Komediye bayıldım

Güncelleme Tarihi:

Komediye bayıldım
Oluşturulma Tarihi: Ekim 30, 2012 00:00

“Yaprak Dökümü”nün Ceyda’sı, “Araf Zamanı”nın Gülşen’i Başak Sayan, ‘drama’ mola verdi, yeni sezonda Gani Müjde’nin absürt komedisi “Harem”le seyirci karşısına çıktı. Çeşmifesat rolüyle çeşit çeşit fesatlıklar yapan Sayan, ilk komedi sınavını başarıyla verdi: “Yakın çevrem ve sokakta karşılaştığım insanlar çok iyi olduğumu söylüyor.”

Haberin Devamı

Araf Zamanı” biter bitmez “Harem”le seyirci karşısına çıktınız. Yeni proje için enerji toplamaya vakit bulabildiniz mi?

- Hayır, öyle bir zamanım olmadı. “Araf Zamanı” çok yorucu bir setti. Haftanın beş günü uzun saatler çalışıyordum. Hayatım tamamen iş olmuştu. Normalde üç günden fazla tatil yapınca sıkılan ben, bir ay tatil yapmak istedim. Telefonları bile kapatıp kimseyle konuşmamayı planlıyordum aslında...

“Harem”i neden kabul ettiniz peki?    

- “Araf Zamanı” bittikten bir hafta sonra menajerim aradı. “Gani Müjde yeni bir komedi dizisine başlayacak, senin de oynamanı istiyor” dedi, çok heyecanlandım. Daha önce hiç komedi işi yapmamıştım. Hem komedi olduğu için hem de işin içinde Gani Müjde olduğundan kabul ettim.

Komedide oynamak istiyordunuz ama “Harem” absürt komedi. Tüm izleyicilere hitap eden bir tür değil bu...

- Evet, absürt komediyi seven çok seviyor, sevmeyen de hiç sevmiyor. Ama ben senaryoyu okuduğum zaman çok güldüm ve işin içinde olmak istedim. Yazarının Gani Müjde olması da teklifi kabul etmemin en önemli unsurlarından biri.

BEN KENDİMİ HİÇ BEĞENMEM

Peki komedi istemenizin nedeni, bu alanda da kendinizi kanıtlamak mıydı?

- Evet... Komedi, dramadan daha zordur. Her oyuncu oynayamaz. Bir de güzel kadın komedi oynamaz diye bir algı var. Ben bu alanda da kendimi kanıtlamak istedim. Bu kadar keyif alacağımı hiç tahmin etmezdim. Komediye bayıldım.

Şimdiye kadarki tepkiler nasıl?

- Yakın çevrem ve sokakta karşılaştığım insanlar çok iyi olduğumu söylüyor. Genelde güzel yorumlar alıyorum.

Siz kendinizi nasıl buluyorsunuz?

- Ben kendimi hiç beğenmem. Hiçbir zaman “Ne kadar iyi oynamışım” demem. Hep eleştiririm kendimi. İyi ki de böyleyim, çünkü oyunculuğumu beğenirsem kendimi geliştiremem.

Zorlandığınız sahneler oldu mu hiç?

- İlk çekimimde doğum sahnem vardı, onda çok zorlandım. Hiç doğum yapmamış bir kadının o anı canlandırması kolay değil tabii.

GÜLMEKTEN ÇEKİM YAPAMIYORUZ

Dizideki isminiz çok komik; Çeşmifesat. Biraz da onu dinleyelim sizden...

- Bizim dizideki bütün isimler komik. ‘Toplunur’ diye bir isim var mesela. Çok gülüyorum hepsine. Senaryoyu ilk okuduğumda da en çok isimlere güldüm zaten. Çeşmifesat da isminden anlaşılacağı üzere çeşit çeşit fesatlıklar yapan bir kız.

Sultan Küçük Esat bir oğlu olsun istiyor ama Çeşmifesat’ın hep kızı oluyor. Hiç oğlu olmayacak mı bu sultanın?

- Bir erkek çocuk olacak ama kimden olacağı sürpriz.

Dizinin kamera arkasını çok merak ediyorum, herhalde gülmekten çekim yapamıyorsunuzdur...

- İnanın ben bu sette güldüğüm kadar başka hiçbir yerde gülmedim. Dediğiniz gibi bazen gülme krizine giriyoruz, çekim yapamıyoruz. Bir de setimiz çok konforlu. Bir oyuncunun şikayet edebileceği hiçbir şey yok.

HERKES BENİM DE KÖTÜ OLDUĞUMU DÜŞÜNÜYORDU

Hep fettan kadın rollerinde izliyoruz sizi. Siz de böyle misiniz? İstediğiniz şey uğruna kötülük yapar mısınız ya da onu elde edene kadar mücadele eder misiniz?

- Yıllarca fettan kadın rolleri canlandırınca, insanlar sen de öyleymişsin gibi algılıyor ama hiç öyle biri değilim. Melek gibi kadınım. (Gülüyor) Ben kimseye kötülük yapamam, çünkü kime ne yaparsam başıma gelir. O yüzden birini incitmeye çok çekinirim. Hırslı değilim ama mücadeleci bir yanım var. Bugün dünyam yıkılsın, ben tekrar ayağa kalkarım, her şeye sıfırdan başlarım. Bizim sektördeki insanlar egoludur, ben kendi egomu köreltmeye çalışıyorum.

Kötü karakterleri canlandırırken sokakta ilginç tepkiler aldığınız oluyor muydu?

- Olmaz mı! Özellikle “Yaprak Dökümü”ndeki Ceyda rolünden sonra herkes kötü biri olduğumu düşünüyordu. Geçen sene omzumdan ameliyat olmuştum. Sargılı kolumla bir televizyon programına konuk oldum. Seyirciler arasından yaşlı bir kadın fırladı yanıma geldi, “Allah’ın sopası yok işte! Yaptığın kötülüklerin bedelini ödüyorsun” dedi. (Gülüyor) Bir keresinde de bir alışveriş merkezine gittim, mekândaki kız bana servis yapmadı. “Ne oluyor?” filan oldum, kız “Ben senden hoşlanmıyorum” dedi. (Gülüyor) Uzun bir süre, dizide izledikleri o karakterin ben olmadığımı anlatmaya çalıştım insanlara. Başlarda çok şaşırmıştım ama zamanla alıştım bu duruma...

Oynamak istediğiniz, hayalini kurduğunuz bir rol var mı?

- Hayalimde bir rol var mı, hiç düşünmedim... Ben hep kendimi aşmamı sağlayacak rollerde oynamak istiyorum. Bendeki özellikleri barındırmayan roller olsun ki, yaratıcılığım artsın.

‘BAĞLANMA KORKUSU’NUN FİLMİNE YÖNETMEN ARIYORUZ

Gündeminizde bir sinema filmi projesi yok mu?

- 10 gün kadar önce bir filmi için anlaştık. İçinde olmayı çok istediğim bir festival filmiydi. Bambaşka bir karakteri canlandıracaktım. Oyunculuğumu da bambaşka bir yere çekecekti ama diziyle filmin çekim günleri çakıştı. Son dakikaya kadar da uğraştık olsun diye ama olmadı.

İkinci romanınız “Bağlanma Korkusu” sinemaya uyarlanacaktı, o iş ne oldu?

- Sinema filmi çekmek çok kolay bir şey değil. Her filmin arkasında dört-beş yıllık bir hazırlık dönemi oluyor. “Bağlanma Korkusu”nun filmi için de sponsor bulduk, şimdi yönetmen arayışındayız. Yönetmenden sonra oyuncular belli olacak. Adım adım ilerliyoruz.

Kimleri oynatmayı düşünüyorsunuz, var mı kafanızda birileri?

- Hayır, henüz yok. Ona yönetmenimiz belli olduğunda karar vereceğiz.

Siz oynayacak mısınız?

- İlk başta oynamak istiyordum kendi filmim diye ama sonradan oynamamaya karar verdim.

Neden?

- Türkiye, erkek egemen toplum. Ne yazık ki kadınların çok fazla şey yapmasından hoşlanılmıyor. Kitabın yazarı benim, filmin senaryosunu da ben yazdım, şimdi bir de oynarsam bu bir Başak Sayan filmi olacaktı. Bir de bizde erkek oyuncuların egosu var. Bir Başak Sayan filminde yer almak konusunda çekinceleri olabilir. Öyle bir şey olmaması için oynamaktan vazgeçtim.

HAYATIMDA BİRİ VAR EVLİLİĞİ DÜŞÜNÜYORUM

Bir röportajınızda “Aşksız yaşayan ölü gibiyim” demişsiniz. Aşk bu kadar önemli mi sizin hayatınızda?

- Aşk, çok önemli. Hayatında aşk yoksa, ölüsün. Ama bahsettiğim, sadece bir insana duyulan aşk değil. Yaptığın işe de aşık olabilirsin...

Hayatınızda biri var mı şu an?

- Yazdan bu yana hayatımda biri var.

Ne iş yapıyor sevgiliniz?

- Kendisi finansla ilgileniyor.

Sizi hiç birlikte görmedik...

- Ben ilişkilerimi çok ortada yaşamayı sevmiyorum. Aslında her yere gidiyorum, kaçmıyorum ama göze sokar gibi yaşamayı da sevmiyorum.

En son röportaj yaptığımızda “Evlilik uzak” demiştiniz, hâlâ geçerli mi bu durum?

- Evliliği daha önce düşünmüyordum, çünkü korkuyordum. Ama şimdi bana yakın geliyor evlilik. Düşünmeye başladım. Yalnızlık kötü bir şey. İnsan, beraber yaşlanacağı birini arıyor. Ben de evlenmeyi istiyorum. Ama çocuk yapmaktan korkuyorum.

Haberin Devamı

3. ROMANA BAŞLADIM

Üçüncü romanı yazmayı düşünüyor musunuz?

- Evet, başladım. Yayıncım sıkıştırıyor “Hadi bitir” diye ama dizi setinden vakit bulamıyorum yazmaya. Daha yarısını yazabildim.

Aşk romanı mı?

- Evet, aşk romanı. Ben aşkı anlatmayı seviyorum. Ama içinde hayatın gerçekleri de olacak.

İsmi belli mi?

- Şimdilik “Eğer Kalırsan” diye düşünüyorum ama belki bitirince değiştiririm.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!