Dilek DALLIAĞ
Oluşturulma Tarihi: Şubat 23, 2006 00:00
Survivor yarışmasının galibi Uğur Pektaş (27) yeni hedefini belirledi; iyi bir oyuncu olmak. "Kuşdili" dizisinin çekimleri nedeniyle Trabzon-Uzungöl’de bulunan Pektaş ile diziyi ve özel hayatını konuştuk...
Survivor’daki şartların ardından burası size cennet gibi geliyordur herhalde...
Sayılmaz. Önceleri rehberlik yaptığım için hayatım otellerde geçti.
- Rehberlikten önce neler yapıyordunuz?
Otelcilik lisesinde okudum, rehberlik stajı yaptım. Sonrasında İngilizce-Türkçe rehberlik hayatım başladı.
- Ne kadar sürdü rehberlik?
Beş yıl. Son yıl şefliğe, ardından kongre işlerinde host ve süpervizörlüğe yükseldim. Sonra bira üreticisi bir şirkete girdim. Orada da yine parti, organizasyon işlerine bakıyor, insanları eğlendiriyordum. Ama hayatım çok düzensizdi. Babamın otomobil servis dükkanı vardı, o işi öğreneyim de hayatıma öyle devam edeyim dedim. Baktım ki kafes gibi bir ortam ve benim ruhuma uymuyor, ayrıldım.
- O zamanlar da spor yapıyor muydunuz?
Kulüpte çalıştığım zamanlarda Çinli bir hoca ile tanışmıştım. Ondan Tai-Chi, yoga, aikido ve kung fu dersleri aldım. Sonra da Survivor maceram başladı işte...
- Bedeninizi geliştirmek mi yoksa işin felsefesine inip ruhunuzu rahatlatmak mıydı bu sporlara başlama nedeniniz?
Karate filmlerini küçüklüğümden beri takip ederdim. Hep bir ustam olsun diye hayal kurardım. Bira firmasında çalıştığım dönemde, otomobille giderken yanımızdan bisikletli bir Çinli geçti. Keşke böyle bir hocam olsa dedim, o akşam hoca bizim kulübe geldi. Meğer Tai-Chi dersleri verecekmiş. Derslere başladım, ruhum da, bedenim de güçlendi. Bir takım enteresan şeyler oldu hayatımda.
- Ne gibi şeyler yani?
Tai-Chi’nin fiziki, ruhani ve düşünce gücü olmak üzere üç farklı boyutu var. Fiziki yapı anlamında hem esnek, hem de güçlü olmaya başlıyorsunuz. Ruhani olarak daha dingin, anı yaşayan birine dönüşüyorsun. Düşünce olarak da artık hiçbir şeyi umursamıyorsun.
- İlk oyunculuk deneyiminiz "Düşler ve Gerçekler" adlı diziydi ama yarım kaldı...
Evet, 5 bölüm sürdü sadece. Yine de bence geçen senenin en iyi dizisiydi. Sette çok eğlendim ben. Bir de oyunculuğu hiç iş gibi görmedim, hálá da öyle görmüyorum.
- Neden sizi tercih ettiler diye hiç düşünüyor musunuz?
Yakışıklılığın faydası vardır mutlaka. Görüntü ekranda önemli bir şey çünkü... Bunun yanında doğal olmaya da çalışıyorum. Doğal görünüm ve fiziksel özellikler nedeniyle tercih edilmiş olabilirim.
- Bu dizide canlandırdığınız Yunus karakteri nasıl biri?
Yunus Almanya’da doğup büyümüş. Oradaki dazlaklarla kapışmaktan rahatsız olmaya başlayınca Türkiye’ye dönmüş.
- Ve babasının yıllar önce aşık olduğu kadının kızına aşık oluyor...
Evet, normalde aşka inanmayan bir çocuk ama kızın o temizliğine, saflığına vuruluyor sanırım.
- Sizin özel hayatınız ne durumda?
Özel bir ilişki yaşamıyorum.
- Dizide aşık olduğunuz kız konuşamıyor. Peki gerçek hayatta bir engelliye aşık olabilir miyim diye hiç düşündünüz mü?
Evet, düşündüm ama karar veremedim. Aşık olurum ya da olmam gibi kesin bir şey söylemem imkansız. Yunus biraz benim eski halim. Şimdiki Uğur’a baktığım zaman birçok şeyin değiştiğini görüyorum. Etrafımdaki kızları artık üzmüyorum, "Aman Uğur, dikkat et" diyorum. Yunus benim Survivor öncesi, rehberlik zamanımdaki halim yani..
- Son olarak... Sizin adınızı Survivor sayesinde duyduk, bir başka yarışma daha olsa ilginizi çeken, yine katılır mısınız?
Survivor dışındaki tüm yarışmalara uzağım. Zaten ona da dur ekrana çıkayım mantığıyla girmedim. Jeneriği görünce orada, o insanların arasında olmalıyım dedim o kadar. Hatta bana kalsa yarışmanın televizyonda yayınlanmamasını tercih ederdim.
TRABZON, HAYATIMDA YENİ BİR SAYFA AÇTI
- Geçen yıl bugünlerde Survivor yarışması nedeniyle tropikal bir adadaydınız, bu sene ise dağda, karlar arasındasınız... Nasıl geçiyor günleriniz?
Daha çok kendimi dinliyorum burada. Çünkü İstanbul’da devamlı insanların içinde olmaktan, kendi başıma kalamamaktan sıkılmıştım. Burada yazıyorum, okuyorum, dağda koşuyorum, meditasyon ve Tai-Chi yapıyorum. Senaryo üzerinde çalışıyorum ayrıca... Cemil Özbayer diksiyon olarak beni geliştirmeye başladı, çeşitli antrenmanlar verdi, onları yapıyorum.
- Neler yazıyorsunuz?
Normalde yazmam ama burada günlük tutuyorum. Trabzon’da hayatıma yeni bir sayfa açtım, bakalım yazılarımdan neler çıkacak. Uğur’un günlüğünü tutuyorum.