Güncelleme Tarihi:
Filmde tabii her başarılı erkeğin ardında bir kadın vardır teması da işlenmiş. 12 dalda Oscar adayı olan filmin en güçlü olduğu dallar kuşkusuz oyunculuklar. VI. George rolünde Colin Firth, onun konuşma terapisti rolünde ise Geoffrey Rush filmin en büyük kozları.
Yabancı ödülleri ve adaylıkları takip edenler Zoraki Kral’ın adını çoktan duymuşlardı.
Twitter ahalisi de “Zoraki Kral gerçekten çok güzel bir film. Çok konuşulacağını ve birçok ödül alacağını tahmin ediyorum” diye yazan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül üzerinden filmi merak etti. Evet, Zoraki Kral şimdiden Oscar’ın kıymetlisi oldu bile. 12 dalda adaylıkla adını en tepeye yazdırdı.
KEKEME DÜKTEN KENDİNE GÜVENEN KRALA
Film, bu yılki adayların bir çoğu gibi gerçek bir hikâyeye dayanıyor. Kral VI. George’un tahta geçiş aşamasında kekemeliğine karşı verdiği mücadele ve konuşma terapistiyle kurduğu dostluk geliyor perdeye.
York Dükü Albert Frederick Arthur George’un babasının ölümünden sonra tahta geçen ağabeyi yerine Kral VI. George olarak tahta geçip, İngiltere ve o dönemdeki bütün kolonileriyle beraber savaşa girmek için yaptığı konuşmaya kadarki süreye odaklanıyor.
SOĞUK SARAYDA SICAK DOSTLUĞUN ÖNEMİ ORTAYA ÇIKIYOR
Odaklanıyor derken savaşlar ve alınan siyasi kararlardan çok da bahsedildiği söylenemez.
Kraliyet ailesi bir politika ve savaş mekanizması değil de, insani öğeleri öne çıkan bir kurum olarak karşımızda.
Önce dük, sonra da kral olan VI. Geroge’un korkuları, endişeleri, rahatsızlıkları, küçük mutlulukları ince detaylarıyla bu filmde.
Soğuk bir mevki olan kraliyette sıcak dostluğun önemini kral ve terapisti arasındaki inişli çıkışlı ilişkiyle öğreniyoruz.
RADYO KONUŞMALARININ ÖNEMLİ OLDUĞU BİR DÖNEM
1925 yılında York Dükü’nün kekemelikle mücadelesiyle açılıyor Zoraki Kral. Albert’ın kral olma ihtimali zayıf. Babasının ölümünden sonra sıra ağabeyinde olacak.
Zaten ne o, ne de eşi Elizabeth kral ve kraliçe olma hayalleri kuruyorlar.
Ama dük de olsa kral da, radyodan yapılan konuşmalar kraliyet mensupları için büyük önem taşımakta.
Albert ise bu konuda ciddi anlamda sıkıntı yaşıyor. Gerek özel hayatında gerekse toplum içinde konuşurken kekeliyor.
KEKEMELİĞE KARŞI ÇAKIL TAŞI YUTMA YÖNTEMİ BİLE DENENMİŞ
Kocasını bu dertten kurtarmak için kapı kapı dolaşan, çakıl taşı yutma yönteminden, boğazını yumuşatması için sigara içmesine kadar her şeyi deneten Elizabeth, Albert’ı son çare olarak köhne bir ofisi olan konuşma terapisti Lionel Logue’a götürdüğünde ilk izlenimler iki taraf için de iyi olmuyor.
Filmin bu noktasında kekemeliği yenmek için şarkı söyler gibi konuşma yönteminden tutun da, belli harflerin üzerinden geçerek konuşma gibi çeşitli yöntemleri birer birer izliyoruz.
Bu noktada filmin önemli detaylarının birinden bahsetmekte fayda var. Zoraki Kral’ın yazarı David Seidler, küçükken kekemeymiş ve çocukluk döneminde gerçek Kral VI. George’un ağzından bu konuşmayı dinlemiş. Yani yazarın gerek kekemelik gerekse kralın hikâyesiyle ilgili söyledikleri son derece gerçek.
HER BAŞARILI ERKEĞİN ARKASINDA BİR KADIN VARDIR
Albert ve Louge arasında hiç de iyi başlamayan ilişki (Lionel daha ilk karşılaşmalarında York Dükü’ne Bertie takma adıyla seslenince ortalık ayağa kalkıyor), Albert’ın İngiltere’nin kralı olma yolunda ilerlemesiyle farklı bir boyut kazanıyor.
“Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır” cümlesi filmin yan temalarından biri. Elizabeth’in kocası Albert’ın konuşma bozukluğunu düzeltmesi için harcadığı çabalar, her ortam ve durumda onun yanında olması ve bunu hissettiriyor olması satır aralarında çok güzel verilmiş. Albert’ın ağabeyinin yasak ilişkisi ise inandırıcılıktan uzak. Özellikle de yasak aşkın kadın tarafı olan Wallis Simpson’ın karikatürize edildiğini söylemem gerek.
OYUNCULUK DERSİNDE OKUTULABİLİR
Zoraki Kral özünde bir drama ama komik anları da yok değil. Orta sınıftan bir kadının, evinde kraliyet ailesini ağırladığını anladığında yaşadığı şaşkınlık görülmeye değer.
Zoraki Kral bir oyunculuk dersinde okutulacak filmlerden. İçinde sadece bir değil, birçok iyi performans barındırıyor.
Colin Firth’ün bu rolle Oscar’ı alamaması büyük sürpriz olur. Colin Firth ve Geoffrey Rush arasındaki kimyanın tutmuş olması Oscar’a giden yolda önemli rol oynayacaktır.
Kral ve adam olma sürecinde kocasının yanında olan kadını oynayan Helena Bonham Carter da bu destekleyici rolde etkili.
AKSİYON YA DA TEPE NOKTASI YOK AMA RUHU VAR
Zoraki Kral, düz bir anlatıma sahip, aksiyonu, tepe noktası ya da kötü adamı olmayan heyecansız bir film aslında.
Daha çok başarılı televizyon dramalarıyla tanınan yönetmen Tom Hooper, geniş açılı objektiflerle yaptığı yakın çekimlerle karakter ağırlıklı dramın etkisini arttırmış.
Film, iki saat boyunca izleyiciyi perdeye mıhlayan bir anlatıma ve sakinliğe sahip.
Diğer filmlerde aksiyon sahneleriyle gelen heyecan, burada kekeme Albert’ın teklemeden konuşup konuşamayacağına odaklanır ve endişe duyarken yaşanıyor. Filmin izleyenlere nefeslerini tutturan bir senaryosu var.
Zoraki Kral, iyi bir film için ne gerekliyse karşılıyor. 2 saatlik süre dolduğunda, keşke biraz daha izlesek arzusuyla ayrılıyoruz sinemadan.
Sıradan görünen ama karmaşık hikâyesi, komedi ve dramı dengeleyen cilalı senaryosu, sinematografisi, soğuk ama çekici dönem tasvirleri ve enfes oyunculuklarıyla yılın izlenmeyi en fazla hak eden filmlerinden.
12 daldaki Oscar adaylığından öncelikle Colin Firth’ünki banko görünse de, en az yarısının gelmesi hiç sürpriz olmaz.
KEKEMELİK VE ÇOCUKLUK YILLARI
Kekemeliğin kökeni konusunda farklı görüşler var. Kekemeliğin nedeni kimilerine göre genetik. Kimileri ise çocukluk tecrübelerinin bu rahatsızlıkta önemli rol oynadığını düşünüyor. Zoraki Kral, bu konuda ibreyi çocukluk yıllarındaki yaşanmışlıklara çeviren bir film.
BAFTA’ya damgasını vurdu
Londra’daki Royal Opera House’da düzenlenen BAFTA ödüllerinde zafer, ödüllere 14 dalda aday olan ve En İyi Film ve Özgün Senaryo da dahil olmak üzere 7 dalda ödül kazanan Zoraki Kral’ın oldu. Filmde İngiltere Kralı ‘kekeme’ 6. George’u canlandıran ve geçen sene A Single Man ile BAFTA kazanan Colin Firth, aynı kategoride En İyi Erkek Oyuncu ödülünü bir kez daha kucakladı... Aynı filmdeki rolleriyle Helena Bonham Carter ve Geoffrey Rush da yardımcı rollerde en iyi oyuncular oldular.