Güncelleme Tarihi:
Lisa Birnbach (54), büyük markalara pırlanta satan işadamı bir baba ve ev hanımı annenin üç çocuğundan biri olarak New York’ta doğdu. Tipik Manhattan’lı bir ailede büyüdü: “Annem müzelere gider, öğle uykusuna yatar, gönüllü çalışmalarda bulunurdu. Bizim hayatımızsa özel okullar, dans dersleri ve şehir kulüpleri arasında geçerdi. Bunlar bize sosyetik bir hayat tarzı değil, gündelik hayat gibi gelirdi. Ancak, üniversitede bunun ayrıcalıklı bir hayat tarzı olduğunu anladım” diyor. Şiir ve gazetecilik okumak için ABD’nin önde gelen okullarından Brown Üniversitesi’ne giren Birnbach, mezuniyetten sonra New York’a dönüp Village Voice gazetesinde işe başladı. 1980’de bir teklifle hayatı değişti: “Kolejli tarzda yaşayanlarla ilgili bir kitap yazmamı istediler. Böylece, çok mütevazı beklentilerle yazılmış ve yayınlanmış ‘Preppy Handbook - Kolejlinin El Kitabı’ çıktı.
KENNEDY’LER İLAHTI
Kitap, bu insanların tarzı, felsefesi, tavırları, mahalleleri, ne tür köpekler edinmeli, arabalar kullanmalı, davetler vermeli gibi bilgiler içeriyordu. İlk hafta tükendi.” Bu insanların kim olduğunu Birnbach’tan dinleyelim: “Doğuştan kolejli tarza sahip insanlar, ailelerinin gittiği özel okullara gider. Mücevherler, arabalar ve yazlık evler miras kalır. ‘Mükemmellik’ için yaratıcılığa gerek yoktur, çünkü tüm hayatları boyunca adı konmamış kuralları takip ederler. Genelde anne-babanızın stilinde giyinirler; mokasen ayakkabıdan vazgeçmezler. Yeni kıyafet almaktansa aile yadigarlarını kullanırlar. Kendilerine güvenirler. Eski Amerikan Başkanı Kennedy ve ailesi bu terimin tam karşılığıydı; yanık tenli, dinç, basit olmadan stil sahibi... Hâlâ tüm kolejlilerin ilah çifti Kennedy’lerdir.”
Kitap yayınlandıktan 30 yıl sonra ‘kolejli tarzı’ bir trend olarak tüm dünyaya yayıldı. Birnbach kolejli hayat tarzına ilginin sebebini şöyle açıklıyor: “Ekonomik küçülme bu hayat tarzına ilgiyi artırdı çünkü ‘kolejli’ insanlar kıyafet ve tavırlarıyla, bu sorunlarla ilgilenmiyormuş ve daha önemli işleri varmış izlenimi bırakıyor. Olmasanız bile soyluymuş gibi davranabilir, işiniz yoksa bile başarılıymış gibi görünebilirsiniz. Ayrıca çok paraya gerek yok. Chloe çanta veya Celine gömlek yerine gardırobunuzdan bir şeyler giyebilirsiniz; basit bir polo gömlek ya da mokasen ayakkabılar...”
REHABİLİTASYON MODASI
Kolejliler, artık sadece üst sınıf beyaz Anglosakson Amerikalı değil: “Her renk ve cinsiyetten kolejli var. Belli değerlere sahip olunca, belli şekilde giyinmeye başlıyorsunuz. Bir stiliniz ve tavrınız oluyor. Bu değerlerin çoğu 30 yıl öncekiyle aynı. Eskiye hürmet çok önemli. Anneanne ailedeki en önemli figür. Özel liseye gidemeseniz bile, üniversitede mimari, restorasyon, antika, peyzaj, gazetecilik, yazarlık, yayıncılık, hukuk ve yatırım bankacılığı okumalısınız. Kâğıt kitabı tercih etmelisiniz. Yoksa nasıl güzel bir kütüphane kurabilirsiniz? Raketle oynanan tüm sporları yapmalı, binicilik, yelken ve kayak merakınız olmalı. Eskiden gece-gündüz içerek parti insanı oluyordunuz. Şimdiyse çok içmek bir problem. İnsanlar artık rehabilitasyon ve detoks merkezlerine gidiyor. Rehabilitasyon merkezleri, yeni yatılı okul. Rehabilitasyon da yeni statü sembolü.”
PARIS HILTON BİZİM YÜZ KARAMIZ
Kolejli tarz; Lacoste, Brooks Brothers, Ralph Lauren, Tommy Hilfiger, Burberry, Tod’s, Etro, Paul&Shark, Agnes B. ve Celine’i tercih eder. Gweynth Paltrow, iyi bir hazırlık okuluna gittiğinden tam bir kolejlidir; İngiliz aksanını, şarkı söylemeyi, İspanyolca bilir. Ayrıca İngiltere’den bir kolejli olan Chris Martin’le evlendi. Gelinlik tasarımcısı Vera Wang, Martha Stewart ve Ben Affleck de bizdendir. Paris Hilton’sa kolejliler için bir utanç kaynağı. Kardashian’lar antitezimiz; reality şovları, botokslu yüzler, silikonlu dudaklar, yapay güneş yanıkları, kameralar önünde seks yapıp kamuya sızdırmak... Dövme de hiç ‘kolejli’ değildir. Erkeklerin kulaklarını deldirmesini de çok kötü buluyorum.
Türkiye’de ödüllendirilmekten büyük mutluluk duyuyorum. İstanbul, Amerika’daki kolejliler için ‘en trendy yer’lerin başında geliyor. Paris ve Londra gibi bilindik yerlere gitmeyi severiz ama sonraki adım İstanbul gibi egzotik yerleri keşfetmek
Hande Ataizi: Galerici gibi bir tarzı var. Siyah-beyaz kullandığından fazla kolejli değil daha çok şehirli gibi. Ancak dağınık saçları ve ceketi iyi bir işaret. Şişirtilmiş dudaklı insanlar kolejli tarza sahip olmaz.
Tarkan: Model gibi görünüyor. Geleneksel smokin ve papyonu beğendim. Kirli sakallarından da hoşlandım, kolejli diyebiliriz.
Ertuğrul Özkök: Kesinlikle kolejli bir tarz! Siyah kemik çerçeve gözlükler, ceket, gömlek... Ya bir yayıncı ya da editördür.
Ayşe Boyner: Tam bir kolejli! Tahminimce bir kariyeri yok, genç bir anne olabilir. Tarzı çok uygun; saçları dağınık ama temiz ve parlak. Her şeyini sıkı sıkı tutuyor. Ayrıca kameralara yüz vermemesi de kolejli göstergesi.
Eda Taşpınar: Kesinlikle değil, kafası karışık. Öncelikle saçları çok uzun. Biz kolejliler asla göbeğimizi ifşa etmeyiz. Ayrıca çok fazla aksesuvar kullanıyor. Bir kimliği yok maalesef.