Güncelleme Tarihi:
Ne yazık ki, ilk bakışta size güzelliğin kapılarını açacağını düşündüğünüz, illüzyonlara büründürülmüş bu ürünlerin çoğunda potansiyel zararlı maddelerin kullanıldığı gerçektir. Oysa ki; insan sağlığı için üretilmiş bu ürünlerin, hiçbir şekilde zararlı toksinleri, potansiyel kanser yapıcı maddeleri, enfekte veya tahriş edici maddeleri içermemesi gerekir.
Memorial Hastanesi Klinik Biyokimya Laboratuvarı Sorumlusu Uz. Dr. Nilgün Tekkeşin, kalitesiz kozmetik ürünlerin zararları ve dikkat edilmesi gereken noktalar.
“Kozmetik ürün kullanmıyorum” demeden önce bir kez daha düşünün
Kozmetik terimi, ilaç haricinde vücuda uygulanan her türlü ürünü kapsar. Ruj, makyaj malzemesi, oje kadar en az saç boyası, şampuan, el sabunu, deodorant, güneş kremi ve el losyonları da kozmetik ürünler arasında yer alır. Yapılan bilimsel bir çalışmada orta yaştaki bir erişkinin günde ortalama 9 kozmetik ürün kullandığı ve bunların 126 değişik içeriğe sahip oldukları belirlenmiş. İngiliz kadınlarının her yıl 2.26 kg kozmetik ürünü ağırlıkla deri yoluyla nadiren de ağızdan vücutlarına aldıkları tespit edilmiş. Bunların arasında ya yüz kremi ile emilen kanserojen maddeler ya da göz farı yoluyla alınan arsenik yer alıyor.
Kimyasalları deri yoluyla almak daha riskli
Bir rujda 28, bir deodorantta 26 ve bir adet saç spreyinde 23 adet kimyasal yer almakta. Tüm bu maddeler vücudumuzda çeşitli dönüşümlere uğrarken çoğumuz bunları herhangi bir endişe duymadan kullanırız. Öte yandan üreticiler de, bu kimyasalların ve ürünlerinin güvenli olduğunu iddia etmektedirler. Kozmetik kullanıcıları için temel güvenlik basamağı ürünün üzerinde yer alan uyarı yazısıdır. Ancak maalesef, çoğu üreticiler patent gizliliği gerekçesizle tüm içeriği listelemezler. Oysa ki; 400’den fazla toksik elementlerin artıkları, kanda ve yağlı dokuda bulunmuştur. Derimiz, vücudumuzun en büyük organıdır. Kimyasalları deri yoluyla almak, onları yutmaktan daha risklidir. Çünkü, ağızdan aldığımız maddeler ağız içinde, sindirim sisteminde yıkılmaya başlarken deri yoluyla direk vücuda giren ve hızla dolaşıma karışan kimyasallar, organlara hızla taşınacak ve belki yıllarca buralarda depolanacaktır.
Kozmetik ürünlerin zararlı etkileri astım ve kansere kadar götürebilir
Birçok bilim adamı tarafınca kabul edilen zararlı kozmetiklerin tanımı, çeşitli ürünlerin günlük kullanımı sonrası bir süre sonra ortaya çıkan sonuçları olarak ifade edilir. Bu sonuçlar arasında içerdiği boyalar veya kokular nedeniyle bazı kişilerde gözde sulanma, kızarıklık, deride hassasiyet gibi alerjik reaksiyonlar gelişebildiği gibi; kanser, astım ve doğumsal bozukluklar yer alır. Bazı kozmetikler, bir kez maruz kalmayla herhangi bir hastalık tablosu oluşturmazken; kimyasalın gittikçe artış gösteren etkileri ortaya çıkabilir. Özellikle başta deri, solunum yolu ve sindirim olmak üzere bütün vücut genelinde dağılım ve birikim olacaktır. Eğer vücutta yıkılıp atılma hızı vücuda alınma hızından daha yavaş ise vücut için son derece toksik nitelik taşıyacaktır. Kimyasal hassasiyet ile bağdaştıramadığınız bulgular da görülebilir. Bunların arasında sersemlik, halsizlik, sinirlilik, konsantrasyon bozuklukları veya hafıza uçuşmaları yer alabilir.
Kozmetik ürünlerinizi incelerseniz içinde yer alan maddelerinin birçoğunun aşağıda sunulan kimyasallar olduğunu göreceksiniz;
Diethanolamine (DEA) ve triethanolamine (TEA): Bilinen nemlendirici ajanlardır. Tek başına DEA veya TEA kanser yapıcı özellik göstermez. Ancak, nitrit içeren ürünlerle bir araya geldiğinde kanser yapıcı olabilir.
Nemlendirici ve toniklerde bulunuyor ama hızlı yaşlanmaya neden olabiliyor
Alpha-Hydroxy Acids (AHA): Nemlendirici, tonik, temizleyici, maske, yaşlılık lekelerini yok edici ürünlerde yer alır. AHA, ölü deriyi soyan bir madde olarak bilinir. Ancak uygulama sonrası derinin güneş ışığına % 50 daha fazla hassasiyet gösterdiği, derinin yaşlanma hızını artırdığı ve olası deri kanseri gelişimine neden olabildiği bilinir.
Formaldehit: Tırnak cilası, şampuan, sabun, deri kremlerinde yer alır. Bu yüksek tahriş edici ajan, deriden emildikten sonra alerjik reaksiyonlara, baş ağrısına ve hatta astıma neden olabilir. İçerik listesinde sıklıkla adı “formalin” diye ifade edilir. Japonya ve İsviçre’ de kozmetik amaçlı kullanımı yasaklanmıştır.
Propylene Glycol (PEG): Güneş kremleri, ruj ve banyo malzemelerinde yer alır. Endüstride anti-freeze olarak kullanılan maddenin içeriğinde de yer alır. Nemlendirici özelliği nedeniyle ürünlerin kurumasını önlemek amacıyla kullanılır. Ancak karaciğer ve böbrek üzerinde zararlıdır, deri ve gözü tahriş eder. Yüksek miktarda alındığında santral sinir sistemini baskılamakta ve daha az efektif çalışmasına neden olmaktadır. Bunun yerine gliserinli veya sorbitollü ürünler tercih edilebilir.
Banyo köpüğünde var ama gözde tahrişe neden olabilir:
Sodium Lauryl Sulfate (SLS): Banyo köpüklerinde, diş macunlarında, şampuanlarda ve losyonlarda bulunur. Gerçekte bir makina yağıdır. Bu deterjanın beyine, kalbe ve karaciğere kolaylıkla girdiği ve bağışıklık sistemini bozduğu gösterilmiştir. Gözde tahrişe, deride döküntülere ve alerjik reaksiyonlara neden olur.
Vücut pudrasında bulunuyor ancak kısırlığa dahi neden olabiliyor
Talk: Makyaj ve vücut pudralarında bulunur. Talk, kayalarının kazınması ve sonrasında işlenmesiyle elde edilen bir mineraldir. İşleme esnasında bir dizi eser minerallerden arındırılırken asbest ile benzer özellikte olan küçük lifler ayrılmaz. Akciğer hastalıkları yapabileceği ve eğer genital bölgede kullanılırsa başta kısırlık olmak üzere üreme bozuklukları yapabileceği bilinmektedir. Yumurtalık kanseri ile ilişkilendirilmiştir.
Makyaj malzemelerinde var ama derinin nefes almasını engelleyebilir
Mineral yağ: Makyaj temizleme solüsyonları, ruj ve losyonlarda yer alır. Petrol türevi olan bu madde gözeneklerin tıkanmasından kansere kadar birçok durum ile ilişkilendirilir. Yoğunluğu, derinin nefes almasını engeller.
Tırnak bakım ürünlerinde var ama mantara neden olabilir
Methyl Methacrylate: Tırnak bakım ürünlerinde bulunur. Mantar enfeksiyonlarına ve tırnakta deformitelere neden olur. Uzun süreli maruz kalınmalarda, göz, deri ve akciğerleri tahriş edici eder, böbrek ve karaciğer fonksiyonlarını bozar ve üreme problemlerine yol açar.
Fitalatlar: Tırnak cilası, saç spreyi ve losyonlar içinde sunulan fitalatlar, kremsi, ipeksi dokuyu sağlarken bir plastisizer olarak da plastiğe esnekliği kazandıran bir maddedir. Bazı fitalatların kanserojen olduğu, karaciğer, akciğer ve üreme organları üzerinde zararlı etkilerinin olduğu bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir. Aynı zamanda doğmamış erkek çocuklarının cinsiyet gelişiminde de olumsuz etkileri vardır. Kozmetiklerde bulunan iki fitalatın (dibutyl ve diethylhexyl), Avrupa Birliği ülkelerinde kullanımı yasaklanmıştır.
Parabenler: Birçok kozmetikte çeşitli kimyasallar yer alırken en fazla endişe duymamız gerekeni parabenlerdir. Parabenler, raf ömrünü uzatıcı olarak kullanılır. Makyaj temizleme losyonlarında % 99 yer alır. Kozmetik ürünlerinde propylparaben, methylparaben ve buthylparaben birlikte kullanır. Parabenler vücutta östrojeni taklit eden madde olarak bilinir. Vücutta hormanal etkileri artıran kimyasal maddelerin kullanılması özellikle öströjen hormonuyla artan göğüs kanserinin yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Göğüs dokusundaki yoğun yağ oranı vücuttaki toksik maddelerin burada yoğunlaşmasına ve göğüs kanserinin en yaygın kanser çeşidi olmasına sebep olmaktadır. Erkek üreme fonksiyonlarında da olumsuz yan etkiler vardır.
Triklosan: Diş macunlarında, sabunlarda, şampuanlarda ve ev temizlik ürünlerinde kullanılır. Bu kimyasal, son derece karsinojen (kanser yapıcı madde) olup çok az bir miktarı bile vücuda alındığında soğuk terlemeler, dolaşım sorunları ve hatta koma gelişebilir.
Alüminyum: Deodorantlarda yer alır. Meme kanseri gelişimine neden olabilir.
Phenylenediamine: Saç boyalarında bulunur. Karsinojen olabilir.
Zararlı kimyasal koruyuculara karşı başarılı alternatifler olarak görülen bazı maddeler, tümüyle hafif, etkili ve daha az alerjik reaksiyona ve tahrişe neden olurlar; üzüm çekirdeği yağı, phenoxi ethanol, potassium sorbate, sorbic acid, vitamin E (tocopherol), vitamin A (retinyl, vitamin C (ascorbic acid).
Kaygılanmalıyız, çünkü;
• Sandığınızdan daha fazla kozmetik ürün kullanıyorsunuz
• Kozmetik etiketleri, tüm içerik listesini taşımıyor
• Parfümlerde toksik maddelerin listesi ise hiç bulunmuyor
MUTLAKA DİKKAT ETMENİZ GEREKENLER:
• Herhangi bir ürünü kullanmadan önce mutlaka bir dermatolog veya güzellik uzmanı ile görüşün.
• Ürünü almadan önce etiketini inceleyin
• Nelerden sakınmamız gerektiğini ve nedenlerini araştırın
• Toksik olmayan içeriğe sahip ürünlerin markalarını destekleyin
• Kokulu ürünlerden özellikle gebelerin, bebeklerin ve gelişim çağındaki çocukların sakınması gerekir
• Kozmetik ürünlerinizi satış döngüsünün hızlı olduğu yerlerden alın ki, raf ömrünü doldurmamış, bayatlamamış olsun. Uzun süre rafta bekletilmiş ürünlerin kanserojenik reaksiyonların gelişme riskini artırır.
• Kullanım esnasında bakteriyel bulaşın en az olabilecek ambalajlarda olanını tercih edin. Farklı kişilerin kullanabileceği ürünlerin yer aldığı kaptan direk almak yerine bir pamuklu çubuk veya tek kullanımlık aplikatörler, fırçalar ve spatulalar yardımıyla almak için özen gösterin.
• Kişisel bakım ürünlerinizin FDA (Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi) veya AB standartlarına uygun olmasına dikkat edin.
• Alerjik reaksiyon gelişme riskine karşı, ürünü sürmeden önce bir deri testi yapın
• Sentetik ürünlerin kullanımını azaltın, doğal ürünleri kullanmaya çalışın. İçlerinde birkaç madde ile bile yeterli etkiyi yapabilenini seçin
• Yatmadan önce yüzünüzdeki makyajı bol su ile çıkarın ki gece boyunca gözenekleriniz açık uyuyun.
• Konuya duyarlı olduğunuzu gösterin ve sesinizi duyurun. Uzun vadede kazançlı çıkacaksınız.
Kimyasallar ile çevrelenmiş durumdayız. Havada, suda, gıdalarda ve özellikle de kozmetiklerde yoğun olarak bulunan bu maddelerin tümünü ne yazık ki vücudumuz tam olarak parçalayamamaktadır. Hiçbir zaman kullandığınız kozmetiklerin kimyasal bir karışım olduklarını, sizi tazelerken hasarlandırdığını unutmayınız.