Oluşturulma Tarihi: Ağustos 18, 2006 00:00
Kızı İrem ve eşi İbrahim’le mutlu bir aile olduklarını belirten ünlü model Demet Kutluay, Elle’in ağustos sayısına annelik heyecanını anlattı. Kutluay kızı için, "Ben Türkiye güzeli oldum, o keşke dünya güzeli olsa" diyor.
Hayatınıza birdenbire yeni bir canlının girmesi nasıl bir duygu?
- Olağanüstü. Hep anlatırlardı ama gerçekten yaşanmadan anlaşılmıyor. O bebeği kucağınıza aldığınız an Allah tarafından bir kadına verilen en güzel armağan. Keşke isteyen herkes bu duyguyu tatsa. Allah isteyen herkese versin diye hep dua ediyorum. Bütün gün kucağımda taşıyorum, devamlı sevip öpüyorum.
n Babasıyla ilişki kurmaya başladı mı?
- Bence babasının sesini ve kokusunu kesinlikle tanıyor. Onun göğsünde saatlerce uyuyor. Gerçi babası uzun süredir kampta ve kızına doyamadan gitti. Deliriyor İrem’e.
n Çocuk için mi evlendiniz?
- Biz çocuk için evlenmedik, severek ve aşık olarak evlendik ve hálá aynı duygular devam ediyor. Ama evlendikten kısa süre sonra çocuk sahibi olmaya karar verdik, çünkü bir aile olup her şeyin tadına beraber varmak istedik. Hayallerimizde çocuklarımızın olması, onlarla beraber tatile gitmek ve bir sürü şeyi bir arada yapmak vardı. Birbirini çok seven bir karı-kocanın yanı sıra birbirini çok seven bir aile olmak için çok beklemek istemedik. Anne olmak için çok uygun bir zamandı.
n Hayatınız bir peri masalı gibi görünüyor. Artık tablo tamamlandı mı?
- Yok tamamlanmadı, bir ya da iki tane daha çocuk istiyoruz. Çocukların kardeşleri olması gerektiğine inanıyoruz. Çok yoğun bir çalışma tempom yok, anne olarak çocuklara bir şeyler verebilir ve imkánlarımız doğrultusunda güzel bireyler yetiştirebiliriz. Tek dileğimiz mutlu, huzurlu ve sevgi dolu bir aile yaratmak. Bunun ömür boyu sürmesi için İbrahim de ben de her türlü fedakárlığı yapmaya hazırız.
n 10 yıl öncesinde hayal ettiğiniz evlilik, aile bu muydu?
- Aynen böyleydi. Ben çok mükemmeliyetçi olduğum için hep mükemmel evlilik, mükemmel ilişki, mükemmel erkek, mükemmel aile olsun hayal ederdim. Allah’a çok şükür bunların hepsi bana kısmet oldu. Bunlar insanın istekleriyle ve şansıyla doğru orantılı. Çok şanslıyız ki İbrahim’le birbirimizin karşısına çıktık ve aradığımız şeyleri birbirimizde bulduk.
n Size verilen şansların zaman zaman kıymetini bilmediğiniz dönemler de oldu mu?
- Elbette olmuştur. Özellikle de daha genç ve tecrübesizken. O yaşlarda normal ve olması gereken buymuş gibi geliyor insana. Yaşınız ilerledikçe tam olarak mutlu olunca onun değerini anlayıp daha çok sarılıyorsunuz. İbrahim’le ilişkim başladığında 24 yaşındaydım, şu an 29 yaşındayım. Biz birbirimizin karşısına çok doğru zamanda çıktık.
n Korkularınız var mı?
- Şu anda yok, bulutların üstündeyim. Ama geçenlerde dört-beş yaşlarında çocuğu olan bir arkadaşımla konuşurken zaman zaman İrem’e bir şey olacak diye içimde bir şey yükseliyor. Bu geçiyor mu diye sordum. O da "Hiç geçmiyor, annelik böyle bir şey çünkü" dedi.
n Pimpirikli bir anne misiniz?
- Hiç. Hemen oturdum tırnaklarını kestim, ilk günden beri ben yıkıyorum.
n Sakin bir bebek mi İrem?
- Bazen sakin, bazen ağlama krizleri tutuyor. Söylediklerine göre 40’ı çıktıktan sonra geceyle gündüzü biraz daha ayırt edebiliyorlarmış. Ama uykusuzluktan da şikáyet etmiyorum.
n Hamileliğe iyi hazırlandınız mı?
- Çok... Okudum, eğitim programlarına katıldım. Zaten hamilelik üzerine "Bebeğim" diye bir televizyon programı da yaptım. Hamileliğim boyunca yoga yaptım. Normal hayatıma da devam ettim. Eşimin basketbol okulları var, dört yaşından itibaren çocuklar var orada ve onun o çocuklarla ilişkisini gördüğüm zaman mükemmel bir baba olacağını düşünmüştüm.
n Sizin için modern ataerkil aile denilebilir mi?
- Çok güzel söylediniz, kesinlikle çok doğru bir tanım. Ailemizin reisi İbrahim ve yaptığım her işte ona danışırım. Evin düzeni bana aittir.
n En büyük hayaliniz evlenip aile kurmak mıydı?
- İlk Türkiye güzeli seçildiğim zamanlarda benimle yapılan röportajda ileride ne olmak istiyorsunuz diye sorduklarında "iyi bir anne olmak" diye cevap verirdim.
n Ama bir dönem çok başına buyruk yaşıyordunuz, böyle bir tarafınız olduğu insanların aklına gelmiyordu.
- Çok küçüktüm o zamanlar. İnsan bazı şeyleri yaşayarak öğreniyor.
n Daha inançlı ve maneviyatı kuvvetli bir insana mı dönüştünüz son zamanlarda?
- Evet. Her zaman Allah inancım çok kuvvetliydi ama bu kadar çok şükretmiyordum. Şu an sahip olduğum her şeyin değerini çok daha iyi biliyorum.
n Kızınız için nasıl bir gelecek hayal ediyorsunuz?
- İbrahim’le birlikte ona bakarak inşallah bizim kadar mutlu bir evlilik yapar diye dua ediyoruz. Bizim kadar mutlu olabileceği bir aşk bulmasını ve mutlu bir yuva kurmasını hayal ediyorum. Sporcu ya da model olmasını çok isterim. Ben Türkiye güzeli oldum, o keşke dünya güzeli olsa.
Göbek bağını İbrahim kesti
En başından beri normal doğum yapmaya kararlıydım. İbrahim’in şampiyon olduğu maça da gittim, kutlamalara da katıldım ve ertesi gün de doğurdum. Aslında iki hafta erken doğum yaptım. Su kesem patladığında sezaryene alınacağım diye çok korktum. Neyse ki beni doğuma hazırlamak için suni sancı verdiler. Saat yedide sancılarım başlamıştı, gece ikiyi on geçe de İrem doğdu. Acıya ve ağrılara çok dayanıklıyımdır, korkularım yoktur. Doğuma İbrahim de benimle girdi, her şeyi beraber yaşadık. Kızımızın göbek kordonunu da İbrahim kesti. Kucağına alıp aşılarına götürdü.
Yedi kilo fazlam var
Hastaneden geldiğimde loğusa yatağına hiç yatmadım, günlük hayatıma devam ettim. Sadece üç gün boyunca durmadan hıçkıra hıçkıra ağladım. Bu annelik hüznü üç günden fazla uzar ve çevredeki insanlara rahatsızlık vermeye başlarsa depresyon oluyormuş. Ben aslında hamilelikte çok kilo aldım, tam 22 kilo! Ama bunun 10 kilosu doğum sırasında gitti. Şu anda 7 kilo fazlam var. Hamileliğe 51 kiloyla başladım ama bundan sonra 54-55 kilo kalacağım. Bunun için İbrahim’e ve etrafımdaki diğer insanlara söz verdim. Belki birden o kilolarım gittiği için de kendimi iyi hissettim. Spora da başladım. Her şeyin iyi gitmesini normal doğuma bağlıyorum. Normal doğumdan bir hafta sonra spora başlayabiliyorsunuz ama sezaryende altı hafta sonra.