Kızı intihar eden babanın manifestosu

Güncelleme Tarihi:

Kızı intihar eden babanın manifestosu
Oluşturulma Tarihi: Şubat 03, 2002 02:03

Bu kadar zeki çocukların bu şekilde akıllarını kaybedip, böyle bir hale getirilmeleri sadece bir kültle (Tapma, tapınma, dini ayin) açıklanabilir. Kişisel bunalımla, depresyonla bunu açıklayamazsınız.

Bir beyin yıkama ve buna kapılan gençler var. Bunun ne kadar sistemli olduğunu çıkarmak hepimizin işi. Ben bunun önünün alınabilir olduğuna inanıyorum.

Daha yeşerme aşamasındayken bunun önü çok rahat alınabilir. Ben inanıyorum ki, bu çocuklar zaten belli çocuklar. Herhangi bir sınıfta bir çocuğa, bu grupta kimler Fenerli, kimler Galatasaraylı diye sorduğunda nasıl söylerse, bu okulda kimler bu tür şeylere eğilimli diye sorduğunuzda da cevapları olacaktır. Ve teşhişler de yüzde 95 doğru olacaktır.

TANIMADIĞIMIZ BİR OLGUYLA KARŞI KARŞIYAYIZ

En kolay yol olan susup bir kenarda oturmayı seçmiyorum ve diyorum ki, ‘‘işte ben ve ailem ortadayız. Bu olay bizim başımıza geldiyse herkesin başına gelebilir.’’

Amacım kimseyi korkutmak değil, söylemek istediğim özetle şu; bu güne kadar toplum ve konu ile ilgili profesyonellerin dahi tanımadığı bir olgu karşısındayız.

Paniğe kapılmayalım ama bir an önce öğrenelim. Ne ile karşı karşıya olduğumuzu çok iyi bilelim ve önlem alalım. Henüz çok yaygınlaşmamışken bu düşmanı durduralım.

Dünyada yayıldığı hızla yayılmaya devam ederse 2-3 yıl sonra çok geç olabilir. Hiçbir hatamız olmadığını söylemiyorum. Dünyanın en ideal ailesi biziz iddiasında bulunmuyorum.

BİZDEN NASIL NEFRET ETTİ?

Ama daha birkaç ay önce dünyanın en iyi ailesine sahip olduğunu düşünen, bunu çeşitli vesilelerle, yazdığı kartlarla dile getiren bir çocuk, bu kadar kısa sürede nasıl ailesinden nefret eder hale getirildi, işte bunu çözemiyorum.

Çevrede bizi tanıyan ailelere sorun, hepsi aynı şeyi söyleyecektir. ‘‘Bu ailenin başına geldiyse herkesin başına gelebilir.’’ Lütfen bir an önce uyanalım.

Artık başka çocuklar ölmesin. Özellikle profesyoneller lütfen sorumluluktan kaçmayın, öğrenin, birbirinizle ve toplumla paylaşın. Sadece Türkiye'yi değil, Yunanistan, Almanya, Amerika, Rusya, İngiltere ve aklınıza gelen diğer ülkelerde neler olduğunu biraz araştırın.

Öğrendikleriniz karşısında tüyleriniz ürperecektir ama savaşmanın ilk adımı düşmanı tanımaktır.

SATANİZM Mİ BİLMEM AMA ÖLÜME TAPINMA VAR

Bizim bir iddiamız var. Ortada bir kült var. Bir ölüm kültü var ortada. Adına satanizm de, başka bir şey de. Eninde sonuda bu bir ölüm kültü. Daha da altında ne var bilemem. Suçlu arama peşinde değilim. Ama herkesi sorumluluğunu tam yapmaya çağırıyoruz. Bundan sonra ne yapabiliriz. Siz basın olarak ne yapabilirsiniz.

Biz veliler aileler olarak ne yapabiliriz. Okullar, psikologlar, polis, meclis ne yapabilir. Bu ayaklar bir asgari müşterekte buluşup bir arada çalışırsa bunun önünü alabiliriz. Derdimiz bu.

Bu bir iddia ise ben bu iddia ile ortaya çıkıyorum ve bunun arkasında duruyorum. Her şeyin üzerinde bir mistik hava var. Ölüm, öbür taraf nedir bu? Şu sis bulutu nerede kümelenmişse bunu dağıtalım. Bu yayının bunun dağıtılması için bir adım olmasını umuyorum.

BU ÇAĞRIYI DUYUN

Çocuklarımızı bu kabusun elinden çekip almak için bildiklerinizi, düşüncelerinizi, yapabileceklerinizi bize yazın. Falay ailesinin çağrısına kulak verin.

mail: ssaribas@hurriyet.com.tr

faks: 0212 677 04 21

BUNU GÖRMEZDEN GELMEK OKULA ZARAR VERİR

Okulun suçudur demiyorum. Okullar buna sebep olmuştur demiyorum. Ama bunu görmezden gelmek, bunun üstünü örtmeye çalışmak en başta bu okullara zarar verir. Bu çocuklar olmadan o okullar boş birer bina. Bu okullar ceza görsün, kapansın demek, Boğaz Köprüsü kapansın demekle aynı şey benim için. Ama hiç kimse çıkıp ta, bu çocuğun özel durumudur, istatistiksel olarak ürkütücü bir durum yok, demesin.

KAHRAMAN DEĞİLBİRER TALİHSİZ ONLAR

Ceylan ve Lara birbirlerini tanımazdı. Ama benim kızım onu bir nevi kahraman gibi gördü. Ve maalesef benim kızım da birilerinin kahramanı olma yolunda, bu konuda duyumlar alıyorum. Kızım kimsenin kahramanı olmasın. O artık yaşamıyor. O bir talihsizdi.

PASAJ TALANLARIYLABU İŞİN ÖNÜ ALINMAZ

Bu konuyla ilgili korktuğum başka bir şey de, kurunun yanında yaşın da yaşının yanacağı. Mesela Hayalet Gemi diye bir dergi var. İyi bir edebiyat dergidir. Bu dergiyi satanist yayınların içine sokmuşlar. Sokaklardan satanist diye toplatılan insanların yüzde 95'inin alakası bile yok. Bizim bilmediğimiz bir erkek arkadaşının adı gazetelerde geçti. O çocuğun kızımın olayıyla hiçbir ilgisi yok. O çocuğu da zan altından kurtarmak isterim. Satanistin tanımı nedir? Bu şehirde marjinal yaşamaya hakkı olan insanlar da var. Beyoğlu, Akmar Pasajı buraları talan etmekle bu işin önü alınamaz.

SON SÖZÜM BİZE YÜKLENEN PROFESYONELLERE

Ailem hakkında en ufak bir bilgisi olmadığı halde, her fırsatta medya aracılığıyla genelde hatanın ailede olduğunu iddia eden, toplumu böyle yönlendirmeye çalışan, anlı şanlı profesyonellere bir sözüm var: Gerçekten de sorumlu taraf, iddia ettiğiniz gibi büyük ölçüde aile olsaydı siz ve toplum çok rahatlayacaktı. Hatta bir çocuk daha büyüttüğümüz göz önüne alınırsa belki bir ölçüye kadar biz bile... Üzgünüm ama onları rahatlatamayacağım.

Cenazede biz ağlasak herkes ağlayacaktı

Yosi Falay, Lara'nın cenaze gününü şöyle anlatıyor: ‘‘O gün ben de Verda da birbirimizle konuşmadan, aynı kararı vermişiz. Dimdik ayakta olmak. Kızım son 5-6 aylık halini bir tarafa bıraktığınızda, pırıl pırıl şahane bir kızdı. Kızımdan son derece gurur duyardım. Bu hale nasıl geldiği hálá bir muamma. Bu şekilde ölümü bizim için bir utanç vesilesi kesinlikle değil. Geçirdiği süreç bizim ona ne sevgimizi ne de saygımızı eksiltti. Dolayısıyla biz onu orada temsil ettiğimiz için dimdik ayakta durduk. Bu bizim kızımıza karşı yapacağımız son görevdi. Bir düğün yapamadık. Biz ağlasak oradaki herkes ağlayacaktı. Ağlanarak uğurlanmasını istemedik. Büyük bir kalabalıkla güzel bir şekilde gönderdik.’’

SAVCI MATEM SÜREMİZE SAYGI GÖSTERDİ

‘‘Bizim dini olarak bir haftalık matem süremiz var. Bu bir haftalık matem sürecinde, polis gelip bilgisayarı istedi. Sonra ikinci bir defa da savcılık emriyle geldiler. Savcıya telefon açıp matem süremize saygı gösterilmesini istedim. Sağolsunlar saygı gösterdiler ve ben de bu sürenin sonunda her şeyi olduğu gibi polise teslim ettim.’’
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!