Kortların yeni kraliçesi Martina Hingis

Güncelleme Tarihi:

Kortların yeni kraliçesi Martina Hingis
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 31, 1998 00:00

Haberin Devamı

Adınızın size anlamı nedir?

- Bir tür annemin ihtirası diyebiliriz. Hayranlıkla amacın birleştiği bir yargının meyvesi.

Küçükken size tenis oynama konusunda baskı yapar mıydı?

- En azından arkadaşlarımla oynamama, bebeklerle zaman geçirmeme izin vermezdi. Okuldan çıkınca tek istikamet tenis kortuydu...

Bundan pişman mısınız?

- Hayır... Çünkü tenisi seviyorum. Gezmeyi, dolaşmayı, seyahati seviyorum. Tenis sporunun yarattığı ortamı seviyorum. Hepsinden ötesi, para kazanmayı ve ailemi mutlu etmeyi seviyorum.

Ne var ki, birçok tenisçi gibi siz de gençliğinizi yaşayamayanlardansınız... Şöhreti çabuk yakalamanın yaşantınızda handikapları var mı?

- Bu bir seçim meselesi... Ailem böyle istedi. Ben bu konuda yetenekliyim. O zaman katlanacaksın... Evet haklısınız, insan çabuk olgunlaşıyor. Yaşaması gereken dönemi atlıyor. Ama şöhretin de bir zevki, tadı var. Sürekli gündemdesiniz... Lüks içinde yaşıyorsunuz. Daha iyi olmak için çaba sarfediyorsunuz.

Menajerim ailem

Size aileden baskı var mı? Hatta sizi annenizin yönettiği söyleniyor.

- Ben 17 yaşındayım. Henüz bazı kararları tek başıma alamam. Zaten büyükler bile alamıyor. Onun için menajerler var. Benim menajerliğimi ailem yapıyor. Birileri bazı sorumlulukları üstlenmek zorunda.

Günde kaç saat tenis oynuyorsunuz?

- Turnuvalar dışında günde iki, bazen üç kez antrenman yapıyorum. Zayıf noktalarımı düzeltmeye çalışıyorum.

Kortta o kadar kusursuzsunuz ki, hangi zayıf noktanızdan söz ediyorsunuz?

- Backhand'de hâlâ raketi iki elimle tutup topu karşılıyorum. Bu zaafımı bilen rakipler topları bu yöne atıyorlar.

Şu anda en büyük rakibiniz olarak kimi görüyorsunuz?

- Birkaç isim var. Dön dolaş zaten hep aynı isimlerdir. Sanchez, Coetzer, Seles, Pierce, Martinez. Ama son olarak Roma'da beni zorlayan Venüs Wiliams yakında herkesin korkulu rüyası olacak. Güçlü bacakları ve refleksi var.

17 yaşındasınız, ama nişanlısınız.

- İnsan kortlarda yaşayınca, yine kortlardan biriyle beraber oluyor. Julian Alonso çok iyi bir çocuk, üstelik iyi bir raket. Sıralamada 40. tipik bir İspanyol. İyi anlaşıyoruz.

Gerçekten anneniz size Martina Navratilova'nın kasetlerini izlettirir miydi?

- Belki o zamanlar kızardım. Ama Navratilova sayesinde buralara geldim. Büyük bir oyuncuydu. Onun kazanma azmi bana yansıdı. Fair playlığını örnek aldım.

Bir hobiniz var mı?

- Kazandığım turnuvalardaki topları biriktiririm. Küçükken oynayamadığım bebeklerin koleksiyonu var.

Geçen yıldan beri kortlarda bir numarasınız. Bunu sürdürmeye kararlı mısınız?

- Yaşım genç, azimliyim... Bir sakatlık olmazsa, devam ettiririm. Neden olmasın?

Ama geçen yıl bir ara attan düştünüz ve bir ay kortlardan uzak kaldınız. Bir ikinci spor riskli değil mi? Hele bu binicilik olursa?..

- Atları çok seviyorum. Çiftliğimizde bol bol at binmek istiyorum. Ama tabii önemli turnuvalar öncesi bu bana ailem tarafından yasaklandı.

Çok para kazanıyorsunuz. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

- Bu işlerle ailem uğraşıyor. Yatırımlar yapılıyor. Vakıflar kuruluyor. Ayrıca birçok hayır derneğine bağışlarım var. Sonra burs da veriyorum.

Oynayarak eğleniyorum

Tekrar Willams'a dönelim. İlerde bir Hingis-Williams çekişmesi olacak mı? Hani Graf-Seles gibi. Ya da Navratilova- Evert gibi.

- Daha önce de söyledim. Willams çok uzun boylu, güçlü ve refleksleri hayli açık. Rakiplerim arasında en zoru o. Olabilir...

Sizin için ‘‘O kadar ihtiraslı ki, aşırı derecede turnuva oynuyor’’ diyorlar.

- Kendimi formda hissediyorsam ve formda kalmak istiyorsam, oynamak iyi geliyor. Sadece Roland Garros ve Wimbledon gibi büyük turnuvalar öncesi olası bir sakatlanmayı engellemek için ara veriyorum. Bu hayat benim ve oynayarak eğleniyorum.

Ne tür bir kortu tercih ediyorsunuz?

- Toprakta iyiyim. Daha çok hareket ediyorsun. Topa daha iyi hakim olabiliyorsun.

Son bir soru. Bazı bayan tenisçiler arada bir podyumlara çıkıyor. Siz de böyle bir girişimi düşünüyor musunuz?

- Eğer hayır kurumları içinse tabii çıkarım. Güzel bir vücudum olduğunu söylerler.

Melanie Hingis hamile olduğunu öğrenince, önce Tanrı'ya şükranlarını sundu, sonra kız olması için yalvardı...

Tek bir düşü vardı... Doğacak çocuğu isterse erkek olsun eline küçük yaşta bir raket verecekti... Ama onun asıl emeli, inancı kızdı... Adı bile hazırdı. Martina... Hayat boyu Çek asıllı Martina Navratilova'yı izlemişti... Martina Navratilova 12 yaşında çıktığı kortlarda raket sallamış, tenisten bir servet yapmıştı. Çocuğu sayesinde Hingis'ler de zengin olabilirdi... Kısa zamanda refaha kavuşur, şöhrete ulaşırlardı.

Çocuk kız doğdu... Tabii ki adı da Martina oldu... Martina sağlıklı, hareketli bir emekleme dönemi geçirdi. Dördüncü yaşgününde Melanie Hingis kızı Martina'yı raketle tanıştırdı. Hediye paketinden ‘‘Wilson’’ marka boyundan büyük bir raket çıkınca, Martina yaygarayı basmıştı. Oysa o bir Barbie bebeği bekliyordu. Altısında Martina'ya hoca tutuldu. Diğer Martina, yani Navratilova da sporda olgunluk çağını yaşıyor, Wimbledon Tenis Turnuvası zaferlerini sürdürüyordu. Martina sekiz yaşında tüm Navratilova maçlarının kasetlerini ezberlemişti. Topa sert vuruyordu. Yaşıtlarından çok daha iyi raket sallıyordu. Üstelik annesinin aşıladığı hırs tutmuştu. 10 yaşında yaşının bölge şampiyonu oldu. ‘‘Vur Martina vur...’’ Melanie artık emindi. Tenis dünyasına ikinci bir Martina armağan etmek üzereydi. Düşler gerçekleşiyordu. İki, bilemedin üç yıl sonra Martina ailesini refaha

kavuşturacaktı... İlk sivriliş ‘‘Under 14,’’ 14 yaşından küçükler turnuvalarında başladı. Martina Hingis yaşıtlarına değil set, oyun bile vermiyordu. Maçlar 6-0, 6-0'a endekslenmişti. Hingis'ten oyun alan teselli buluyordu.

Ve 14 Ekim 1994 Martina Hingis için tarihi bir gündü. O gün elinde artık profesyonel lisans vardı. Henüz 15 yaşında bile değildi. Yerine annesi Melanie imza atıyordu.

Gerçek Martina furyası, 1997'nin başlarında başladı. Roland Garros'ta finalist oldu tam 12 turnuva birden kazandı. Wimbledon'da şilti havaya kaldırdı. U.S. Open'de Avusturya Open'de, mutlu sona ulaştı ve WTN listesinde bir daha inmemek üzere birinci sıraya yerleşti, kraliçeliğini ilan etti. Hingis 1998'de çok iyi başladı. Avustralya'yı, İndian Walls'i, Hamburg'u kazandı. Çiftlerde önce Novotna ile sonra Hırvat Lucic ile güçlü bir ikili yarattı. Son olarak Roma'da şampiyon oldu. İşte Roma'da bu İsviçre pasaportlu Martina ile görüştük.

Bugüne dek teklerde 29, çiftlerde 21 kez şampiyon olan Martina Hingis, 6 milyon dolar duvarını aştı. Sadece bu yılın ilk dört ayında 1 milyon 200 bin dolar elde eden Martina sanıldığı gibi hiç şımarık değil. Tam tersi, medya ile çok iyi bir ilişkisi var. Zaten altı İsviçreli gazeteci Martina'nın tüm turnuvalarını izliyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!