Kocamı teknede istemem!

Güncelleme Tarihi:

Kocamı teknede istemem
Oluşturulma Tarihi: Haziran 12, 1999 00:00

Haberin Devamı

Denizdekini evde beklemek zordur. Sıkıntısı endişeden mi, yalnızlıktan mı, yoksa size olan sevgisinin denize kayıyor olmasından mı bilinmez. Kadınına göre değişir. Onu evde beklemeye dayanamadım demek ise cesaret ister. Nazlı İmre'nin cesur olduğu 35 yaşından sonra, eşi Ergin İmre'yle paylaştıklarının azalmasına dayanamayıp, yelkene başlaması, sonra da yıllarca yarışlara katılıp, ardından da bu işin idarecilik kısmına kadar atlamasından belli. Türkiye Yelken Federasyon üyesi, optimist sınıf sekreteri, Türkiye Yelken Vakfı İkinci Başkanı ve Uluslararası Yelken Federasyonu Kadınlar Komitesi'nin eğitim bölümünde çalışıyor. Teknesinin adı Ideefixe. 1991'den beri yarışlara katılan ve birarada olan ekip on kişi. O asla eşinin teknesine binmiyor, onu da kendi teknesinde istemiyor.

Yelkencilik geçmişiniz ne, nasıl başladınız?

- Bir sene karada oturdum. Kocayı karada beklemek kadar zevksiz ve zor bir şey yok. Onun tekne alması, yelkenciliğe başlaması da tesadüf aslında. İlk kurduğu ekibin çoğunluğu mahalle arkadaşlarıydı ve yelkenle çok alakaları yoktu. İş ciddiye binince, kriterler değişti. Bambaşka bir yöne gittiler. Benim için fazla profesyoneller. Ben öyle olmak istemiyorum. Bunun mücadelesini kendi teknemin üstünde de veriyorum. Çünkü onlar önümüzde örnek. Bunu iş gibi görmek istemiyorum, keyfi yapmak istiyorum. Gülmek istiyorum, çarşaf olmak, yenilmek istiyorum.

Eşiniz nasıl bakıyor bu duruma?

- Ben ona da diyorum. Sen bunu işe çevirdin. Bir farkı yok ki, gene plan, gene program, gene adamlar, ilgililer. Şirket yönetimi haline geliyor. Benim amacım bu değil. Kendi ekibime de söylüyorum. Çocuklar benle siz bunu ancak bu kadar yaparsınız. Ben çok güzel günler geçirdim teknenin üzerinde, iddiasız yarıştığımız bir dönemdi. Bence başarılı da olduk. Tamam ama lütfen hırsınız aklınızın arkasına geçsin. Sevmiyorum bu gerilimi.

Yelkenciliğe başlamanızın tek nedeni, eşinizi karada beklemenin çok zor gelmesi mi peki?

- Tabii canım. Bir de şu var, hafta içi zaten görüşemiyorsunuz. Hafta sonunda da karı-kocanın birbirinden farklı şeyler yapması daha da çok ayırıyor, uzaklaştırıyor. O zaman aynı evin içinde ayrı hayatlar yaşayan insanlar haline geliyorsunuz. Ama aynı hobiyi paylaşabildiğiniz vakit her şey çok daha rahat. Bir kere hafta sonları gene birlikte geçiyor, tatiller sadece yelken, yarış tatilleri oluyor. Biz federasyonda da birlikteyiz. O asbaşkan, ben üyeyim.

Artık konularınız, tartışmalarınız hep yelken üzerine mi oluyor?

- Bazen isyan ediyorum, bir kere de kendi problememiz için kavga edelim diye. Çünkü biz gerçekten çok tartışan karı-kocayız. Ve millet buna çok gülüyor. Yönetim kurulu toplantılarında çoğu kez birbirimizin fikirlerine karşı çıkıp sert tartışmalar yaptığımız oldu. Aynı fikirde olmak zorunda değiliz yani.

Siz ekibi nasıl kurdunuz?

- Mihri Ereş vardır, o zaman onunla konuştuk ve ekibi o kurdu. Tamamen İstanbul Yelken'in genç sporcularından kurduk. Hep birlikte antremanlarla başladık. Her cumartesi pazar antremana çıktık. Ben herkesi teknede tanıdım. Bu ekip bir aile oldu. Ekibin hepsi, benim dışımda erkek. O zamanlar onlar lisedeydi. Büyüdüler, evlendiler, askere gittiler. Aşklarına, hüsranlarına, başarılarına tanık oldum bu teknede.

Bütün yarışlara katılıyor musunuz?

- İlk zamanlarda çocukların hepsi talebeydi ve her yarışa katılıyorduk. 91'den 99'a sekiz sene. Hepsi büyüdü. Şimdi daha zor, çalışıyorlar. Çoğu süreyi ben kocamdan çok onlarla geçirdim.

Niye eşinizle birlikte denize çıkmayı düşünmediniz?

- Binmem! Kesinlikle binmem onun teknesine, o da bir stres. Yok, kocamla yarışmam yani. Onu da istemem teknemde. Ne o benimkine binsin ne ben onunkine. Herkes kendi çöplüğünde ne yapacaksa yapsın yani. Bir de farklı bakıyorsanız olaya daha da gerilim oluyor. Tamam bende bir çok konuda perfeksiyonistim ama bu konuda olmak zor geliyor. Çünkü daha çok kendimden vermem gerekiyor. O da işime gelmiyor. Daha çok konsantre olmam gerek. Olmayacağım! Daha dikkatli olmam gerek, olmayacağım! Dolayısıyla hiç bir zaman denemedik, gündeme bile gelmedi.

Siz hemen gidip kendinize bir tekne mi aldınız?

- Ergin (eşi), ikinci teknesini alırken, benim teknemle denemek ister misin dedi. Ben bilmiyordum ki bu işin hoşuma gidip gitmeyeceğini. Ama kabul etmedim. Biz direk kendi teknemize on kişi bindik ve başladık. Bizim ilk teknemiz eski ve yorgun bir tekneydi. Artık malzeme yorgunluğundan teknede aksaklıklar başlıyor. Böyle olunca da emniyet bitiyor. Ve ben yeni tekne almaya karar verdim. Ergin ‘‘hadi bakalım hayırlısı,’’ dedi.

Ya sevmeseydiniz denizi?

- Sevmeseydim başka bir alternatif düşünürdüm. Ama benim için de deniz tutku haline geldi. Sadece onun kadar hırslı değilim ve olmayacağım.

S.T

Denizciler arasında bitmeyen tartışma:

Fiber mi, ağaç mı?

İnsanoğlunun denizden karnını doyurmaya başlamasıyla eş zamanda gelişmeye başlayan su üzerinde durma çabaları, günümüzde dijital bir ekranda, dijital bir harita üzerinde, kırmızı bir nokta olarak dünyanın üzerinde nerede olduğunu gösterir bir yere kadar geldi.

Sonarlardan, CBC sistemlere kadar uzanan teknolojik patlamadan nasibini alan deniz araçlarında, hálá fiber-glass mı, ağaç mı sorusu gündemde. Polyesterle cam elyafının bir araya gelmesiyle oluşan fiber-glass kısa süre içinde yüzyılın sürprizi olarak denizlerle tanışmış, su sporlarının gelişmesine büyük katkıda bulunmuştur. Ancak bu mucize buluş yüzyılın ortasında, karadaki yaşantısını denizde de sürdürmek isteyenlerin talepleriyle modelleri daha çok gücü çağrıştıran, denizin kendi estetiğinden uzak, meraklıysak teknoloji harikası da sayılabileceğimiz deniz araçları çağını da başlatmış oldu. Yapım süresi hızlı ve ekonomik olan bu malzemeyle üretilen tekneler, yıllardır ustaların elinden sayılı miktarda çıkan ağaç tekneleri hızla geçip, denizlere yeni misafirleri de taşıdı. Bu gelişmeyle zenginliğin de simgeleri arasında yerini hızla aldı.

Sosyolojik bir araştırmada çok iyi bir ipucu olarak da sayılabilecek tekne seçimi; bizim denizden ne tür bir faydalanma arayışı içinde olduğumuzla birebir ilgili. Zaman sorunu yüzünden tercihini fiber-glass malzemeden yapmak zorunda kalan deniz tutkunlarından, denizi kayak pisti gibi gören hız meraklılarına kadar geniş bir alana yayılmış deniz araçları içinde tercih yapmak tamamen iyi bir amaç tespiti ile mümkün; Denizden ne tür bir faydalanma peşindeyiz? Ü.K

DAYANIKLILIK:

Fiber bir teknenin ömrü yirmi, otuz sene arasında. Ancak bir ağaç teknenin ömrü ise elli yıldan iki yüz elli yıla kadar çıkabiliyor. Bir de fiber-glass teknelerin günün modasınını taşıyan çizgilerle üretildiğini ve zamanla demode olduğunu düşünürsek ömrü daha da kısalıyor.

BAKIM VE ONARIM:

Fiber teknenin yıllık bakımı çok kolay. Bir pasta cila ve su kesimine vurulan, tekneyi deniz asalaklarından koruyan zehirli boyadan başka bir masraf gerektirmez. Ağaç tekne ise her sene, bazen iklimine göre senede iki kere masraflı bir bakım gerektirir. Ancak tekne sahibinin tutkusu gözönüne alınırsa zor gibi görünen bu bakım onları asla yıldırmaz.

AĞIRLIK VE DENİZE UYUM:

Ağaç malzemenin ağır olmasından kaynaklanan su ile uyumu, fiber tekneye oranla büyük bir avantaj sağlar. Dalgalı ve akıntılı sularda ağaç teknenin denizle uyumu mükemmele yakınken fiber teknenin suya tutunması böyle havalarda oldukça sorunludur.

MODELLER:

Bizim sularda gezen ağaç tekneleri sınıflandırırsak; alamatra, taka, yelken yarışlarında boy gösteren dragon, pirat, trandil, gulet gibi güney patentli gezi teknelerini sayabiliriz. Fiber-glas malzemeden yapılan teknelerin ise yelken sınıfları dışında sadece iriliklerine ve hızlarına göre sınıflandırmak mümkün. Bunlar yat, motor yat, jetski, trimaran, katamaran, yelkenli, süper yelkenli...

BU HAFTA

Yelken

Optimist ve Laser sınıfları arasında İstanbul İl Birinciliği bugün başlıyor, yarın sona eriyor.

Türkiye Yelken Federasyonu'nun olimpiyat çalışmaları 18 Haziran tarihinde İstanbul'da başlıyor. 20 Haziran'a kadar devam edecek.

Surf

Türkiye Yelken Federasyonu tarafından düzenlenen W.Surf Türkiye Kupası ayağı, bugün ve yarın Bodrum'da yapılıyor.

Açıkdeniz Yat Yarışları

İYK (İstanbul Yelken Klübü) Kupası yat yarışları bügün ve yarın İstanbul'da yapılıyor.

Gemi yolculukları

Türkiye Denizcilik İşletmeleri'nin TDİ Karadeniz Kruvaziyer gemisi bu yaz Akdeniz turuna çıkıyor. ‘‘Bir seferde üç medeniyet...’’ adı altında düzenledikleri 12 gün 11 gecelik tur programı 25 Haziran tarihinde İstanbul'dan başlıyor ve 6 Temmuz Salı günü'ne kadar devam ediyor. İstanbul-İzmir-İskenderiye-Hayfa-Girne-Alanya-İzmir-İstanbul rotasındaki gezinin fiyatları şehir turları dahil 875 dolardan başlıyor ve 1900 dolara kadar çıkıyor. TDİ'nin bu yaz programında Ege-Akdeniz gezisi de yer alıyor. İstanbul-Dikili-İzmir-Bodrum-Girne-Alanya-Fethiye-Kuşadası-İzmir-İstanbul rotasındaki bu gezi ise 780 dolardan başlıyor ve 1750 dolara kadar çıkıyor. Daha ayrıntılı bilgi için (0212) 293 00 98'i arayabilirsiniz.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!