Güncelleme Tarihi:
Hawaiice konuşalım
Hawaiice öğrendim ya, artık kesinlikle sırtım yere gelmez, düşünsenize Türk basınında Hawaiice bilen kaç gazeteci var. Tabii ki benden sonra. Varsa bile onlar bu Hawaiice‘yi benim kadar akıcı konuşamıyorlardır.
Şimde aranızdan bazılarının, ‘‘adam bir hafta Hawaii'ye gitti, başımıza Hawaii uzmanı kesildiği yetmezmiş gibi bir de Hawaiice öğrendiğini iddia ediyor’’ diyenlerinizi duyar gibiyim.
Tabii ne zannettiniz, eğer iyi bir öğrenciyseniz siz de Hawaiice'yi bir hafta içinde çözersiniz. Beni iyi dinleyin bir daha, tekrarla-mayacağım. Eğer İngilizce biliyorsanız Hawaiice'yi çok iyi konuşabilmeniz için hiçbir sorun yok, sadece Aloha ve Mahalo kelimelerini çok iyi ezberle-meniz ve yerinde kullanmanız yeterli.
Konuşmaya başlamadan önce şöyle uzun uzun bir Alooooooha deyin, sonra İngilizce devam edin. Sözünüzü tamamladıktan sonra bir de Mahalo deyin olsun size Hawaiice.
Hawaii'de, Hawaiice adına geçen iki kelime var. Aloha ve Mahalo. Ama bu kelimeler içinde en önemlisi Aloha. Kelime, kelime değil, sanki bir sözlük. O kadar çok anlama geliyor ki, sıralamaya kalksam bizim tatil eki Alohaca-Türkçe sözlük haline gelir. Neyse hadi birkaç anlamını söyleyeyim de siz de eksik kalmayın. Bu Aloha, merhaba, nasılsın, çoluk çocuk nasıl, sağlık ve sıhhatin yerinde mi, Allah iyiliğini versin. Ve seni seviyorum, aşkım, birtanem, gibi yüzbir çeşit anlama geliyor. Mahola ise teşekkür ederim, hoşçakalın, yine görüşelim, en kısa zamanda mutlaka gibi ayrılık kelimeleri yerine geçiyor.
Gördüğünüz gibi Hawaiice o kadar zor dil değil, artık siz de Hawaiice öğrendiniz. Artık tek iş pratik yaparak konuşmanızı akıcı hale getirmeye kaldı. Ha, bu arada konuşmaya başlamadan önce Aloha işareti yapmayı unutmayın.
Durun bari onu da öğreteyim. Önce sağ kolunuzu dik olarak karşıya doğru uzatın. Serçe parmağınız ve baş parmağınız açıkta kalacak şekilde diğer parmaklarınızı sıkarak elinizi yumruk haline getirin. Başparmağınızın gök yüzünü, serçe parmağınızın ise karşınızdakini göstermesine dikkat edin. Sonra elinizi bilekten sağa sola doğru sallayarak, ‘‘Alooooooooha’’ deyin.
Aman bu el hareketini çok dikkatli yapın, bileğinizi aşağı yukarı sallamanız veya yanlış parmağınızı açıkta bırakarak yumruğunuzu karşınızdakine doğru göstermeniz durumunda olacaklardan ben sorumlu değilim.
Mahalo.
Japonuma laf söyletmem
Ya anlamıyorum olacak gibi değil. Biz kendimize Japonya uzmanı süsü verdik ya... Bazı kendini bilmezler de kendilerini uzman olarak görmeye başladılar. Yok efendim Japonlar şöyledir, böyledir diye ahkam kesenler varmış. Yok arkadaş bu iş böyle olmaz, kendimden başkasının Japonlar hakkında ahkam kesmesine izin veremem.
Hem başta da dediğim gibi benim uzmanlığım daha takınılan poz mertebesinde. Kolay mı öyle Japonya uzmanı olmak. Dört seneyi aşkın bir süredir Japonya'da yaşıyorum ama bu insanları tanıdığımı söyleyemem. Bakıyorum da Türkiye'de önüne gelen Japonya uzmanı kesilmiş, herkes olur olmaz yorumlarda bulunuyormuş. İşte buna dayanamıyorum.
Bir yazarın kendi kitabını tanıtması da zor oluyor canım. Ama ne yaparsınız ekmek parası işte. Kitabın sunuş kısmının ilk paragfrafında yazdıklarımı aynen aktararak kitabımı sizlerle tanıştırmak istiyorum.
‘‘Sevgili okurlar değerli yazar kendimin ikinci edebi şaheserini iftiharla sunarım. Kendim olduğu için söylemiyorum ama laf aramızda iyi şeyler yazmışım. Ben okudum, okurken çok eğlendim, size de tavsiye ederim. Japonya'da yaşadığım gerçeklerden yola çıkıp bunları biraz abartarak kaleme almışım. Günlük insan manzaralarından yarattığım hikayelerin arasına biraz da ironi katmışım’’.
Evet, ‘‘Japonuma Laf söyletmem arkadaş’’ isimli ikinci kitabım yine Bilgi Yayınevi'nden çıktı. Okumanızı tavsiye ederim.
JAPON FIKRASI
Keiko, katıldığı bir açık arttırmada, Pasifik Adaları’ndan getirilen ve çok değerli olduğu söylenilen papağanı almak için rakipleriyle kıyasıya bir pazarlığa girişir, kim ne fiyat verirse, hiç düşünmeden bin Yen fazlasını söyler, sonunda papağan 450 bin Yen‘e Keiko’nun olur. Keiko parayı öderken bir ara yanlış bir şey yaptığı düşüncesine kapılır ve papağanın yüzüne dikkatli bir şekilde bakarak, yüksek sesle, ‘‘bizimki de akıl, papağanın konuşup, konuşmadığını bile bilmeden bu kadar para verdik’’ der.
Keiko'nun elinde kendi halinde duran papağan bu sözler karşısında biraz sinirli, ‘‘şekerim sen karşında sürekli fiyat arttıranı kim zannediyordun’.