Kızı diyabet olan annenin günlüğü

Güncelleme Tarihi:

Kızı diyabet olan annenin günlüğü
Oluşturulma Tarihi: Ağustos 30, 2008 00:00

Şeker hastalığı (diyabet), çoğu kişi için yaşlılık hastalığı. Halbuki en sık 10-14 yaşlarında görülüyor, hatta her yaşta çocukta çıkabiliyor. Çocuklarda görülen diyabete Tip 1 deniyor. Bu, insülin yetersizliğine bağlı bir hastalık. Türkiye’de 18 yaşın altında, insüline bağımlı 10-15 bin Tip 1 diyabetli çocuk olduğu tahmin ediliyor. 11 yaşındaki Deniz Demiriz de onlardan biri. Annesi uzman psikolog Başak Demiriz, eğitimler sırasında anladı ki aslında hastalık "ben geliyorum" demişti. İşte o süreçte yaşadıkları...

Deniz 10 yaşına daha girmemişti. Ellerini açarak on parmağına baktı, en az delinmiş, en az acıyan parmağı seçmeye çalıştı. Kısa bir kararsızlıktan sonra birini seçerek parmağını deldi. Ustalaşmış, sıradanlaşmış bir tavırla makyaj çantası gibi gözüken küçük çantasındaki aletin ucuna kanını yerleştirdi. "120, süperiz!" Kan şekerini kontrol altında tutabilmenin gururunu yaşıyordu. Gülümseyen yüzüne, onun her parmağını deldiğinde yaşadığım acıyı saklayarak baktım, yutkunarak gülümsedim, "süperiz!" dedim. Buzdolabından ilaçları ve diğer bir dolaptan da iğneleri çıkardı, bu sefer kol ve göbek arasında daha az acıyan bir yer seçmeye çalıştı. Karnı acıkmıştı. Yemeğini yiyebilmek için bir an önce insülin iğnesini olması gerektiğini biliyordu. İtiraz edemeyeceğini, başka şansının olmadığını çok kısa sürede öğrenmişti.

1. BELİRTİ: HIZLA ZAYIFLADI "Acıttın" dedi. "Afedersin" dedim öperken yanaklarından. Geçen sene temmuz ayıydı, Miami’de yaşıyorduk. Okullar kapalı olduğu için kızım yaz okuluna gidiyordu. Yaşına göre zaten çok uzundu. Ama birden iyice uzamış, serpilmiş, incelmiş gözüktü gözüme o günlerde. Hızlı zayıflamasını da "boy attı herhalde" diye yorumlamıştım.

2. BELİRTİ: ÇOK SUSADI Cuma akşamı kamp bitiminde eve giderken çok susadığını, eve kadar bekleyemeyeceğini söyledi. Bir benzincide durup su aldık, kana kana içti. Eve gelince yine susamıştı. "Yaz güneşinde normal" dedim, meğer bu da diyabet olduğunun göstergesiymiş.

3. BELİRTİ: GECE YATAĞINI ISLATTI Cuma gecesi, 2 yaşından beri ilk kez yatağını ıslattı 9.5 yaşındaki kızım. Babası ve ben çok şaşırdık ve hiç ciddiye almadık, gülerek "rüyanda tuvalete gittin herhalde" dedik. O bundan utanmadı bile, çünkü bu işi çok erken halletmekten gurur duyardı. "Bütün gün su parkında oynadığındandır" dedik ona.

4. BELİRTİ: HALSİZLİK HİSSETTİ Cumartesi - pazar çok halsizdi, biraz da boğazı ağrıyordu, ateşi yoktu. Daha önce bu şikayetlerle hemen doktora gittiğimizde, "virüs olabilir, 1-2 günde geçmezse getirin" dediklerinden herhalde virüs veya biraz kırıklığı var diye düşündük. Büyütmekten kaçındık, dinlenmesinin yeterli olacağını düşündük. Haftasonu çok susaması ve sık sık tuvalete gitmesi dışında bir şikayeti yoktu. Çok susamasının, sık tuvalete gitmesinin, ağzının kurumasının diyabet belirtileri olduğunu bilmiyorduk, Miami sıcağından diye düşünüyorduk.

5. BELİRTİ: KUSTU Pazartesi sabahı yaz okuluna gitmek istemedi. Telefonum çaldığında çalıştığım hastanedeki odama henüz girmiştim. Arayan kızımdı. "Annecim ben kustum ama rahatladım, biraz etraf battı, ben temizlerim gelmene gerek yok" dedi. "Ciddi birşey olmasa bile yine de doktoruna göstermek lazım" diye düşünerek hemen evin yolunu tuttum. Eve vardığımda bir kez daha kustu. Yürüyecek gücü yoktu. Kocaman kızımı sırtımda yukarıdan aşağıya indirdim. Yavaş yavaş paniklemeye başlamıştım.

DOĞRU ACİLE GİTTİK

Doktor kızımı muayene etti, haftasonu yaşadıklarımız hakkında detaylı sorular sordu. Tahlil yapıldı. Doktor sonuçlarla geldi. "Kızınız Tip 1 diyabet. Hemen acile götürmelisiniz" dedi. Kızım, 9 buçuk yaşına kadar sağlıklı olan kızım, 3 gün önce hiç şikayeti olmayan kızım, ömrünün sonuna kadar geçmeyeceğini o an öğrendiğim şeker hastalığına yakalanmıştı. Doktor, soğukkanlı kalmaya çalışan tavırlarımla, arkası kesilmeyen gözyaşlarım arasında kararsız kalarak siz götürebilir misiniz yoksa ambulans mı çağıralım dedi. Kızımdan ayrılmayı göze alamadım, "Ben götürürüm" dedim.

DİYABET EĞİTİMİ ALDIK

Miami Çocuk Hastanesi’nde 1 hafta kaldık. İlk üç gün yoğun bakımda şeker seviyesini normale getirmek için, sonra normal odada diyabetle ilgili ailece eğitim almak için. Bize kitaplar verdiler, yeni yaşamımız hakkında bilmemiz gerekenleri öğrettiler. Kendi başimıza herşeyin üstesinden gelebileceğimize emin olana kadar kalmamızı tavsiye ettiler. Eve dönüş zordu. Yeni doğan bebeğin ilk eve gelişindeki telaşı yaşadık. İnsülin iğnelerinin yapılması, gün içinde her yediğinin hesaplanması, kan şekerinin ölçülmesi, yakınlarımızın telaşlarının yatışması, kızımın ve bizim olayı anlayabilmemiz, sindirebilmemiz zaman aldı.

HER YENİ DURUMDA YENİ ÇÖZÜM

Zamanla iğne yapmaya, yemekleri daha pratik bir şekilde ölçmeye, yanımızda ölçüm kabımızı, iğnelerimizi, ilaçlarımızı taşımaya alıştık. Öğrendik ki bu hastalık ’çocuk şekeri’ veya Diyabet tip 1 olarak adlandırılıyor ve şimdilik tedavisi yok. Öğrendik ki vücut, pankreasın normal şartlarda ürettiği ve kandaki şeker seviyesini normal seviyede tutmaya yarayan insülin hormonu salgılayan hücreleri henüz bulunamayan bir sebepten dolayı imha ediyor. Yani tip 1 diyabetin nedenleri tam bilinmiyor.

Kızımın öğrenme ve hayata adapte olma süreci devam ediyor. İlerleyen yaşın getirdiği beklentiler, sorumluluklar, seçenekler, ergenliğe girişte yaşanacaklar, durumunun sosyal ilişkilerine etkileri, sportif aktivitelere katılımı, arkadaş evinde kalabilmesi, dışarıda yemek yiyebilmek için karbonhidrat değerlerinin soruşturulması gibi her gün karşımıza yeni bir durum çıkıyor. Biz de her yeni durumda en iyi çözümü üretmeye çabalıyoruz.

KİMİ ZAMAN İSYAN ETTİ KİMİ ZAMAN KENDİNİ ÖZEL HİSSETTİ

İlk günden beri bunun bir hastalık değil ’özel bir durum’ olduğunu, bu sayede düzenli ve sağlıklı bir hayat sürdürmeyi öğreneceğini ve bu nedenle de aslında şanslı olduğunu anlattık. Kimi zaman kendini özel hissetti, kimi zaman isyan etti. Huzursuzluk, kızgınlık, mutsuzluğun kan şekerinin yüksek olmasından, halsizliğin ise kan şekerinin düşük olmasından kaynaklandığını bilmek onu rahatlattı. ’Durumunun’ hayatını kontrol etmesine izin vermemeyi, çok istemesine rağmen bazen dondurma yiyememenin aslında çok da önemli olmadığını, cesur olmayı, ama bir yandan da korkmanın, isyan etmenin normal olduğunu öğrendi. Deniz, ben ve babası artık bir takım olduk.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!