Savaş ÖZBEY
Oluşturulma Tarihi: Şubat 21, 2004 21:06
Yakında sizin çevrenize de sıçrayabilir. Koca koca kadınlar, eşek kadar olmuş adamlar, işten gelir gelmez geçiyorlar bilgisayarın başına saatlerce evcilik oynuyorlar. Oyunun adı The SİMS.
Dört yıldır dünyada satış rekorları kırıyor, sadece yakalayamadığı ilişkiyi sanal ortamda yaratmak isteyen gençleri değil, her yaş her konumdan insanı bilgisayar başına kilitliyor. Kimi kaçmış hayatını baştan yazma derdinde, kimi bilgisayarda gerçek aşkın antrenmanını yapıyor.
Çıktığı günden bu yana tüm dünyada milyonlarca kişinin hayatına giren The SİMS, gerçek hayatın simülasyonu olan bir bilgisayar oyunu. Zaten ismi de buradan geliyor. Alıyorsunuz oyun paketini, eve gelip kendinize başka bir hayat yaratıyorsunuz. Tıpkı gerçek hayattaki gibi para kazanıyor, ev kuruyor, sevgili buluyor, evleniyor, çocuk yapıyorsunuz. Tatile çıkabiliyor, evde parti verebiliyorsunuz. Gerçek hayatta olan her şeyi, bu oyunda yönettiğiniz kahramanlarınız ile yaşayabiliyorsunuz.
Belki de bu kadar gerçekle iç içe olduğu için, aslında sadece oyun da oynamıyorsunuz. Bir yandan da hayatla ilgili kendinize dair hayaller kuruyorsunuz. Sıkıldığınız yerde bırakıp yeni bir hayata başlıyorsunuz.
EN ÇOK BEYAZ YAKALI KADINLAR OYNUYOR
Oyunu her kesimden insan tercih ediyor: gençler, yaşlılar, çiftler, bekárlar... Ama özellikle iş-güç sahibi, iyi eğitim almış, yoğun iş temposuna sahip beyaz yakalı kadınlar oynuyor bu oyunu. Hedef sanal dünyada, iş, ev, eş derken kendinize özlediğiniz gibi bir hayat kurmak ya da bu hayatın antrenmanını yapmak! Oyundaki ölçü yarattığınız adamcıkları mutlu etmeniz. Onlar mutlu olurlarsa siz de başarılısınız demektir.
İlk kez 2000 yılında piyasaya sürülen The SİMS’in daha sonra çeşitli eklenti paketleriyle yeni versiyonları geliştirildi. İthalatçı firmanın Halkla İlişkiler Koordinatörü Yamaç Erdil, dünyada oyuna talebin yüzde 60’ı kadınken, bu oranın Türkiye’de yüzde 75 civarında olduğunu söylüyor:
‘Başından sekiz-dokuz saat kalkmayan arkadaşlarım bazen beni bile şaşırtıyor. Müşterilerle birebir muhatap oluyorum. Başka oyunların da serileri çıkıyor ama The SİMS’i alan mutlaka eklenti paketlerini de alıyor. Satış rakamlarımızı açıklayamıyoruz ama şunu söyleyebilirim, Sims FIFA serisinin üç katı satıyor.’
TÜM ZAMANLARIN EN FAZLA SATAN OYUNU
Oyun piyasaya çıktığı 2000 yılından 2003 yılına kadar 28 milyonun üzerinde sattı.
Oyunun sahibi Maxis firması. Yaratıcıları aynı zamanda Simcity oyununu da kuran simülasyon oyunlarının dehası Will Right ve ekibi.
Oyunun 6 eklenti paketi, bir delux (genişletilmiş) paketi, bir de double delux (ekstra genişletilmiş) paketi var.
Bugüne dek 17 dile çevrildi. Türkçesi henüz yok.
Dünyada SİMS oyuncu profilinin yüzde 60’ın kadınlar olduğu tahmin ediliyor. Ağırlık genç kadınlarda.
Haftada ortalama sekiz saat oynandığı gözlenmiş
2000 yılında ilk çıktığında İnteraktif Sanatlar ve Bilimler Akademisi tarafından ‘Yılın en iyi oyunu’ seçildi.
Mart 2002’de oyunun dağıtıcısı Elektronic Arts, ‘The SİMS’in tüm zamanların en çok satan PC oyunu olduğunu duyurdu.
İleride kuracağım yuva için antrenman yapıyorum
Funda Ersavaş (25) muhasebeci. Oyunun müdavimlerinden. İşten döndükten sonra her gün bir saatini bilgisayar karşısında The Sims ile geçiriyor.
Günde kaç saatinizi SİMS oynayarak geçiriyorsunuz?
- Minimum bir saat. Ama oturduğunuz zaman başından kalkamıyorsunuz. Dün akşam yarım saatliğine girdim. İki saat olmuş.
Hangi zamanlarda oynuyorsunuz?
- İşten çıkıp eve geldiğiniz, bir duş alıp, günün yorgunluğunu attığınız saatler en uygun saatler. Ben muhasebeci olduğumdan bu oyun, rakamları kafamdan boşaltmama yardımcı oluyor. Para yine var ama bu kez sanal da olsa kendi param. SİMS’in kendi müziğini açıyorum. Mutlaka böğürtlen çayım olacak. Çok acil değilse telefonlara bakmıyorum.
Bu oyunla nasıl tanıştınız?
- Arkadaşım vasıtasıyla. Bana ısrarla tavsiye etti. Yeni başladığım için ilk versiyonundan başladım. Çünkü oyun bir devam niteliğinde. Birini bitirmeden öbür aşamaya geçemiyorsunuz.
Oyun böyle kulaktan kulağa mı yayılıyor?
- Ben başladıktan sonra hemen başka bir arkadaşıma önerdim. O da bana ‘Ben zaten oynuyorum’ dedi. Kuzeninden öğrenmiş oyunu. Bu saydıklarımın hepsi hanım. Bir süre sonra fark ettim ki, aslında çevremde bu oyunu oynayan birçok insan varmış. Oyun Türkçe değil. Komşudan sözlük istemeye gittim, kızı hemen anladı ne için istediğimi, o da üçüncü versiyonundaymış.
Size ne kattığını düşünüyorsunuz?
- Kafamı boşaltıyor. İngilizcemi geliştiriyor. İleride benim de bir yuvam olacak. Bu oyun sayesinde şimdiden bunun antrenmanını yapıyorum.
Erkekler, kadınlar kadar başarılı değil
The SİMS’i kadınlar gibi erkekler de oynuyor. Ama kadınların yuva yapmadaki becerisi çoğu zaman erkeklerde yok. İşte bu oyunu oynayan Emre adlı oyuncunun internette anlattıkları:
Emre (oyuncu) oyuna başlar, ne yapsam diye düşünürken ‘Kız arkadaşımı yaratayım’ der. Onu da koyar oyuna, güzel bir ev yapar, dayar, döşer. O sırada ocak alev alır, yangın çıkar, Emre’nin evi de yanar, sevgilisi de. Emre’nin siniri bozulur, oyuna sıfırdan başlar.
Ama Emre akıllanmıştır, bu kez bekar hayatı yaşayacaktır. Güzel bir ev yapar, gelen komşuları karşılar, birkaç gün böyle geçer. Bu arada Emre ayna karşısında konuşarak karizmayı, aletlerle çalışarak vücudunu geliştirir. Ama durduk yerde ağlamaya başlar, yalnızdır... Önceden oynadığı aileden Betty Newbie’yi evine çağırır, onunla flört eder, evlenir. (Bir evlilik 1000 dolar tutuyor, haberiniz olsun.) Ama önceki karısıyla hálá resmen evli olduğu için, sevgilisi oyun moyun dinlemez, kavga ederler.
Emre’nin iş hayatında yükselebilmesi ve daha fazla kazanabilmesi için oyun gereği aile dostlarının olması gerekmektedir. Bu ihtiyacını da yine Newbie Ailesi’nden karşılar. Bob Newbie’yi eve çağırır, TV izleyip sohbet ederlerken Bob’a sarılır ve dans eder. Gel zaman git zaman Bob’la arkadaşlık seçenekleri arasında ‘flört’ çıkar ve Emre tıklar ve Bob’la flört etmeye başlar. Aaa (elin adamıyla flört edince) Bob üzerine saldırır ve öpmeye başlar.