Oluşturulma Tarihi: Haziran 05, 2004 00:00
Giovannı Scognamillo’nun Türker İnanoğlu’nun hayatını yazdığı Bay Sinema kitabı yalnız yönetmen-yapımcı bir sinemacının kitabı değil, Türk sinemasının 50 yıllık bütün seyir defterini ihtiva ediyor.Sinemacıların yaşamı da, çektikleri filmler kadar engebeli, eğlenceli, heyecanlı.Bay Sinema’yı okurken satırlara mı bakıyorum yoksa karşımdaki ekranda Türk sineması tarihini mi seyrediyorum karar veremedim.Bay Sinema’yı özetleyemeyeceğim, bir filmi özetlemek nasıl tatsız, karşısındakine lezzet vermeyen bir işse, bu kitabı da özetlersem okurlarım kitabın kendisini okuduğunda hayal kırıklığına uğrayıp, beni eleştirebilirler.Türker İnanoğlu’nun mesleki yaşamını rakamlarla özetlemek en doğrusu: 298
film / 10 bin saat televizyon programı / 2 bin saat televizyon dizisiSinema yazarı Scognamillo’nun dediği gibi, önceden yeniliklerin, değişikliklerin kokusunu almada üstüne yoktur İnanoğlu’nun, fotoromanı da sezen, video pazarındaki talebi gören, dizilerin televizyonun en çok seyredilen programı olacağını tahmin eden de gene odur.Türk sinemasının müzeye, okula olan ihtiyacını da bir vakıf kurarak (TÜRVAK) gene o öncülük eder.Bay Sinema, gerçekten bir sinema tutkununun serüvenidir, bunun içinde binlerce kare, yüzlerce dost çehresi vardır.VEFASIZ SİNEMA DÜNYASINDAKİ İSTİSNA‘Her film çekici olaylarla doludur’ der, kitabı okurken, gümüş ekranın ardındaki Türk sinemasını, yönetmenlerin, oyuncuların hayatlarından da, çok hoş kesitler bulursunuz.Sözgelimi; Ayhan Işık’a teklif için gidişini, Erdoğan Tünaş’la bir otel koridorunda tanışmasını, yedek subay öğretmenliğinde tanıdığı bir öğrenciyi müessesenin başına getirişini.Türker İnanoğlu, Hacı Hüsrev Okulu’nda öğretmenlik yapmaktadır. Çok çalışkan, yetenekli, zeki bir öğrenci vardır, derse gelemediği günler, öğrencileri o idare eder. Askerlikten sonra bir gün sokakta bu çocuğa rastlar, ne yaptığını sorar, ailesinin durumu yüzünden okuyamadığını öğrenir. O zaman bütün öğrenim giderlerini üstlenir, bu çalışkan çocuk üniversiteyi de birincilikle bitirir, işte şimdi, İnanoğlu’nun kuruluşlarının başındaki Yılmaz Ekmekçi o çocuktur.‘Benden sonra burayı en iyi o bilir’ diyor onun için.Sinema dünyası vefasızlıklarla, günlük dostluklarla ünlüdür.İnanoğlu, bunun istisnasını yaratmıştır.O çalıştıklarıyla dostluklar kurmuş, düşmanlıklara yüz vermemiştir.Fuat Özlüer, onun filmleri için 58 senaryo yazmıştır.Erdoğan Tünaş, 1966 yılından beri İnanoğlu ile beraber çalışmaktadır.Scognamillo, çok yönlü sinemacı Türker İnanoğlu’yu anlatabilmek için iyi bir bölümleme yapmış. Böylece okur gerek onun yaşamını, gerek Türk sinemasının evrelerini daha iyi izleyebiliyor, ikisi arasındaki paralellikleri de daha rahat izleyebiliyor.Kitabın sonunda, Türk sinemasının En İyi 10’ları size Türk sinema tarihi hakkında epey bilgi verecektir.Günde 16 saat çalışan, yönetmenlikten yapımcılığa, okul açmaya kadar sinemanın her bölümüne emek veren, renkli, başarılı bir kişiyi Türker İnanoğlu’yu ve Türk sinemasının 50 yılını okumalısınız.Bay SinemaTürker İnanoğlu Giovanni ScognamilloDoğan Kitap TÜRVAK Kitapları 1KİTAPTANBir sinema tutkunudur İnanoğlu ama sinema çevresini bilmez. Kulaktan dolma bir bilgisi vardır, film setlerine dekor yapımında yardımcı olmak için giden kimi okul arkadaşlarının anlattıklarına dayanır verilen bilgiler. Anlatılanlarsa daha çok oyunculara, oyuncuların özel yaşamlarına dairdir.İnanoğulları’nın yalısına 50’li yıllarda gelenler arasında Necil Ozon ve Nişan Hançer gibi isimler bulunmaktadır. Yönetmen Nişan Hançer, Halk Film hesabına, Yosmanın Kızı adlı bir film çevirmektedir, asistanı işten ayrılmıştır. Acaba İnanoğlu onun yerini alır mıydı?İnanoğlu hem şaşırıyor, hem de seviniyor. Şaşırıyor çünkü sinemada hiçbir deneyimi yoktur, seviniyor çünkü ‘sinema kuşu’ başına konmuştur...İnanoğlu’nun sinemacı olmasına neden olan film Taksim’deki Taksim Sineması’nda gösterime girer. Çekim ve de çekim sonrası maceralarından sonra filmi beyazperdede izlemek ayrı bir heyecan kaynağıdır. ‘Baş tarafındaki jenerik yazılarında rejisör asistanı Türker İnanoğlu olarak adımı görmek için sinemaya defalarca gittim. Arkadaşlarımı, kardeşim Berker’i de yanımda götürdüm, adımı onlara da gösterdim. Adımın orada olmasından adeta gurur duyuyordum’‘Emel Yıldız sete çok güzel bir genç kızla birlikte geldi, on beş, on altı yaşında bir genç kız. Kara gözlüydü, üzerinde yeşil bir manto vardı. Bir kenara oturdu, etrafına bakınarak. İnsanın yüreğinin içine dalan bakışları vardı. Müthiş güzeldi, o ana kadar sinemaya böyle bir güzel gelmemişti.’ Kız role Emel Yıldız’dan daha iyi oturan ve tam aradıkları kız, ne yapıp edip başrolü o derin bakışlı esmere vermek gerekiyor. Emel Yıldız’a 1500 lira vermektense o genç kızı daha ucuza oynatabilir. Kızın evine gidiliyor ve annesiyle görüşülüyor, anne kız şok halindeler ve teklifi kabul ediyorlar, Zeki Çan onlara 500 lira vererek anlaşıyor. İşte o kız Türkán Şoray’dı. ‘Benim çok büyük filmlerim iş yapıyordu ama eleştirmenlerden iyi not alamıyordum. Ticari film deyip, halk filmi deyip geçiyorlardı. Ben ise hedef olarak halkı seçmiştim, geniş halk kitleleri için filmler yapıyordum ve hep bu inandığım çizgide devam ediyordum. Aradan yıllar geçti, televizyon geldi ve halen küçük ekranda reyting kazanan, tekrar tekrar gösterilen filmler, bir zamanlar ‘ticari film’ diye önemsenmeyen Arzu Film-Ertem Eğilmez’in, Akün Film-İrfan Ünal’ın ve Erler Film-Türker İnanoğlu’nun filmleridir. Benim için gerçek eleştirmen her zaman seyircidir, halktır.’ Türk sinemasının yıldızları, genelde, hesabi kişilerdi. Göksel Arsoy, Ayhan Işık gibi. Neredeyse cimrilik derecesine yakın diyor İnanoğlu, ‘Ama Yankesici Kız’da birlikte çalıştığım Orhan Günşiray tam tersiydi. O yıllarda oyunculuğunun zirvesine çıkmıştı; arabası, atları, yelkenlisi, özel dinlenme evi ve uşakları vardı. Sete kendi karavanıyla gelip giderdi. Bunlar bugün normal görünüyor, ama ‘60’larda istisnadan öteye geçemezdi.’‘Vahşi Gelin filminde yılan gerekiyordu’ diye anımsıyor İnanoğlu. ‘Bir yılan eğiticisi, yılanla gösteriler yapan Semra isimli bir hanım bulundu. Bizim prodüksiyon amiri Zeki ile bu Semra birbirine áşık oldular. Bu filmden sonra Kel Zeki sinemadan ayrıldı, Semra’yla birlikte dünya turuna çıktı yılanlı gösteriyle. Zaman geçti Zeki’den ses seda çıkmadı. Bir rivayete göre kıskanç bir yılan öldürmüş bizim Zeki’yi...’DOĞAN HIZLAN'IN SEÇTİKLERİÖlümün Gölgesi Yok - Adnan Binyazar - CanOsmanlı Karikatüründe Balkan Sorunu - Tobias Heinzelmann - KitapKızıl Tetik - Jan Guillou - DoğanMiras - Nihat Behram - EverestÇariçe - Ellen Alpsten - Literatür
button