Güncelleme Tarihi:
Tokyo’ya vize konsun
Gelmeyin efendim gelmeyin. Ne işiniz var? Hadi geliyorsunuz, bari parça parça gelin. Tokyo büyük şehir ama zannettiğiniz gibi, 2000 yeni aileyi barındıracak kadar büyük değil. Bakın bir anda geldiğiniz için tüm şehir felç oldu. Bana ne canım, ne için gelirseniz gelin. Tokyo Disneyland büyütülecek, daha eğlenceli hale getirilecek diye niye ben zorluk çekeyim?
İşte gördünüz mü? Sonunda olanlar oldu. Amerikalı patronlar, Tokyo Disneyland‘ın yenilenerek, genişletilmesi projesinde çalıştırmak üzere, 2000 personeli aynı anda Tokyo‘ya gönderince, sınırlı sayıda yabancıya göre ayarlanmış tüm sistemler altüst oldu. Sanki herkesin yapacağı iş acilmiş gibi, hepsi bir anda gelince, sorunlar iyice içinden çıkılmaz bir hal aldı.
Şehir merkezinde yabancıların oturabileceği batı standartlarında inşa edilmiş, geniş salonlu evlerin kiraları bir anda iki katına yükseldi. Emlakçılar alışılmadık talep nedeniyle, müşteri seçmeye başladılar. Ev sahipleri, evlerini kiralamak lutfunda bulundukları için kiracılardan zorla aldıkları teşekkür parası oranını iki katına çıkarttılar.
Yabancılara yönelik satış yapan oto galerilerde ikinci el araba fiyatları, inanılmaz fiyatlara yükseldi. Batı tarzı yiyecek içecek satan dükkanlar bu kadar müşteriyi bir anda görünce dayanamayıp, her gün zam yapmaya başladılar.
İngilizce eğitim veren ve denkliği tüm dünya eğitim sistemleri tarafından kabul edilen uluslararası okullar, sınıflarındaki öğrenci sayılarını 20‘den 40'a çıkartmalarına rağmen gelen aşırı talepleri karşılayamadılar.
Gerçi para harcamaya hazır 2000 yabancı ailenin Tokyo‘ya gelmesi durgun iç piyasalara bir hareketlilik getirdi ama olan Tokyo'da yaşayan diğer yabancılara oldu. Japon sisteminde görülen uyumsuzluklar nedeniyle, zaten çok zor olan hayat şartları, yabancı sayısının bir anda artması üzerine iyice ağırlaştı.
Bakın son kez söylüyorum. Size gelmeyin demiyorum, ama hiç olmazsa teker teker gelin canım. Bakın sonra Tokyo‘ya da vize koyacaklar.
Bu nasıl din
Aaaa bu ne canım. Sıkıldım artık. Yaptığım tüm araştırmalar sonuçsuz kaldı. Bu Japonların neye inandıklarını anlayabilmiş değilim. Herkes herşeye inanıyor. Ülkede kim budist, kim şintoist belli değil. Şinto tapınaklarının içinde budist mabetler, budist tapınakların içinde küçük şinto mabetler var. İnsanlar Budist tapınaklara gittiklerinde, Şinto tanrılarına da dua ediyorlar. Artık kim dualarını yerine getirirse.
Ülkede yapılan istatistiklere göre çeşitli dinlere inananların sayısı ülke nüfusundan 90 milyon daha fazla. Yani buradan da anlaşılıyor ki, bir kişi aynı anda iki dine birden inanabiliyor.
Japonlara sorarsanız onlar bu işi, ‘‘Biz Japonlar şinto doğar, hıristiyan evlenir, budist ölürüz’ diye açıklıyorlar. Aslında çok da yanlış değil. Adamların din adına inandıkları birşey yok. Tüm dinlerin törensel yanlarını biraraya getirerek, kendilerine bir din yaratmışlar. Şinto dininde doğum törensel, budizmde de ölüm. Eh kilisede yapılan evlilik törenlerinin de ayrı bir havası var. Gördünüz mü işte, alın size üç dinli bir yaşam.
Kendilerince bunun adını da koymuşlar. Bu çok dinli yaşama ‘‘Dinler Sentezi’’ deyip çıkıyorlar işin içinden. Aslında Japonlar din yerine Japonluk ruhunu temel alan milliyetçi Japon kültürüne inanıyorlar. ‘‘Nihon no Tamashi’ denilen Japonluk ruhu ülkede tüm dini inaçların yerine geçiyor.
Yani işin aslı Japonlar din olarak kendilerine inanıyorlar. Japonluğun gelişimi için gösterdikleri çabayı ibadetten sayıyorlar.
JAPON FIKRASI
Keiko sabah vizite öncesi hemşireye sorar, ‘‘Durumda bir değişiklik var mı?’’ Hemşire, Keiko'ya döner ve sakin bir şekilde, ‘‘Yok doktor hanım, her zamanki gibi bu hastanız da öldü’.
email: erdal@crisscross.com
JAPON SÖZÜ
...AİTE NO NAİ KENKA GA DEKUNİ
...RAKİP BULAMAZSAN KAVGA EDEMEZSİN