya’dan Tekirdağ’a geldik. Babam Uzunköprülü, annem de Hayrabolulu. Şimdi de iki yerin ortasında yaşıyorlar. Ben de okul için İstanbul’da kalıyorum.

YARIŞMA İÇİN BABAM ISRAR ETTİ

Dört kardeşsiniz. Diğer kardeşlerin senden küçük mü?

- Evet. Biri kız, diğer ikisi erkek üç kardeşim var ve hepsi benden küçük.

Peki aralarından seni örnek alıp da bu tarz yarışmalara katılmak isteyen var mı?

- Erkek kardeşlerimden birinde o potansiyel var açıkçası, çünkü çok uzun boylu. Kız kardeşim Manolya’nın da katılmasını çok istiyoruz. Hatta yarışmanın after party’sinde tanıştırdığım herkes ona “Sende de potansiyel var” dedi. Ama o pek istemiyor. Ben de onun yaşındayken istemiyordum, sanırım bu yüzden onu zorlayacağım. (Gülüyor) Katılmamasını gerektirecek hiçbir sebep yok aslında, çok güzel bir misyon taşıyorsun çünkü. Miss Turkey seçiliyorsun, çok büyük organizasyonlarda ülkeni temsil ediyorsun, bence bundan büyük bir gurur yok.

Sen katılmaya nasıl karar vermiştin?

- Bir gün okuldan döndüm, ödevlerimi yaparken babam aradı, “Başvurular başlamış, lütfen bu sene başvur” dedi. Her sene “Başvuru yap, ne kaybedersin ki” diyordu. Okuldan arkadaşlarım da destek verince katıldım.

UYANDIĞIMDA “RÜYA DEĞİLMİŞ” DEDİM

Peki yarışmadan sonra modellik ya da oyunculuk yapmak gibi düşüncelerin var mıydı?

- Aklımın bir köşesinde vardı bunlar ama bu unvanı daha farklı şeylere kullanmak istedim. Miss World’de tanıştığım kızlar ülkesi için yararlı şeyler yapıyorlar; engelli çocuklara yardım ediyorlar, ülke turizmine katkı sağlamak için tanıtım yapıyorlar... Ben de böyle şeyler yapmak istiyorum.

Şu anda resmi olarak Türkiye’nin en güzel kızısın. Bu unvanı kazanmak, o tacı takmak sana neler hissettirdi?

- Rüya gibiydi... Miss Turkey finalinden bir gün sonra, 20 dakika uyuyabildik. Kafamda taçla uyumuşum. Uyandığımda taca bir dokundum, “Evet, rüya değil, gerçekmiş” dedim.

Finali sonradan izledin mi?

- Yarışmanın tamamını izlemedim henüz ama o finali hep izliyorum. Karşımda ailem oturuyordu, onlara bakakalmışım.

Miss Turkey’nin kamp süreci nasıl geçti?

- 40 günlük bir süreçti. İlk defa ailemden bu kadar uzak kaldığım için ilk başlarda çok zorlandım ama sonra alıştım. Öğrenci olduğum için fast-food’a yönelmiştim son zamanlarda, kampta sağlıklı beslenmeyi öğrendim. Tabii bir de arkadaşlar edindim.

Yarışmaya katılmadan önce 80 kilo olduğunu duydum, doğru mu?

- Geçen yaz çok kiloluydum, evet. O halimle kendimi mutlu hissetmeyince yavaş yavaş kilo vermeye başladım. Kampta da beş kilo verdim ve toplamda 15 kilo kaybettim.

Kampta moralini bozan şeyler oldu mu hiç?

- Zaman zaman kötü hissettiğim olmuştu. Ailemi özlediğimde özellikle...

MISS WORLD’E HAZIRLANAMADIM

Miss World’de nasıldı durumlar?

- Ben bu misyonu taşıyacağım için çok mutluydum ama maalesef pek hazırlanamadım. Normalde Miss World yarışması aralık ayında düzenleniyor. Bu sene ise Moğolistan’da yapıldığı için kış şartları nedeniyle yarışma tarihi öne çekildi.

Daha fazla zamanım olsa farklı şeyler yapardım dediğin oluyor mu?

- Organizasyon kapsamında çeşitli yarışmalar vardı biliyorsunuz. O yarışmalardaki başarımıza göre puan alıyorduk. “Amacı Olan Güzel” projesi de Miss World’ün kalbiymiş. Yani en çok puan bu projeden alınıyormuş. Ne yazık ki bizim bu projeyi hazırlamak için pek vaktimiz yoktu, o yüzden Can Sandıkçıoğlu’yla konuştuk, yapmayalım dedik. Daha fazla zamanımız olsa, o projeyi hazırlayabilirdik.

Evet, daha önce bunun haberini yaptık ama yanlış anlayanlar oldu. Yeniden açıklık getirelim; o projeye katılamamanın nedeni Can Sandıkçıoğlu değil. Öyle değil mi?

- Kesinlikle öyle bir şey yok. Can Bey bana her zaman çok destek verdi. Sadece projeyi hazırlayacak yeterli zamanımız yoktu. En nihayetinde bu bir yarışma ve dereceye giremedim. Ama Can Bey hep benim yanımdaydı.

MUHTEŞEM YÜZYIL’DA İKİ BÖLÜM OYNAYACAĞIM

Bundan sonra okuluna devam edeceğini söyledin. Peki oyunculuk ya da modellik yapacak mısın?

- Bir reklam kampanyasının yüzü oldum. Bir de dizide rol alacağım ama sadece iki bölüm. Bundan sonra gelecek işleri de okulumun önüne geçmeyecek şekilde değerlendireceğim.

Hangi dizide oynayacaksın, “Muhteşem Yüzyıl”da mı?

- Evet ama daha fazla detay vermeyeyim, sürpriz olsun.

Ailen nasıl bakıyor oyunculuk ya da modellik yapmana?

- Sıcak bakıyorlar. Zaten en büyük hayranlarım, en büyük destekçilerim onlar. Çevremdeki herkes çok mutlu.

Yarışmadan önce okul dışında ne gibi uğraşların vardı?

- Part-time mütercim tercümanlık yapıyordum. Moda danışmanlığı da yaptım. Bir de hayattaki yerim nedir, güçlü yönlerim hangileri diye keşfetmeye çalışıyordum.

En güçlü yönün neymiş peki?

- Sabırlı olmam ve her işin üstesinden gelebilmem. Kamplarda da ne kadar sabırlı ve güçlü olduğumu bir kez daha gördüm.

Güzellik yarışmasına katılmam

Sen neler yapıyorsun Manolya?

Manolya Danoğlu: Ben lise son sınıfa geçtim. Şimdi üniversiteye hazırlanıyorum.

Ne okumak istiyorsun üniversitede?

- Ben de ablam gibi mütercim tercümanlık okumak istiyorum. Dil öğrenmeye çok merakım var. Almanca ve İngilizcem çok iyi, İspanyolca da öğrenmek istiyorum. Zaten Türkçe’yi öğrendiysem, her dili öğrenirim diye düşünüyorum.

Türkçe’yi bilmiyor muydun?

- Almanya’da yaşarken sadece “Merhaba, nasılsın?” diyebiliyordum. Buraya altı yıl önce geldik, soyadımızın ‘ğ’ ile yazıldığını bile burada öğrendim.

Sen de ablan gibi güzellik yarışmasına katılmak istiyor musun peki?

- Yok, ben hiç istemiyorum öyle bir şey. O kadar koşuşturmanın içerisine giremem. Dediğim gibi ben dil öğreneceğim. Zaten çok seviyorum, hobi gibi benim için.