Mehmet ÖZDOĞAN
Oluşturulma Tarihi: Aralık 26, 2010 00:00
Seth Kikuni M’nin (28) Türkiye macerası, eski bir politikacı olan babasının isteğiyle başlıyor. 2000 yılında Ankara Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi okumaya geliyor. Fransızca ve İngilizce’nin ardından, Türkçe’yi de kısa zamanda öğreniyor. Galatasaray Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler yüksek lisansının ardından doktorasına da burada devam ediyor. 10 senedir Türkiye’de yaşayan Seth, dünyanın dört bir yanından Kongolu öğrencilerle kurduğu bir birlikle, gizli gizli Demokratik Kongo Cumhuriyeti seçimlerine hazırlanıyor
Seth Kikuni M’i, elinde tek şekerli çayı, önünde kitaplarıyla
Galatasaray Üniversitesi’nin kantininde, Boğaz’a karşı otururken buluyoruz. Ten rengi dışında, onu diğer öğrencilerden ayıran başka hiçbir şey yok gibi. İlk cümlem Fransızca olunca, “Valla, Türkçem senden daha iyi, hiç yorma kendini” diye cevap veriyor. Az sonra anlatacaklarının yanında, Türkçe’sinin mükemmelliğine şaşkınlığımız solda sıfır kalıyor.
Babası, onu daha 10 yıl önceden Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı yapmayı kafasına koymuş. Bunun için de en doğru yolun, Doğu ve Batı’nın bir araya geldiği Türkiye’den geçtiğine inanıyor. İki sene sonra Türkiye’den ayrılıp, Kongo’daki 2016 seçimleri için kurduğu birlikle hazırlıklara tam gaz devam edecek. Ailelerinin tüm imkanlarını birleştirip, üç sene önce yola çıkmışlar. Arkalarına Kongo’nun ilerici siyasetçilerini de almışlar; büyükelçiler onları destekliyor.
KONGOLU ÖĞRENCİ DİASPORASISeth, kurduğu örgütü şöyle anlatıyor: “Biz, Kongo’nun dışında, Hindistan’da, Ortadoğu’da, Çin’de ve Küba’da okuyan 110 kişilik bir topluluğuz aslında. İki yıldır internet yoluyla iletişimimizi sağlıyoruz. Ara sıra da Kongo’da gizlice toplanıyoruz. Şu anki ismimiz, ‘Kongolu Öğrenciler Diasporası’. İktidardaki hükümet, Belçika’nın maşası gibi çalışıyor. Biz halkımız için tam bir alternatif olacağız.
Kongo, o kadar eziliyor ki Batı tarafından; tek kurtuluş Doğu ve Batı arasında denge kurmak. İsveç’teki abim de bize stratejik anlamda çok yardımcı oluyor. Hedefimiz, kırsal kesimlerde kendimizi halka empoze etmek. Köy köy, şehir şehir dolaşıp, onlara nasıl bir yalanın içinde yaşadıklarını anlatacağız. Eğitimde de şimdilik Türkiye modelini uygulamayı düşünüyoruz. Başarana kadar devam edeceğiz. Şu anki cumhurbaşkanı da iktidara geldiğinde 29 yaşındaydı. Ben 34 yaşında olacağım.”
Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nin nüfusu 65 milyon. Potansiyel olarak, Afrika’nın en zengin ülkelerinden biri. Belçika’dan ayrılıp bağımsızlığımızı ilan ettikten sonra 32 yıllık bir diktatörlük devri başladı. Sonra da 1996-2006 arası 10 yıllık bir savaş. Büyük yıkımlar, acılar... Hastalıklar yaygınlaştı. Ve yüzlerce yılın ardından Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde ilk kez
seçim yapıldı. 70’e yakın parti katıldı ilk seçime. Ama kimin kazanacağı en başından belliydi.
Seth “Artık birilerinin korkmaması gerek” diyor: “Hangi büyük şirkete gitseniz, patron ya Belçikalı ya Yahudi. Sanayisi burada olmadığı için 10 milyon dolar değerindeki elmasa bir milyon dolar da verseler, kabul etmek zorundayız. Sömürgeciliği bitirmemiz gerek.”
KENDİMİ TÜRKİYE SAYESİNDE HAZIR HİSSEDİYORUMBabam Çalışma Bakanı yardımcısıydı. Türkiye’ye gelmem onun fikriydi. Çünkü ona göre, Kongo gençlerle kurtulacaktı. Şu an babamın beni buraya göndermekle ne kadar doğru davrandığını görüyorum. Bir yanımda Doğu, bir yanımda Batı; mükemmel bir eğitim aldım. Kendimi önümdeki yola, Türkiye sayesinde hazır hissediyorum.
AFRİKA’YI BÖLÜŞMÜŞLER KONGO ADANALILARINCumhurbaşkanı Abdullah Gül, Kongo’ya geldiğinde “Bizim geçmişimizde sömürgecilik yok, korkmayın” dedi. Ancak herkesi kucaklayabilmek gerekir. Örneğin Başbakan Erdoğan’ın Afrika Birliği Kongresi’ndeki konuşmasına “Selamün Aleyküm” diye başlaması çok yanlıştı. Biz Hristiyanız. Afrika’nın büyük bir kesimi Hristiyan ve başka dinlere mensup. Onlar ne olacak? Kongo’da da Afrika’nın birçok yerinde olduğu gibi Fettullah Gülen’in izleri var. Özel okullar ve yatırım için gelen işadamları, hep Gülen Cemaati’nden. Tüm Afrika’yı bölüşmüşler. Kongo’da da Adanalılar var.