Güncelleme Tarihi:
UYANDIM, BURNUM ÇALIŞMIYORDU
Yaklaşık 10 yıl önceydi. Bir balık restoranında, iş yemeği yiyorduk. Yemeğin ortasında tuvalete gittim. Lavabonun önünde, aynada kendimi gördüm ve yere yığıldım. Masaya dönmeyince arkadaşlarım meraklanmış. Beni tuvalette baygın bulmuşlar. Ayılınca hemen ayağa kalktım. Hiçbir yerimi çarpmamıştım, kafamda ya da vücudumun herhangi bir yerinde acı yoktu. Herkesten özür dileyerek kalkıp eve gittim. Hemen uyudum.
Uyanınca duşa girdim. Suların altında yarım saat geçirmeme rağmen ayılamadım. Çıkar çıkmaz raftaki en keskin kokuyu, limon kolonyasını avucuma boca ettim ve kokladım. Normal şartlarda burnumun direğini sızlatması gereken kolonya su kadar kokusuzdu. Gerisi korkunç bir panik. Evde bulduğum her şeyi koklamaya başladım. Kahve, çikolata, mandalina, parfüm, sabun, lavanta... Burnuma sokarcasına kokluyordum ama sonuç koca bir boşluktu. Hiçbir şeyin kokusunu duymuyordum. Oysa kokularla arası çok iyi bir kişiydim. Yanımdan geçenin parfümünü tanır, sandal ağacı, amber diye yorumlarda bulunurdum. Apartmanda kim dolma pişirmiş, kim patlıcan kızartmış, ayırırdım.
KOKU MERKEZİN ZARAR GÖRMÜŞ
Evden nasıl çıktığımı, en yakın hastaneye kendimi nasıl attığımı bilmiyorum. Önce beyin tomografisi çektiler. Nörologlar kontrol etti. İlerleyen günlerde hepsi profesör birçok doktora göründüm. En sonunda düşmenin etkisiyle beynimdeki koku merkezinin zarar gördüğünü söylediler. Tedavisi, ilacı, ameliyatı yokmuş. Belki üç ayda, belki bir yılda, belki 10 yılda geçer! Aniden koku almaya da başlayabilirsin ama hayatın boyunca hiç koku almadan da yaşayabilirsin dediler. Aklıma hemen eski Türk filmleri geldi. Hani başrol oyuncusu birden kör olur, sonra birden görmeye başlar ya, benimki de aynen o durumdu. O filmlerin senaryolarının çok da uyduruk olmadığını doktorlardan öğrendim.
YİYEMEDİM, 45 KİLOYA DÜŞTÜM
Koku alamadığım için yediğim hiçbir şeyin tadını da alamıyordum. Yediğimiz her şeyin kokusu olduğunu ve koku olmadan tadın hiçbir anlam ifade etmediğini acı bir şekilde öğrendim. Mesela muz. Kokusunu duymayınca tadının samandan hiçbir farkı yok. Et de aynı şekilde. Pirzola mesela. Daha ızgaradayken ağzımızı sulandıran o müthiş yiyecek kokusu olmayınca öyle bir yavanlaşıyor ki! Yediğim hiçbir şeyin tadı yoktu. Gözümü bağlasalar ne yediğimi ayırt edemeyecek duruma gelmiştim. Tat alamadığım için yememeye, yemediğim için de zayıflamaya başladım. 45 kiloya düştüm. Bir tek çorba içebiliyordum. Baharatlı şeylerin tadı daha kötü geliyordu. Sarmısaklı yoğurt en sevdiğim şeydir, koku almamaya başlayınca sarmısak en nefret ettiğim şey oldu. Kendi kendime yemekler icat ettim. Baharat kullanmadan pişirilen sebzeleri nispeten daha kolay yiyebiliyordum. Onlara yüklendim. Kilo almak için buna mecburdum.
KOKUSUZ YİYECEKLER HAFIZAM
Doktorlar koku alma duygun her an geri gelebilir dedi ya ben de beklemeye başladım. Bu yüzden ilk aylar çok kötü geçti. Hiç durmadan her şeyi kokluyordum. En keskin kokuları seçiyordum ama nafile! Sonra beklemek yerine alışmayı denedim ve alıştım. Görmeyen biri dokunarak bazı nesneleri beynine kaydeder ya ben de yiyeceklerin tatlarını, kokuları olmadan kaydetmeye başladım. Salatalık tadı, havuç tadı gibi... Dört yıl önce bir gün bir şeylerin değiştiğini fark ettim. Sis biraz olsun dağılmıştı. İyi ve kötü kokuları ayırt edebiliyordum. Ara tonlar yoktu ama siyah ve beyaz vardı. Buna da şükürdü. Güzel bir parfüm kokusu duyduğumda güzel koku, çöp kokusu duyduğumda çöp kokusu diyordum. Her parfüm de güzel gelmiyordu yalnız. Neden bilmem bazılarını kötü koku olarak algılıyordum.
BİR SANİYELİK MUCİZE
Tam altı ay önceydi. Evde otururken 26 yaşındaki kızım çikolata ikram etti. Paketi bana uzattı. Çikolatadan bir parça koparırken birden beynimde bir şimşek çaktı. Bir saniyeliğine de olsa çikolatanın kokusunu duydum. Hayatımda hiç bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum. Şimdi şöyle hissediyorum: Sanki beynimde iki tel var. O gün bir saniyeliğine de olsa o iki telin ucu birbirine değdi, alev çıktı. Bir saniyelik çikolata kokusunun arkası yine karanlıktı ama o bana yetti. 10 yıl mahrum kaldığım için bir saniyesi bile iyi geldi. Üç ay önce aynı şey bir kez daha gerçekleşti. Bu kez sarmısak kokusunu bir saniyeliğine aldım. Arkadaşım sarmısaklı yoğurt yiyordu. İnanamadım. O bir saniyelik hissin sayesinde bir tabak yoğurdu afiyetle yedim.
PARFÜMÜMÜ DEĞİŞTİREMİYORUM
Koku duygumu yitirdiğim günden beri parfümümü değiştiremiyorum. Issey Miyake’nin, bana yakıştığından eminim. Kavun aromalıydı, herkes bana çok yakıştırırdı. Umarım piyasadan kalkmaz. Yeni bir parfüm almama imkan yok. Nasıl koktuğumu bilmezsem mahvolurum.
KİMSEYE İLGİ DUYAMIYORUM
Koku aldığım zaman yaşadığım aşk ile koku almadan yaşadığım aşkın farkını biliyorum. Koku olmadan aşk da eksik kalıyor. Öpüşmekten de zevk alamıyorsunuz. Görsel bir aşk yaşıyoruz. Kokusunu bilmediğiniz bir tene dokunarak idare ediyorsunuz. Sırf bu yüzden uzun zamandır hayatımda erkek istemiyorum. Kimseye ilgi duyamıyorum. Yine de gelecekten umutluyum, yavaş yavaş geri gelecek gibi hissediyorum. Bir sabah uyanacağım ve hayatı yeniden koklayacağım.
TER, AYAK, GAZ KOKUSU YOK
Koku alamamanın avantajları da var tabii. Ter kokusu, ayak kokusu, ağız kokusu yok artık. Bir keresinde erkek arkadaşım şöyle demişti: "Şu an ayaklarım kokuyor ama sen bunu duymuyorsun. Oh ne rahat!" İnsanlar yanımda rahatlıkla gaz çıkarabiliyorlar. Galiba benden daha çok yanımdakiler şanslı.
KIZIMIN KOKUSU BURNUMDA TÜTÜYOR
Şanssızlıklarıma gelince: Odam çok havasız kalmışsa fark edemiyorum. Gaz kokusu alamadığım için tüp kullanamıyorum. Arabam şase yapsa yanık kokusunu duymuyorum. En çok baharın ve denizin kokusunu özlüyorum. Yağmur yağdığı zaman ortaya çıkan toprak kokusunu bir de. Kızımın kokusu da burnumda tütüyor.
Burnunuza mandal taksanız da beni anlayamazsınız
Durumum diğer özürlülerden farklı. Kusurum dışarıdan fark edilmediği için kimse bana acımıyor. Görme duyumu kaybetseydim ailem kan ağlardı. Ama koku alamamam onları çok ilgilendirmiyor. Hatta zaman zaman unutuyorlar. Kimse beni tam anlamıyor. Burnuna mandal tıkayan dostlarım oldu ama aynı şey değil. Bir insan burnunda mandalla kaç dakika kalabilir!
TRAVMALARDA KALICI HASAR OLUŞUR
Nörolog Dr. Ali Boyacıyan (Amerikan Hastanesi): Beynin ön alt tarafına yerleşmiş koku siniri zarar gördüğünde koku kaybı gerçekleşir. Grip ve sinüzit gibi hastalıklarda bu koku kaybını geçici olarak hissederiz. Ancak düşme ve çarpmadan kaynaklanan travmalarda kalıcı hasar gerçekleşir. Hastanın tekrar koku alması sinirin kendini yenilemesine bağlıdır. Bu bir çiçeğin yeniden filiz vermesine benzer: Bazı kişilerde dört ay, bazılarında dört yıl sürer. Bazılarında ise hiç geri gelmez.