Oluşturulma Tarihi: Aralık 31, 1997 00:00
Erdal GÜVENHayatımın hediyesiHayatımın en güzel hediyesini bir Japon kadınından aldım. Küçük, kırmızı bir yabani gül. Hayatımda ilk kez birisi bana çiçek veriyordu. Hem de eşimin yanında... Güneşli bir Tokyo günüydü, haftalık görüş günüm olması nedeniyle çok sevgili arabama da kavuşmuştum. Şimdi hemen ‘‘bu görüş günü de ne’’ diye sorarsınız. Siz sormadan ben anlatayım. Tokyo'da insanların arabalarını evlerin önüne sokağa park etme özgürlükleri olmadığından ancak park yeri olanlar araba satın alabiyor. Bizim evin tek arabalık garajını da tahmin edeceğiniz eşim Hülya kendi arabasını parkederek işgal ettiğinden benim arabama yer kalmıyor. Allah’tan Büyükelçi Gündüz Aktan, arabamı elçiliğin garajına koymama müsaade ediyor da açıkta kalmıyorum. Eh bu durumda biz de arabamla ancak haftasonları Hülya’nın arabasını kullanmadığı zamanlar biraraya gelebiliyoruz. Bir haftalık ayrılıktan sonra sevdiğine kavuşmuş bir insanın coşkusu ile arabamı yıkayıp temizliyorum, pırıl pırıl denilecek duruma gelince de sevgili arabamla geleneksel hafta sonu turuna çıkıyoruz. Geçen hafta sonu yine böyle haftasonu turlarından birinde dar bir sokakta ağır ağır giderken, yaşlı bir Japon kadının yolun karşısına geçmeye çalıştığını gördüm, durdum ve yol verdim. O kadar yaşlıydı ve ağır yürüyordu ki 5 metre genişliğindeki caddeyi bile ancak 2 dakikada geçebildi. Yaşlı kadın çekiştirdiği pazar arabası ile yaptığı geçiş törenini tamamladıktan sonra şeref tribününü selamlayan birlik komutanı edası ile bana doğru döndü ve vakur bir şekilde başını öne eğerek selam verdi. Biraz ilerledikten sonra yeniden durdum. Demiryolu geçidi kapalıydı. Trenin geçmesini beklerken, bir el açık olan penceremden içeri uzandı. Biraz önce yol verdiğim yaşlı Japon teyze tren yolunun kenarında yabani olarak yetişen kırmızı güllerden bir tanesini kopartmış, bana doğru uzatıyordu. Bir an aklıma, birkaç ay önce kaybettiğim anneannem geldi. Yaşlı kadından çiceği aldım. Teşekkür etmeme bile fırsat kalmadan yaşlı kadın arkasını döndü ve uzaklaştı. Tıpkı anneannem gibi... O da sessizce beni terketti. Ama hayatımın en güzel hediyesini verdi. Bu hediye şimdi,çok sevgili arabamı süslüyor. Japon olmayan JaponlarSevgili Japon dostlarım, gördünüz mü? Beni dinlemezseniz böyle olur. Ben size kaç kere söyledim, yurtdışında çüzdanınıza dikkat edin, herşeyinizi aynı çanta içinde taşımayın. Paralarınızı, kredi kartınızı ve pasaportunuzu ayrı ayrı ceplerinize yerleştirin diye. Biz babamızdan öğrendiklerimizi hiçbir karşılık beklemeden size öğretiyoruz ama siz hiç dikkat etmiyorsunuz. Tamam dünyanın en güvenli ülkesinde yaşıyorsunuz. Japonya’da bu tür olaylar olmadığından böyle şeylere alışkın değilsiniz. Olabilir ama oralar Japonya değil. Elinoğlu hiç gözünüzün yaşına bakmaz. Her Suimasen (Pardon, Bakar mısınız, Merhaba..) diyen yabancıya güvenmeyin. Bakın son 2 ay içinde Avusturalya’ya giden 63 Japon bu iyi niyetli yaklaşımları sonucu pasaportlarını çaldırdıklarından ülkeye giremeden kös kös Japonya‘ya geri dönmek zorunda kaldılar. Avusturalya polisine göre sizin pasaportlarınızı çalanlar diğer çekikgözlüler. Özellikle de Çinliler. Bu çekikgözlüler çetesi Japonlara olan benzerliklerinden faydalanıp girmekte zorluk çektikleri ülkelere ellerini kollarını sallayarak girebilmek için Japon pasaportlarını kullanıyorlarmış. Dikkat edin, çaldırdığınız her pasaport bir Japon olmayan Japon yaratacak. JAPON FIKRASIKeiko herkesten ve herşeyden uzak sakin bir gün geçirebilmek, biraz olsun kafasını dinleyebilmek için şehrin dışına çıkar. Küçük bir köy yolunda pirinç tarlalarının yanında, tipik Japon evlerinde, sessiz sakin bir hayat geçiren insanlara imrenerek yürürken, eski bir evin önünde duran bir saksı çiçeğinin altındaki antika porselen tabak dikkatini çeker ‘‘En az yüz yıllık bir tabak. Fakat kimse değerini bilmemiş. Çok ucuza alabilirim’’ diye düşünür. Keiko büyük heyecan içinde evin kapısını çalar. Kapıyı açan yaşlı ev sahibine direkt olarak antika tabağı almak istediğini söylese evsahibinin uyanıp pahalı satmak istemesinden çekinen Keiko, kapıda duran saksı çiçeğiyle ilgilendiğini ve mümkünse satın almak istediğini söyler.Ev sahibi önce biraz nazlanır ama sonunda 15 bin yen'e (120 dolar) satmaya razı olur. Keiko çiçeği kucağına alıp arabaya doğru götürürken ev sahibini dönerek ‘‘Bari çicekle beraber altındaki şu kötü tabağı da alayım da, saksının suyu arabanın içine akmasın. Sonra atarım’’ der. Yaşlı köylü kadın Keiko’nun son isteği karşısında olumsuz anlamda başını sallayarak ‘‘Kusura bakma kötü-mötü ama çok uğurlu bir tabak. Üzerine ne koyarsam, aynı gün inanılmaz fiyatlarla satılıyor’’ der.JAPON SÖZÜ...Mitsugo no tamashii hyaku made...3 yaşındaki huy, 100 yaşına kadar devam eder.
button