Güncelleme Tarihi:
Kaybolan cennet
Kitap kitap değil, sanki bir nifak yuvası canım. Neymiş o evli bir erkek evli bir kadın ile ilişkiye girebilirmiş. Evli insanların da mutluluğu dışarda aramalarına müsaade edilmesi gerekiyormuş. Başka biri ile mutlu olan evli bir insanın bunu haykırarak herkese söylemesi gerekirmiş.
Olur mu efendim olur mu? Herşeyin bir yolu, yordamı var. Adı üstünde ‘‘Yasak İlişki’’ eğer herkese söylenecekse bunun yasaklığı nerede kalıyor. Bakın yazar bile buna inanmıyor ki kitabın kahramanlarını, hikayenin sonunda el ele ölüme gönderiyor. Gördünüz mü bu yol işe yarasaydı, insanlar intihar etmezlerdi.
Pardon pardon, birden sinirlenip konuyu size tam olarak açıklamadan eleştirmeye başladım. Japonya’da yayınlanan ve son günlerde büyük tartışma yaratan bir kitaptan sözediyorum. Kitabın adı Shitsurakuen, yani ‘‘Kaybolan Cennet’’. Japonların ünlü aşk romanları yazarı Junichi Watanabe'nin en meşhur eseri. Kitap ülkede ençok satan kitap ünvanını kazanınca aynı isimle sinemaya uyarlandı. Televizyon kanallarında dizi olarak oynatıldı.
Aslında tüm hikaye evli bir kadın ile evli bir erkek arasında yaşanan bir aşk hikayesi, yaşadıkları yasak ilişki nedeniyle oluşan toplum baskısına göğüs geremeyen aşıklar kitabın sonunda el ele intihar ediyorlar.
Tutucu Japonlar önce bu kitap ve film karşısında ne yapacaklarını şaşırdılar. Tokyo belediyesi bu filmin afişlerini büyük alışveriş merkezleri ve trenler gibi umuma açık yerlere asılmasını yasakladı. Ama bu yasaklama ilgiyi artırdı.
Sonunda da olanlar oldu. Kitaptan çok etkilenen evli Japonlar birbirlerini aldatmaya başladılar. Kitabı okuyana veya filmi seyredene kadar evlilik dışı ilişkilere karşı oldukça katı tutum içinde olanlar bile bu filmi seyrettikten sonra fikirlerini değiştirdiler.
Yapılan istatistiklare göre hikaye özellikle evli kadınları çok etkiledi. Kadınlar eşlerini aldatmayı oyun haline getirdiler. Sabah kuşağında yayınlanan kadın programlarına faks gönderen binlerce kadın bu hikayeden sonra evlilik dışı hikayeler konusundaki fikirlerini değiştirdiklerini belirttiler
Yazar Junichi Watanabe'ye göre ise Japonya'da eşlerin birbirlerini aldatmalarında görülen artışta kendisinin hiçbir şuçu yok. Beyefendi sütün üstündeki kaymak kadar beyaz. Aksine Japon toplumunda görülen bu değişim, kitabın çok satmasına neden olmuş. Yoksa kimse onun kitabını okuduktan sonra böyle bir şeye karar vermiş değilmiş.
Valla hiç inandırıcı değil. Adamın 30'a yakın kitabı var, Hepsinin konusu da yasak aşk. Tüm kitaplarının sonu da kötü bitiyor. Yani bizim Kemalettin Tuğcu kitapları gibi değil. Tuğcu‘nun kitaplarında hikaye ne kadar acıklı olursa olsun sonu mutlaka iyi biterdi. Burada ise tam tersi hikaye çok güzel ama sonu acıklı bitiyor.
Be adam madem bu tür ilişkileri savunuyorsun bari hikayeleri mutlu son ile bitirsene.
Lütfen bir daha arar mısın
‘‘Şey rica etsem, üzerimi bir daha arar mısınız. Belki gizli bir yerimde silah olabilir. Neme lazım. Sonra silahla uçağa binerim de şeytana uyup uçağı falan kaçırmaya kalkarım. Siz lütfen üzerimi iyice arayın’’.
Niye öyle acaip acaip bakıyorsunuz. Yoksa siz, birinin sizi aramasından hoşlanmıyor musunuz? Tamam bir erkek tarafından aranmak benim de hoşuma gitmez ama, bir bayanın aramasına da laf edecek kadar saf değilim canım.
Tokyo, Haneda havaalanında erkek yolcular güvenlik kapılarında bayanlar tarafından aranırken benim bu uygulamayı protesto edip de kendimi erkek memurların eline bırakmam elbetteki düşünülemez.
Haneda havaalanında uçağa binen erkek yolcular bu arama işinden oldukça memnunlar. Bu arama işini uzatmak için kendi kendilerini ihbar edenler, güvenlik kontrolünden geçtikten sonra dışarı çıkıp tekrar güvenlik kontrolüne girenler bile var.
Havaalanında erkek memurlar da güvenlik kontrolü yapmıyor değil ama nedense hep bayan memurların önünde uzun kuyruklar oluşuyor.
Neyse canım, tercih meselesi. Laf aramızda ben de bayan memurlar tarafından aranmayı tercih ederim.
JAPON FIKRASI
Keiko Amerikalı arkadaşını evine davet eder. Hayatında ilk kez Japon evi gören Amerikalı büyük bir şaşkınlık ile evi inceledikten sonra içerisinin oldukça soğuk olmasına rağmen görünürde hiçbir ısıtıcı olmaması dikkatini çeker ve Keiko'ya evi nasıl ısıttıklarını sorar.
Keiko odanın tam ortasında duran etrafından yorganlar sarkan yer masasını gösterir ve ‘‘Kotatsu denilen bu masanın içinde elektrikli bir ısıtma sistemi var, biz geceleri bu kotatsunun etrafında otururuz ve vücudumuz dışarda kalacak şekilde ayaklarımızı bunun içine sokarız’’ der.
Keiko Amerikalı arkadaşının şaşkın bakışları arasında kotatsunun içine ayaklarını uzatarak konuşmasına devam eder: ‘Kotatsuda otururken bacakların Hawai adalarında sıcak kumsal üzerinde oturur gibi yanar. Vücudun ise Alaska sahillerinde balık tutarcasına üşür’.
email: erdal@crisscross.com
JAPON SÖZÜ
Kuchi wa wazawai no moto İnsanın başına ne gelirse dilinden gelir.