Sibel ARNA
Oluşturulma Tarihi: Kasım 03, 2007 00:00
İzlerken adrenaliniz yükselecek. Balenin, caz’ın, rock’ın, klasik ve modern dansın, müziğin, şovun, en çok da flamenkonun tadı damağınızda kalacak. 7-11 Kasım tarihleri arasında sadece altı gösteri yapacak Fuego’dan bahsediyoruz. Ateş anlamına geliyor.
Ünlü İspanyol dansçı ve koreograf Carmen Mota’nın (67), Las Vegas ve Broadway şovlarının tekniklerinden faydalanarak yarattığı bu gösteri, ışık ve kostümlerin de yardımıyla izleyenleri koltuğa yapıştırıyor. Kariyerinde 50 yılı geride bırakan Carmen Mota, eğer sağlığı el verirse Fuego ekibiyle birlikte İstanbul’a gelecek. Gelmeden önce kariyeri ve şovuyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Dans kariyerine 17 yaşında, Antonio isimli bir dansçının yanında çalışarak başladığınızı biliyorum. Daha öncesine gidersek, nasıl bir ailenin çocuğuydunuz?
- Madrid’de doğmuşum fakat daha yaşıma basmadan Kuzey İspanya’daki Santander şehrine taşınmışız. Ülkenin bu bölgesinde flamenko fazla köklü değildir, bu sebeple beni etkileyebilecek bir ortam içinde değildim. Ailemin sanat dünyası ile hiçbir ilgisi yoktu. Bu koşullara rağmen ben her zaman dans etme ihtiyacı hissettim. Müzik benim için dans demekti. Dans derslerine katılmamın maddi yönlerini karşılamak ailem için zordu fakat beni desteklediler. Rüyamı gerçekleştirmem için çaba gösterdiler.
Antonio kimdi? Hayatınıza nasıl girdi?
- Antonio o dönemin en prestijli ve uluslararası İspanyol dansçısı idi. Çok meşhurdu ve New York’ta, Paris’te, Londra’da ödüller almıştı. Ben 14 yaşımdaydım, dans kumpanyası ile birlikte gösteri yapmak için Santander’e geldi. Beni denemesi, dansımı izlemesi için atmadığım takla kalmadı. Önce bu çabalarımı sevimli buldu. Sonra cesaretim ve kendime güvenim onu etkiledi. Kumpanyasına almak için ailem ile konuşmaya gitti. Daha 14 yaşında olduğum için ailem izin vermedi. Antonio’nun kumpanyasına iki yıl sonra katıldım.
Koreografi yapmaya başladığınızda kaç yaşındaydınız? İlk koreografinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir şeydi?
- 11 yaşımdaydım. Önce de söylediğim gibi Santander, flamenko dansı ile fazla ilgili bir şehir değildi. Bu yüzden bazen annemle birlikte Madrid’e gidip, dans derslerine girerdim. Santander’e döndüğümde, öğrendiklerimi çalışmak için danslar icat etmem gerekiyordu. Kız kardeşim ve kız arkadaşlarım için koreografiler yapardım. Bu benim için çaba değil bir zevkti.
Koreografi yapmak, bir sanat eseri yaratmak için iyi bir dansçı olmak yeterli midir?
- Büyük bir koreograf olmak için büyük bir dansçı olmanız gerekmiyor, tıpkı büyük bir dansçı olmanızın, sizin koreografiye yeteneğiniz olduğu anlamına gelmediği gibi.
ÊHayalperest bir insan mısınız?
- Evet öyleyim. Yaşınızın kaç olduğuna bakmadan hayal kurmaya devam etmek önemlidir. Bu sizi üretken kılar.
ÊKendi dans şirketinizi kurma kararını nasıl verdiniz?
- Eşimle karşılaştığımda, sergilediğimiz şovların temel sorumluları olmak için, kendi kumpanyamızı kurmaya karar verdik. Şu an 80 sanatçısı olan kumpanyamın başlangıcı 5 dansçı, bir gitarist ve bir şarkıcı idi.
Gelelim Fuego’ya. Bu dansı Cirque de Soleil’den esinlenerek mi yarattınız?
- Cirque de Soleil’in şovundaki konsepte hayranım ve çok saygı duyuyorum. Yaklaşık on sene önce Las Vegas’ta ilk kez izlediğimde "evet, işte bir şov bu şekilde yapılmalı" diye düşünmüştüm. Fuego, İspanyol folklorunun saflığı ile yeni çağdaş ve modern elemanların karışımına dayalıdır.
Bütün dansçıları siz mi seçiyorsunuz? Bugüne kadar Fuego’da kaç dansçı dans etmiştir?
- Evet onların hepsini bizzat seçiyorum. Fuego’da şimdiye kadar yaklaşık 35 sanatçı yer aldı.
En son sahneye ne zaman çıktınız? - 42 yaşıma geldiğimde, dans etmeyi bırakmaya karar verdim, fakat kendimi asla dans ortamının uzağında düşünemedim, böylece, koreograf, sanat direktörü vs. olarak devam ettim.
Carmen Mota’nın hep nasıl hatırlanmasını istiyorsunuz? İsminizin sözlükteki karşılığı ne olsun?
- Çok çalışan bir kişi.
Son olarak Türkiye’de Fuego’yu izleyeceklere ne önerirsiniz? Sizce salonu nasıl bir duyguyla terk edecekler?
- Umarım eğlenirler, gösteri yaptığım her yerde çok sıcak karşılandım. Fuego’yu izleyenlerin koltuklarına yapışacağına garanti veriyorum. Canlı Flamenko müziğinin tınıları, The Dire Straits’in Private Investigation’ı ve Carl Orff’un Carmina Burana’sı gibi destansı bestelerin zarafeti, dansçıların göz alıcı kostümleri ve güçlü bir koreografi birleşince ortaya etkileyici bir şov çıkıyor.