Güncelleme Tarihi:
Erkek memleketi
Ben size boşuna demiyorum. Japonları sevmeyip kimi seveyim diye. Tabii severim ben bu Japonları. Sorarım size başka hangi ülkede erkek olmak bu kadar keyifli.
Öyle hemen ‘‘Sanki Türkiye'de değil de’’ demeyin. Bir dakika beni dinleyin sonra size de söz hakkı vereceğim. Japon erkeklerini gördükten sonra mutlaka fikriniz değişecek. Biz Türk erkekleri Japonların yanında köleyiz köle...
Ülkede herşey erkeklere göre ayarlanmış durumda. İş hayatı, eğlence hayatı veya ev hayatı herşey erkeklerin istek ve rahatları gözönünde tutularak düzenlenmiş. Sistem içinde kadının ismi, cismi yok.
‘‘Goshujin’’ kelimesi Japonca'da evli erkek veya koca anlamında kullanılıyor. Gerçek anlamı ise ‘‘Evin reisi, hakimi.'' Evli kadın veya hanım anlamında kullanılan ‘‘Kanai’’ kelimesinin anlamı ise ‘‘evdeki kadın.’’ Bu iki kelimenin taşıdığı derin anlamları da öğrendikten sonra ne demek istediğimi daha iyi anladığınızı umarım.
Son zamanlarda Japonlar da kadın hakları konusunda epey yol almışlar, ama yine de Batı'ya göre oldukça geriler. Samuraylar döneminde tüm Japon evlerinin heybetli bir ön kapısı ve küçük bir mutfak kapısı varmış. Erkek evin reisi olarak büyük kapıdan eve girip çıkarken, kadın ancak mutfak kapısını kullanabiliyormuş. Gerçi günümüzde aynı kapıyı kullanıyorlar ama bunda kent yaşantısı içinde oturmak zorunda kaldıkları küçük apartman dairelerinde iki kapı olmamasının da önemli bir yeri var.
Japon restoranlarında ilk servis daima masadaki erkeklere yapılıyor. Hem de bayan garsonlar tarafından. Yabancı kadınlar bu tutuma çok bozuluyorlar ama aslında garson kızların yapacağı pek birşey yok. Bayan garson istese bile servise kadınlardan başlayamıyor. Çalıştıkları restoranların kuralları böyle.
Otobüs ve tren gibi toplu taşıma araçlarında eğer bir kişilik boş yer varsa mutlaka erkek oturuyor. Kadın kucağında bir sürü eşya ile erkeğinin önünde sallana yuvarlana yolculuk ediyor.
İş hayatında kadınlar genellikle servis sektörlerinde çalışıyorlar. O da evlenene kadar. Kadın personel, evlendiği anda şirket yönetimi tarafından ‘‘Zorunlu hallerde ilk atılacak personel’’ pozisyonuna getiriyor. Hele hele hamile ve çocuklu kadınların hiç şansları yok. Kimse gözlerinin yaşına bakmıyor. Kendilerini hemen kapının önünde buluveriyorlar.
Evin reisi Goshujin, günlük yaşantısı içinde evine ve karısına ancak dakikalarla sınırlı bir süre ayırabiliyor. Kahvaltı sofrası, yatak sefası ve banyo dışında karısı ile hemen hemen hiç konuşmuyor.
İşin acayibi Japon kadınların da bundan pek şikayeti yok. Üniversite sonrası çalışma hayatına atılan genç kızların büyük bir çoğunun en büyük hayali iyi bir koca bulup, evlenmek ve işten ayrılıp evinin kadını olmak.
Gerçi pek de haksız sayılmazlar. Erkek evin reisi rolünü oynamanın bedeli olarak kazandığı tüm parayı ay başında kadının eline verip, karısı tarafından takdir edilen küçük harçlıklarla bir ay boyunca geçinmeye çalışıyor.
Kadınlar ise gün boyu bayan arkadaşları ile çayda kahvede alışverişte para harcıyorlar. Eee ne yapalım. Her güzel şeyin bir bedeli vardır. Bu kadar imtiyazlı erkek olmanın bedeli de, meteliksiz gezmek.
Diplomalı hamal
Sonunda taşınabildim. Ne zannediyordunuz biz günlerce boşuna mı paket yaptık. Elbette yaptığımız paketler bir yerlere taşınacaktı. Paketleri tek başıma yaptığımı göz önünde bulundurarak, taşıma işini de tek başıma halledebileceğimi düşünüyorsanız, yanılıyorsunuz. Paketleme konusunda uzman olabilirim ama taşımacılık konusunda çok bir bilgim yok.
Tabii ki bir taşıma firması ile anlaştım, ama siz de takdir edersiniz ki taşıma şirketi tarafından gönderilecek olan, cahil cühela hamalların taşınırken özenle yaptığım paketlere zarar vermelerine müsaade edemezdim.
Ben de bu yüzden Tokyo'da doktora ve master çalışması yapan elektrik elektronik mühendisleri Alper Akdağ ve Murat Karadeniz ile deprem teknolojisi konusunda doktora çalışmasını tamamlayarak bir Japon firmasında araştırmacı olarak çalışan Dilek Gürler'i taşıyıcı olarak kullandım. Hem de boğaz tokluğuna.
Gerçi boğaz tokluğuna adam çalıştırdığım için kendimden utanıyorum ama elimden gelen başka birşey yoktu. Fakat ne yalan söyleyeyim bu okumuş adamların yaptıkları taşımacılık bile bir başka oluyor canım. Bir kere hepsi mühendis. Kolileri öyle un çuvalı taşır gibi kaldırıp atmıyorlar. Alper ve Murat önce kolilerin ağırlık merkezlerini hesapladılar. Kolinin en az güç harcanarak taşınması için dakikalarca hesap kitap yaptılar. Kolilerin üzerinde bir sürü acayip işlem yaptıktan sonra en kolay taşınacak yeri tespit ederek yükleme işlemine başladılar. Deprem mühendisi olan Dilek de tüm taşınan kolilerin deprem teknolojisine göre istiflenmesini denetledi.
Artık benim eşyalara karada ölüm yok. Ama bir buçuk ay sürecek olan gemi yolculuğunda ne olur ondan pek emin değilim.
KEİKO
Yeni sevgilisi Keiko'ya sorar. ‘‘Sevgilim niçin bana adımla hitap etmiyorsun da, her seferinde canım, şekerim diye sesleniyorsun?’’
Keiko umursamaz bir şekilde cevap verir ‘‘Şaşırıp yanlış bir isim söylememek için canım!’’