Kötü sekse herkes karşıdır değil mi? Sürekli abur cubur yemek de öyle bir şey

Güncelleme Tarihi:

Kötü sekse herkes karşıdır değil mi Sürekli abur cubur yemek de öyle bir şey
Oluşturulma Tarihi: Eylül 20, 2008 00:00

Özgür Korkmazgil (40) gazete, dergi ya da televizyonlarda yakaladığı güncel meseleleri kafasına takan, belki de gelecekte neler olacağını iyi tespit eden bir ressam. Yıllar önce küresel ısınmayla ilgili okuduğu bir metinde önce kurbağaların kaçacağını öğrendi. Bu soruna dikkat çekmek için kurbağaları resmetti.

İki yıl önce de obezite, yanlış yemek tüketimi ve hormonal bozukluklarla ilgilenmeye başladı. Araştırdı, kendine modeller seçti ve obezleri resmetti. Kadınlı erkekli 40 resimden oluşan "Gastronomik Orgazm" adlı sergisi 25 Eylül’de İstanbul Casa Dell’Arte’de başlayacak. Özgür Korkmazgil’le resimlerini ve obeziteyi konuştuk.

Önceki sergilerinizde kafayı hep güncel olaylara taktınız. Küresel ısınmadan dolayı kurbağaların azaldığını öğrendikten sonra kurbağa resimleri yapmanız gibi. Sizce gastronomi ya da obezite günümüzün önemli bir sorunu mu?

-İklim değişikliği meselesinde oyundan ilk çıkanlar kurbağalar. Çünkü başkalaşmaya çalışmıyorlar. Ben de bundan yola çıkıp kurbağaları da resmetmiştim. Artık 21. yüzyılın ağır sağlık meselelerinden birinin obezite olacağı açık. Tıp bile çözüm bulmakta zorluk çekiyor.

Obeziteyle ilgili uzun bir ön hazırlık yaptınız mı?

-Elbette. Obez olmak için orta sınıf, fast-food’la beslenen bir kentli olmak gerekiyor. Gerçi artık iş fast-food’a kalmadan evimize kadar giriyor. Bize şimdi bu önemli bir sorun değilmiş gibi geliyor. Ama kim inanırdı 10 yıl önce Türkiye’deki göllerin, nehirlerin kurumaya başlayacağına?

Ülkemizde zayıf görünmek isteyenler var, bir de düzgün beslenmeye çalışıp yine de yaşam şartlarından dolayı çok kilo alanlar. Bu, arada kalma durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

-Zayıflamak da sosyolojik bir eylem ama toplumu obezite kadar tehdit etmiyor. Daha bireysel bir seçim. Ama obezite sosyo ekonomik bir mesele, bireyin dışına çıkmış bir sorun.

KÖTÜ YAPILMIŞ SEKSE HERKES KARŞIDIR

Yemek yemek bir orgazm mı, siz öyle mi hissediyorsunuz?


-Bu sergiye "gastronomik orgazm" derken aslında tamamen tatminsizliğin getirdiği bir durumu anlatmaya, gülümsetmeye çalışıyorum. Yoksa yeme- içme kültürü önemli, birbirimize bir şeyler sunmak, lezzeti yükseltmek, daha keyifli yemek yemek önemli.

O zaman siz aşırı yemek yiyenleri eleştiriyorsunuz.

-Evet çünkü asıl olan, yemeğin nasıl bir ruhla hazırlanıp yenildiği. Güzel bir tabakta iyi bir şekilde sunulan yemekten facia çıkmaz. Ama ne olduğu, nasıl yetiştirildiği bilinmeyen besinlerin abur cubur halinde tüketilmesi bambaşka.

Ama onlardan da zevk alanlar var.
/images/100/0x0/55eb0668f018fbb8f8a618ad


-Şüphesiz. Yine de kötü yapılmış bir sekse herkes karşı değil midir? Üzerinde uğraşılmış, tadı ve sunumu güzel olan yemekten alınan zevke varım ama canım şundan istedi diyerek her bulduğunu yiyenlere karşıyım. Bir Çinli’nin, Arap’ın, Hintli’nin ya da İtalyan’ın yaptığı yemeğe saygı duyuyorum. Ama diğerleri... Adı üzerinde zaten, abur cubur. Onlarla bir ilişki kurulmaz, bir dokunuş olmaz, ürperti olmaz, bir heyecan olmaz.

Ama birçok kişi çikolata yerken orgazm olduğunu iddia ediyor. Çikolata da abur cubur değil mi?

-Çikolata, yemek kültürü içinde bir alan. Kesinlikle karşı değilim. Çikolata, deniz yemekleri, özel makarnalar, pizzalar... Bunların hepsi insanlık tarihinin bize sunduğu en güzel şeyler. Ama fast food’a karşıyım. Çok merak ediyorum; sosisli hálá 25 yıl önce yediğimiz sosisli mi? Hiçbir büfede bunun karşılığını bulamıyorum artık. Güzel olanı yaşatmıyor, hazır ve hızlıya konuyoruz.

3 PORSİYON İSKENDERİN GÖRÜNTÜSÜ BİLE YIPRATIR

Bir de şu var, bir obez sunumu çok güzel olan bir lokantaya gider ama gereksiz yere birkaç porsiyon yiyebilir. Bunu da eleştiriyor musunuz?

-Tabii. Resimlerimden birinin adı da Büyük Porsiyon Kültürü. İyi bir lezzet size sunulduğunda zaten fazlasını yiyemezsiniz. Lezzet bir süre sonra doyurur. Oysa 3 porsiyon iskenderi düşündüğünüzde, bırakın yemeyi, görüntüsü insanı yıpratır.

Resimleri yapmadan önce tanıdığınız obezlerden görüş aldınız mı?

-Evet hatta birkaçı bana modellik yaptı. Küçüklükten başlayan kilo sorunu vardı modellerimden birinin. Aslında onu çok yemek yerken görmüyordum. Sadece zaman zaman inanılmaz besin tüketiyor. Psikolojik tedaviyle düzelmesi çok zor, çünkü ne yazık ki genetik bir hastalık.

Ne tür problemler yaşıyor?

-Fiziksel olarak bir yere sığamamak, hızlı yürüyememek, atlayamamak, sandalyeye sığamamak gibi... Benzetmek gibi olmasın ama engelliler kadar önemli sorunlar yaşıyorlar.

BEN ET BOYUYORUM, BU İNSAN TAVUK YA DA DANA OLABİLİR

Sizin gözünüzden bakarsak obezler sanatsal açıdan bakıldığında iyi bir malzeme mi?

-Benim için konunun kendisi malzemedir, insanlar değil. Bedenin kat kat yağ birikimlerinden oluşan dokusu benim için önemli bir malzeme. Kocaman bir dana pirzolayı da boyuyorum. Sonuçta et boyuyorum. Bu insan, tavuk ya da dana olabilir.

Erkek-kadın arasında model olarak fark var mı?

-Galiba kadınlarda daha fazla katman var.

Sergide kaç resim olacak, hepsini bir modelle mi çalıştınız?

-Çoğunu modelle çalıştım. Çoğunluğu çevremde gözlemlediğim ve desenini yaptığım insanlar. Ama bir kısmını dergilerden, internetten buldum. Bir de plajda çektiğim video ve fotoğraflar var. Ama bunların sadece belirli bölgelerini, kıvrımları ve katmanları kullandım.

Obezlerin vücudu model olarak hoşunuza gidiyor mu?

-Onlara sadece kavram olarak bakıyorum.

Yaşamda genel olarak çekici buluyor musunuz?

-Yok. Böyle bir şey söyleyemem. Ama tabii hayır da diyemem. Onlar sadece sözümü söylemek için araç olarak kullandığım modeller.

Şu sıralar kafaya taktığınız başka güncel bir konu var mı?

-Evet ama söylemek için çok erken. Henüz bununla ilgili okuyup yazıyorum. Bundan sonraki daha hastalıklı, daha sert bir konu olacak.

ÖZENLE HAZIRLANMIŞ YEMEK BANA GASTRONOMİK ORGAZM YAŞATABİLİR

BBC’nin ve Türk kanallarının yemek programlarını takip ediyorum. Bir İngiliz şefi sabahın köründe bir yerden böcekleri alıp çok hızlı pişiriyor, sebzelerle birlikte ve önemli soslarla sunuyor. İşte o yemeği çok merak ediyorum. Böyle özenle hazırlanmış yemekler bana gastronomik orgazm yaşatabilir. Onu merakla beklemek, yerken içindekileri keşfetmek harika bir duygu.

HEM YEMEYE HEM YAPMAYA DÜŞKÜNÜM

Yemek yemenin, yapmanın bir sanat olduğunu düşünüyorum. Türk yemeklerinin hepsini yapabiliyorum. Ama daha çok deniz ürünlerini tercih ediyorum. Hormon kullanıldıkça topraklarımız zehirleniyor. Sanırım bu yüzden deniz ürünlerini tercih ediyorum. Hormonlu ya da kültürle çoğaltma çok yaygın değil. Çipura ya da levrekte olabilir ama diğerlerinde olmadığından eminiz. Bu da içimi rahat ettiriyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!