Güncelleme Tarihi:
Suzan Toplusoy Mimar Sinan Üniversitesi Tekstil Bölümü mezunu. Meslek hayatına 1986’da Zeki Triko’da başladı. Çok fazla iş değiştirmedi. Zeki’den ayrıldı Roman’a geçti. Roman’dan İpekyol’a transfer oldu. 2005’te Roman’ın sahibiyle evlenince doğal ve organik olarak tekrar Roman’a geçmesi gerekti. Ama işine hiçbir zaman kocasının işi olarak bakmadı, profesyonellikle yaklaştı.
2005’te tasarım ekibinin başına geçince Roman markasını bir değişime soktu. “Markanın vizyonunu ve hedeflerini tamamen değiştirdik. Farklı bir tasarım ofisi kurduk. Mağazalaşmaya hız verdik. Daha önceleri bayilik sistemiyle çalışıyorduk, kendi mağazalarımızı açtık. Tasarımın ön planda olduğu kurumsal bir anlayışa geçtik. Kaliteli ve hızlı üretim yapan bir altyapı oluşturduk. Roman’ın daha genç daha neşeli alt markası Gipsy’yi güçlendirdik ve kendi hayat tarzımızın paralelinde değişiklikler yaptık.”
Kendi hayat tarzımız derken, anlatmaya çalıştığı net. Suzan Toplusoy nasıl yaşarsa, neye ihtiyaç duyarsa onu üretiyor. Çocuklarının dünyaya gelmesiyle organik yiyecek, organik kozmetik ve organik kıyafete ilgisi artmış mesela. Organik konusunda o kadar çok araştırma yapmış ki Organic by Roman markası ortaya çıkmış. “Türkiye organik pamuk konusunda çok ileride. Ama hepsi ihracatta kullanıyor. Hiçbir firma bu kumaşı tasarımla birleştirmiyor. Biz birleştiriyoruz. Organic by Roman markasında herkesin ihtiyacı olan, zamansız, giyilebilir tasarımlar yapıyoruz. Günün her saati için elbiseden pantolona her ürün var. Ayrıca bu markayı Avustralya’dan ithal ettiğim VS Organic adlı bir kozmetik markasıyla da destekliyorum. Belli başlı Roman mağazalarında satılıyor. Yüz kreminden şampuana kadar geniş bir yelpazesi var. Anneler de çocuklarda, tabii babalar da kullanıyor. Hiçbir şekilde kimyasal yok içlerinde. Zaten uzun zamandır kullanıyordum şimdi markamı Roman müşterileriyle paylaşıyorum.”
AZ KİŞİYLE ÇOK İŞ
Roman, Gipsy ve Organic by Roman markalarının tamamı dört kişilik bir ekip tarafından tasarlanıyor. Suzan Toplusoy her ne kadar Roman’ın ana koleksiyonuyla ilgilendiğini belirtsede ofiste herkesin her konuyla ilgili fikrini söyleme özgürlüğünden bahsediyor.
Yeni bir sezona nasıl başladığına gelince: “Çok endişeli başlar sezon benim için. Kara kara şimdi ne yapacağım diye düşünürüm. Sanki bütün bildiklerimi unutmuş gibi hissederim. Boşlukları yeniden doldurmam gereklidir. Temizlenerek başlamanın aslında ne büyük bir lüks olduğunu da koleksiyon tamamlanınca anlarım. Çünkü ortaya net ve bir öncekinden kopya çekmeyen işler çıkar.”
Gençlerden oluşan bir ekibi var Toplusoy’un. Çünkü gençlerin
enerjisini ve motivasyonunu
çok seviyor. Gipsy ve Organic koleksiyonunda uçabildiklerini
ama Roman’ı yaparken 30 yıllık müşterilerine sadık kaldıklarını anlatıyor: “Her yıl kumaş ve renklerde farklılık sunmaya çalışıyoruz ama kalıplarımızı
pek bozmuyoruz.”
“Roman müşterisi kimdir” sorusunun cevabı çok zor değil Toplusoy’a göre: “Şık olmayı çok seviyor. Mağazadan çıkarken ayakkabısını ve çantasını da almak istiyor. İki haftada bir, koleksiyonun yenilenmesini bekliyor. İki hafta sonra geldiğinde bugün aldığını bulamayacağından emin ve bu
durumdan da çok mutlu...”
ROMAN’IN KREATİF DİREKTÖRÜ SUZAN TOPLUSOY
“Her gün sabah sekiz akşam altı ofisteyim. Her ayın bir haftasını da seyahatte harcıyorum. Sene de dört kere Uzakdoğu, dört kere Amerika, her ay bir kere Avrupa...”
KALIP-KALİTE-FİYAT DENGESİ
Bizi farklı kılan kumaşların kalitesi ve kalıpların hatasız olması. Kalıplarla ilgili hiç şikayet almayız. Kumaşlarınımızın hepsi dayanıklılık testinden geçer. En önemlisi, kaliteli bir ürünü uygun fiyata satmanın peşindeyiz. Bir gömleğin, bir pantolonun, bir ceketin maliyetini herkes biliyor. Göz göre göre müşterimizi kandıramayız. Evet yüzde 100 ipek, yüzde 100 kaşmir satıyoruz ama fiyatları uçurmuyoruz.
KENDİ MARKASINA NE OLDU
Toplusoy 2005’te kendi markasını da kurdu. Osmanlı izi taşıyan kaftanlarla bir koleksiyon hazırladı. İki kere New York’ta fuara katıldı. İki yıldır ara verdi. Şimdi Çeşme ve Bodrum’daki iki dükkanla Suzan Toplusoy markasını küllerinden doğurmak için çalışıyor.
İSTANBUL’UN EN ESKİ HAMAMINDA SERGİ
Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nde inşa edilmiş, İstanbul’un en eski Osmanlı eserlerinden Tahtakale Hamamı, aynı zamanda İstanbul’un en büyük hamamlarından biri. Doğan Kuban tarafından restore edilen yapının bir bölümü bugün işhanı. Piril Güleşci Arıkonmaz tarafından 18 yıl önce kurulan Pg Art Gallery’nin, 13 Eylül’de başlayan ‘Tekinsiz Oyunlar’ sergisi işte burada Roman’ın ana sponsorluğuyla açıldı. Öznur Güzel Karasu’nun küratörlüğünde farklı disiplinlerden 22 sanatçının ‘oyun’ kavramının farklı anlamlarından yola çıkarak yaptığı çalışmalar sergileniyor.
SAVAŞ SONRASININ İHTİŞAMI
1940’lardan 1970’lere uzanan bir zaman dilimini işleyen Roman 2011/12 Sonbahar-Kış Koleksiyonunun çekimi Paris’teki Chateau de Ferriere’de yapılmış. Toplusoy, 2. Dünya Savaşı sonrasının lüksünü ve ihtişamını simgeleyen gösterişli kumaşlar kullandığını anlatıyor: Kürkler, brokarlar, kaşmirler ön planda. 1970’lerin bohem lüks havasından vazgeçilmiyor. Gece elbiselerinde; ipek satenler, krepler, şifonlar ve taftalar kullanılıyor.