Güncelleme Tarihi:
Sosyal çalışma bölümü mezunu ama mesleğini hiç yapmadı. Organizasyona Ankara Sanat Festivali’yle adım attı. Herkes pop ya da rock’a yönelirken o, klasik ve cazı seçti. Erdoğan’la 20 yıldır devletten bile destek almadan yürüttüğü projelerini konuştuk
Neydi hayalinizdeki iş?
- Müzisyen olmak. Fakat kötü müzik çok sık karşılaştığım bir şey olduğu için halime şükrediyorum. Bir fuarcılık şirketinde çalıştım ve geliştirdiğim Ankara Festivali projesiyle SCA Müzik Vakfı’nda koordinatör oldum. Aslında işimi kendim icat ettim denebilir. Yegâne maaşlı işim de budur.
Organizasyon işine genelde üniversitedeyken başlanır. Sizin maceranız nasıldı?
- Evet, aynen öyle oldu. İlk gençlik yıllarımda hep “Mozart çok iyi” dendiğini duyardım ve “Neden anlamıyorum o zaman?” diye sorardım. Merak ve ısrarcılığım beni bu alana itti. Ama bu müziğin tadına ileriki yıllarda vardım. Hatta cazı çok daha sonra keşfettim. Hiçbir örnek yoktu önümde, zaten olmayan bir işti bu. Hâlâ da benim dışımda klasik müzik satarak geçimini sağlayan yok. ‘İşimi icat ettim’ derken övünmekten çok, şikâyet ediyorum aslında.
Türkiye’de organizasyonlar pop ya da rock üzerine. Sizse tam ters istikamete yöneldiniz. Risk sizin işiniz mi?
- Aslında riskli mi, değil mi, işin bu kısmını da düşünmedim hiç. Sadece yaratıcılığımı yönlendirebileceğim farklı bir iş yaptım. Bu vesileyle hayranı olduğum birçok insanla da tanıştım. Bach dinlemeyi öğrendikten sonra ‘Bach Günleri’ düzenledim.
İlk organizasyonunuz hangisiydi?
- Ankara Sanat Festivali, beni bile şaşırtacak kadar güzel ve keyifliydi. Ardından binlerce insanın izlediği ‘Ankara Hipodromu Konserleri’ ve ‘Ankara Gitar Günleri’ geldi. Milli Piyango İdaresi’ne iki sene boyunca 38 konser ve resital düzenledim. Ankara’da Hayvanat Bahçesi’nden tutun Taş Ocakları’na, Gar’a kadar kullanmadığım mekân kalmadı. Yine de aklımdakilerin binde birini bile gerçekleştiremedim.
Neden?
- Türkiye’de klasik müzik konseri düzenlemek zor iş. Kaynak bulmak işin en tatsız kısmı. İş çevresi, genel müdürler, CEO’lar dünyasının çok dışındayım. Kamu kuruluşlarının da verdiği destek çok sınırlı, hatta yok gibi... Bu işin altyapısı tamamen sponsorlu işlere göre dizayn edilmiş. Bu yüzden ‘Kahvaltıda Caz’ gibi bir projenin bile devamında zorluk yaşanabiliyor. Devletten bırakın desteği, mekân tahsisi için bile zorlanıyorum. Son ‘Ramazanda Caz’ için, bir gün öncesine kadar bekledim.
EMPROVİZASYON YAPIYORUM
Yola kaç kişi çıkmıştınız, şimdi durum ne?
- Tek başıma başladım, hâlâ da öyle sayılır. Ankara ve İstanbul’da ofisim var ama çalıştığım arkadaşlar hep iki-üç kişi. Bütün konserlerimin ismini birlikte verdiğim rahmetli büyük şair arkadaşım Seyhan Erözçelik mesela. Yine en orijinal afişlere sahip olmamı sağlayan Uğurcan Ataoğlu... Çalışırken bile emprovizasyon yaparım. Disiplinli biri değilim, gereksiz gibi görünen bir ayrıntıya saatlerimi harcayabilirim. Yıllık program yapma lüksüne hiçbir zaman sahip olmadım.
Kendinize vakit ayırabiliyor musunuz?
- Artık çok daha az. Ama son zamanlarda Osmanlı müziğiyle ilgilenmeye başladım, söylüyorum da... Müthiş bir keyif. Topkapı Sarayı konserlerinden sonra da Osmanlı tarihine merak sardım.
Farklı kulvarlar için de talep alıyor musunuz?
- ‘Neogazino’ böyle bir proje. Çok yakında Elif Efruze’nin Türk sanat müziği albümünü de çıkaracağız.
Aklınızda şu sıralar neler ya da kimler var?
- ‘Dede Efendi-Beethoven’ projesi aklımda. Uzun süredir destek arıyorum. Kasımpaşa Stadyumu’nda, ‘Dokuzuncu Senfoni Konseri’yle sona erecek bir festival.
SALDIRIYA UĞRADIĞIMIZ YERDE İÇKİLİ RESTORAN AÇILDI
2009’da Topkapı Sarayı’ndaki İdil Biret konseri saldırıya uğradı. İki bin kişi ciddi ücret ödeyerek geldi, saldırganlar yüzünden müzikten oldu. Orkestrada İngiliz üst düzey devlet görevlileri de vardı, Topkapı Sarayı’nı güvenlik nedeniyle seçmiştik, ironiye bakın... İçki içiliyor diye saldırı oldu, halbuki içkili bir lokanta vardı. Ve birkaç ay sonra konseri düzenlediğimiz yerde bir yenisi daha açıldı.
YARIN BACH GÜNÜ
Hakan Erdoğan Prodüksiyon’un Bach Günleri tüm sezona yayıldı ve her ay iki konserle ‘Bach Before and After’ olarak yenilendi. Ocak programı ‘Bach Sonrası’. Çek viyolonselci Jiri Barta ve piyanist Stanislav Gallin’in yarın 16.00’da konser verecekleri Surp Vortvots Vorodman Kilisesi, 100 yıl sonra ilk kez bir konsere ev sahipliği yapacak. Beethoven’ın viyolonsel sonatları ve romantik repertuvarın sevilen eserlerinden Cezar Franck’ın La Majör Sonatı seslendirilecek. Biletler Biletix’te.