Kozalar tarih oldu, renkler direniyor

Güncelleme Tarihi:

Kozalar tarih oldu, renkler direniyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 31, 2014 00:20

Hızla genişleyen, yapılaşan Bursa’nın önce dut ağaçları elden gitti, sonra ipeği, ipeklileri. İkinci Beyazıt’ın 1491’de mimar Abdül ula bin Pulat Şah’a yaptırdığı güzelim Koza Han’ın kesme taştan yapılmış koridorlarında geçmişte ipekböceği kozası alışverişi yapılırdı.

Haberin Devamı

Bugün rengârenk ipekliler dalgalanıyor. Ama çoğu ithal. Hakiki Bursa ipeğine dokunmak için epeyce aramak gerekiyor. Yine bu renk cümbüşünü yaşamak güzel.

Bursa, kadim başkent... Yeşili, dağı, şifalı suları, mimari zenginlikleriyle nam salmış. Bunlar kadar ipeğiyle de tarihe geçmiş. Bu ün, öteki adı ile sırlı, dördüncü saklı kapısı olan Koza Han’a çekti beni. Fıskıyelerle şenlikli havuzlu alanı geçip, üst giriş kapısından ‘duhul’ oldum. Bursa, Osmanlı başkenti. Evliya Çelebi Türkçesi yankırdı bu kesme taş avlularda. İçimden fışkıran, ‘duhul’ oldum sözcüğü, Osmanlıca âşıkları içindir. Washington’u iki hafta önce müze âşıklarına bırakıp, Bursa Kitap Fuarı’nda kitap âşıklarıyla buluştum...
Osmanlı paşası torunlarından, köşe yazarlığı yapan ‘Kavukçuoğlu Deniz’ namlı, romanlarıyla da tanınmış ipek gülümseyişli Deniz Bey’in armağanıdır TÜYAP Kitap Fuarı, Bursa’ya...
Kitap Fuarı konusunu unutturan iki konu Bursa’da ilgimi çekti. Kimilerine romantik görünen bir sıralama! Bir başlık: İpeklerle dolup taşan Koza Han ve ipek gibi insan! İnsanın yaptığı iş, o kişiye aş ile birlikte karakter de verir! İlk konu buydu. Sonra ipek böceği, dut ağacı nedir, nicedir?

Haberin Devamı

Dördüncü kapının sırrı

Merak bu ya! İpek deryalarını kapı aralarından, pencerelerden süze süze bir iki geçtim. Elleri ipekle hemhal, yürekleri ipekle ‘mülemma’ Evliya Çelebivari ‘ipek erbabı kimseleri’ iç sezgici dördüncü kapı arasından görmeye gayret ettim.
Dayanamayıp sordum sonunda! Saygılı bir bey, ipek gibi sesle “Başkanımız birkaç adım ötede, ona sorun” dedi. Eşraftan ilk kuşak ipek tacirleri konuşmuyorlar. Hasan Tunçman ise Koza Han İpekçiler Derneği Başkanı, ipekle yoğrulu zihnini açık tutarak, teras masasında bekleyen çayını içmeden, “buyurun” deyip karşıladı.
İpekçiliğin bugünkü durumunu birkaç kalemde açık etti. Bir ara söz ebru sanatına geldi. Farklı farklı ebrular serdi Hasan Bey tezgâha, üşenmeden. Hani denir ki Evliya Çelebi’nin ruhu da sökün etti.
Eskiden burada yaşayanları, insan ruhuna şekil veren ipek yasaları yönetirdi. İpeklere el sürdükçe, baktım ki ipek, varlığı ile beni de yönetmeye koyuldu. İçime tılsımlı bir sükûnet sindi. Galiba aranan 4’üncü kapı buydu! Dolaştım, akşamın varlığını duyumsamadım ve bir kapıdan daha içeri girdim.
Beni o kapıdan içeri yönlendiren bu kez farklı bir ipek hışırtısı oldu. Mavi gözleriyle Nâzım Hikmet’i çağrıştıran Turgay Bey elinde ebruli ipekle zuhur etmez mi? Annesi Alman, babası Türk. Yazın Bursa, kışın ver elini Almanya; 30 yıldır yazları Bursa’daki evinde menevişlediği ipekleri, kışın Almanya’da açtığı sergilerde satıyormuş. Özel su içinde ebru dokusunu Çin ipekleri üstüne nakışlıyormuş. “Çin’e gidip çalışmalarını gördüm. Onlar ham ipek gönderiyor. Bursa desenlerini ben ve eşim işliyoruz” dedi Turgay Bey.

Haberin Devamı

Bursa’nın son ipekleri

İpeğin anayurdu bilgelik okulu Çin’dir. Tao, Konfiçyus, Buda gibi lotus biçemiyle o topraklarda açıldı saçıldı ipek de. Bilgelik deyince... Mimar Pulat Han’ın bilgelik ağacıyla içli dışlı olanlar için 4’üncü kapıyı yaptığı söyleniyor. Şimdilerde bu saklı kapı bulunamıyor, görülemiyorsa bu ne demektir, bunu da düşündüm. “Dut ağacı da ipek kozası da iklim ürünüdür” diyen Hasan Bey bunu bir açıdan doğruluyor. Elegant adlı işyerinin sahibi “İnşaat sektörü yeni bir Bursa kurdu. Ya dut ağaçları? Görürseniz haber verin” dedi. Çevirisi; dut ağacı yoksa ipek yoktur.
Fakat Çin’den Hindistan’a her yerden ham ipek geliyor buraya. İpekli Koza Han’ı gezinirken şekerim ikinci kez zıpladı! Hindistan’da daktilomla değiş tokuş yaptığım, 10 metre ipek geldi gözümün önüne. Olacak şey mi, demeyin. Evet! Cebimde akçe kalmamıştı. Uçacağım gün, yazı makinemi verdim, 10 metre ipek aldım. İyi mi!
Yazı makinesi bedeli, soylu girişim olarak ipek budur işte! Böyle dalgalı, Koza Han’da ‘Hint İpek’ adlı mağazaya girdim. Şekerim zıplamıştı! Bursa’dan ipek götürmek istiyordum bu kez. Ancak yüzde 10’u yerli olan Koza Han’da; bizim yerli malı ipekler nereye gitti diye, biraz da canımı yakmak istiyordum. Aykırı bir soru! Dedim ki; “Bursa ipeği var mı” Mehmet Bey, ipek gibi sesle, “var” dedi.
Tek renkli topları, rulo rulo yığdı. Rahatladım. 20 yıl önce daktilomu verip Hint ipeği aldığım günün rövanşı olarak, bu kez Bursa’yı boynuma dolamak gibi bir fikirle üç ayrı renk toptan, 40’ar santim kestirdim.

Haberin Devamı

Bilgeler ve dut ağaçları

İpek yasası nedir bilir misiniz? Bilgelik, ipek gibi özlü bir yaşam felsefesidir. Bursa, tarih içinde böyle bir kimlik ve kişilik urbası giyindi. Böylece Osmanlı başkenti oldu.
Dut ağaçları altında oğullarına, kızlarına çeyiz düzmek için köylü kadınlara el veren ipekler, o başkentin de simgesine dönüştü. Dut ağaçlarıyla övünen köyler, şimdi kentin merkezine katıldı. İpek gidince yürek de sertleşir. İnsan ruhuna yön veren ipek için fazla söz gerekmez aslında. Bilge dut ağacı, Bursa öyküsünü daha sonra yazacağım.
Bugün şunu eklemek isterim: Kimi gezgin Bursa’ya gelince kulaktan dolma bilgilerle 4’üncü kapıyı aramaya çıkarmış, Hasan Bey’in söylediğine göre. Oysa onu arayanın içinde saklı dördüncü kapı, başka bir yerde olabilir mi?
Bir başka açıdan bakınca, ipekböceği, ipek kozası, dut ağacıyla olur. Çok merak ettiyseniz, işte size ilk bakışta göze görünmeyen Koza Han’daki dördüncü kapı...
(www.kozahan.org)

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!