Güncelleme Tarihi:
“Oğlum Bak Git”le seyirci karşısına çıkmaya hazırlanıyorsunuz ama siz başka bir film üzerinde çalışmıyor muydunuz?
- Evet, yapımcı Ercan Narinç arayıp projesinden bahsettiğinde ben başka bir film üzerinde çalışıyordum. Ercan Bey “Oğlum Bak Git” adlı bir film çekeceklerini, başrol için de beni düşündüğünü söylediğinde de çok şaşırdım.
Neden şaşırdınız?
- “O 1,5 dakikalık videodan nasıl film çıkar ki?” diye düşündüm ve senaryoyu görmek istediğimi söyledim. Sonra senaristimiz Şeyda Delibaşı’yla görüştüm. O bana hikâyeyi anlatırken ben çoktan kafamda canlandıracağım karaktere girmiştim.
Nasıl bir karakter peki bu?
- Orhan isimli bir taksici. Biliyorsunuz ben yıllarca radyoda “Yavuz’un Minibüsü” adlı bir program yaptım, bu film de onunla çok örtüşüyor. Senaristle görüşmemizin ardından hiç düşünmeden teklifi kabul ettim.
2 AYDA TAMAMLADIK
Sahi nasıl çıktı o 1,5 dakikalık videodan 90 dakikalık film?
- Tabii ki 90 dakika boyunca bir temizlik işçisi çocuğu dövmüyor! (Gülüyor) Arada ben de başrol oyuncusu olarak başkalarını dövüyorum. Desem de inanmayın, o konuda maalesef çok başarısızım. Aslında film, sürekli hayatın sopasını yiyen, hayatın devamlı “Oğlum bak git” dediği bir adamın hikâyesi. Şanssızlığından kurtulmak için bazı hurafelere başvuruyor. Sonunda bilimin ışığında çare aramaya karar veriyor ve bir kişisel gelişim uzmanına gidiyor. Figen isimli bu kadın, mafya babasının kızı çıkıyor ve film 90 dakikayı buluyor.
Çekimler ne kadar sürdü?
- Çok hızlı bir çalışmaydı, hazırlık ve çekim aşamasıyla birlikte iki aylık bir zaman diliminde filmi tamamladık.
TAKSİCİ ORHAN İÇİMİZDEN BİRİ
İlk filminizin komedi olması, bilinçli bir tercih miydi?
- Evet, bu benim ilk göz ağrım ve kendi kulvarımda olmasını istedim. Filmdeki Orhan da talihsizliğiyle bana çok komik geldi.
Hayranlarınız, artık sizden bir sinema filmi bekliyordu sanırım...
- Kesinlikle... Gittiğim her yerde soruyorlardı “Neden film yapmıyorsunuz?” diye. İşte şimdi iyi bir film ve ‘içimizden biri’ diyebileceğim bir karakterle Türk halkının karşısına çıkıyorum. Taksici Orhan’ı izlemekten gerçekten keyif alacaklar. Sürpriz finaline de çok şaşıracaklar.
İddialısınız yani...
- Çok iddialıyız. Yönetmemiz Kamil Çetin, çok dolu bir film çekti. O amatör ruhu kaybetmeden, profesyonel bir çalışmayla ortaya çıkardık bu filmi. Türkiye’de son yıllarda çok iyi filmler yapılıyor ama bu filmler izleyicisini bulamıyor. Biz ise sinema izleyicisinin neler beklediğini biliyoruz. Seyirci sayısının 1 milyonu bulacağından eminim.
KORSANCI ARKADAŞLAR, BENİM HATIRIMA FİLMİ ÇALMAYACAK
Filmin gişesine çok güveniyorsunuz, korsan endişeniz yok mu?
- Korsancı arkadaşlarımla konuştum, benim hatırıma bu filmi çalmayacaklarını söylediler. (Gülüyor) Şaka bir yana, çok ciddi bir yatırımdan bahsediyoruz. Kamera arkasında çalışan arkadaşlarımız da dahil tüm ekip “Oğlum Bak Git” için büyük özveriyle çalıştı. Emeğe saygı duyulmasını istiyoruz. Bu arada filmde de korsanlara göndermelerimiz var...
Filmin çıkış noktası olan o temizlik işçisini galaya davet etmeyi düşünüyor musunuz?
- O arkadaşla ilgili sürprizlerimiz olacak. Tabii eğer kabul ederse. Kendisine ulaşmak kolay olmadı ama başardık. Olayın mahkemelik olması, işimizi çok zorlaştırdı. İnşallah galaya gelirler de barışmalarına vesile oluruz.
İYİ BİR TAKIM OLDUK PROJELERİN DEVAMI GELECEK
Televizyona devam edecek misiniz? Var mı yeni projeler?
- Bu filmden sonra filmdeki rol arkadaşlarım Metin Yıldız ve Veysel Diker’le televizyon dizisi ve ikinci film çalışmalarımız olacak. Çok iyi bir takım olduk. Türk halkını güldürmek bizim görevimiz olacak.
EŞİM DE BANA EVDE SÜPÜRGE GÖSTERİYORDU
“Oğlum Bak Git”in çalışmalarına başladığımızda eşim Dicle, bebeğimiz Asya’ya hamileydi. Çekimler devam ederken ben arada sırada arazi olup soluğu eşimin yanında alıyordum. Sette “Oğlum bak git” derken, evde “Kızım bak gel” diyordum! (Gülüyor) Bazen de eşim o videodaki gibi süpürge gösterip beni çekimler için moda sokuyordu. Film bitti, eşim doğum yaptı. Şimdi her şey çok güzel, iki heyecanı bir arada yaşıyoruz...